TR EN

Dil Seçin

Ara

Durdurun Otobüsü! / Denge Organımız Kulağımız

Durdurun Otobüsü! / Denge Organımız Kulağımız

Eğer yakınlarınızda boş bir pet şişe varsa içine yarıya kadar su doldurup kapağını sıkıca kapatın, bir şey deneyeceğiz.

Hazır mısınız? Pet şişeyi hızlıca sağa sola, yukarıya aşağıya sallayın. Deliler gibi sallayın ve döndürün onu. Sonra birden durun. 

Ne görüyorsunuz?

Pet şişe durduğu halde içindeki su durmadı değil mi? O çalkalanmaya devam ediyor. Bir süre daha da durulmayacak...

Çünkü su, akışkan bir madde olduğundan, katı bir madde olan pet şişenin içinde olsa bile ondan ayrı hareket edebilir. Siz pet şişeyi tek hareketle durdurmuş olsanız da, içindeki akışkanı o kadar kolay durduramazsınız. O dönmeye, çalkalanmaya devam eder… 

•••

Benim çocukluğumda zaman zaman radyodan, bazen de tek kanallı televizyondan kulağıma çalınan güzel bir şarkı vardı:

“Atlıkarıncaaa dönüüyor dönüüyor. Dünya durmadan dönüüyor dönüüyor...”

Sonradan, Marc Aryan’a ait Volage Volage adlı Fransızca şarkının üzerine Türkçe sözler uydurulmuş olduğunu öğrenip, orjinalini de dinlemiştim. Şarkı güzeldi ama nedense bunu her duyduğumda benim de başım döner midem bulanırdı. 

Gerçi o zamanlar benim midem çok sık bulanırdı. Otobüsle Adapazarı’ndan İstanbul’a kusmadan gelebildiğim çok nadirdi mesela… 

Bendeki bu mide bulantısının pek tabii olarak mideden kaynaklandığını düşünürdüm.

Midesi bulanan herkes öyle düşünür!

Zaten midem de pek hassastı!

Ayrıca ne yollar yola benziyordu, ne de otobüsler şimdiki gibi konforluydu. Üstelik otobüsün içinde fosur fosur sigara içilirdi.

Yıllar sonra olayın pek de mide ile alakalı olmadığını öğrenmek, benim için tam bir sürpriz oldu. Hani karaciğer olsa, bağırsaklar olsa, hatta böbrekler olsa o kadar sürpriz olmazdı! Fakat işin içinde kulakların olması tabii çok acayip oldu!..

 

İç Kulaktaki Denge Organı

İç kulağımızın içindeki salyangozun bir bölümünde içi özel bir sıvı ile dolu YARIM DAİRE KANALLARI adında bir bölüm yer alır. Farklı açılarda (ön, arka ve orta) yaratılmış üç yarım daireden meydana gelir. Bunların işitme dışında bambaşka bir görevi vardır. 

Yarım daire kanallarına bağlı sinirler, beynin işitme değil de DENGE merkezine sinyal gönderirler. Çünkü bu kanalların içi son derece hassas minicik kıllarla kaplıdır. 

Bu kılların bağlı bulundukları kıl hücreleri, jel kıvamında bir sıvının içine gömülüdür. Bu jelin içinde İÇ KULAK KRİSTALİ adı verilen miniminnacık Kalsiyum Karbonat tanecikleri bulunur. 

Başımızın ileri geri, sağa sola ya da yukarı aşağıya doğru hareketi ile yarım daire kanallarındaki akışkan jel de hareket eder. İç yüzeyinde bulunan kılcıklar bu sıvının hareketinden etkilenir ve başımızın hangi konumda olduğuna dair bilgileri beynimizin dengeden sorumlu merkezine gönderir. Aynı bilgilerin bir benzeri de gözlerimizden gider. Beynimizin denge merkezi bu bilgileri birleştirip bizim o sırada hangi konumda olduğumuzu belirler. Yukarı mı çıkıyoruz, aşağı mı iniyoruz, sola mı döndük yoksa sağa mı? Bütün vücudumuzun dengesi ona göre bu şekilde ayarlanır.

Bu şekilde sağa sola düşmeden iki ayak üzerinde yürüyebilir, koşabilir, atlayıp zıplar, patenle kayar ve bisiklet sürebilir ve ip üzerinde yürüyebiliriz!.. Gerçi bu kadarına hiç gerek yok!

Ancak bazı durumlarda bu bilgiler birbirine girer. Beynimizin denge merkezi “Ne oluyoruz!?” der.

 

Beyne Gelen Mesajlar

Şimdi beynimizin denge merkezini şaşırtacak bir iş yapalım. Önce kendinize içinde keskin ve sivri köşelerin bulunmadığı güvenilir geniş bir alan bulun ve etrafınızda dönmeye başlayın…

Dönün! Dönün! Dönün! Dönün!

Durun! Ne oldu? Durduğunuz halde hâlâ dönüyor gibisiniz değil mi? Aman sakın yürümeye kalkmayın, dengenizi sağlayamaz ve düşersiniz, biraz dinlenin. Peki neden böyle oldu? 

Dönerken hiçbir sorun yoktu ama durduğunuzda her şey dönmeye devam etti.

Durduğunuz halde neden her şey dönmeye devam etti? Neden başınız böyle döndü?

Neden dengede durmakta zorlandınız?

Yazının başında yaptığımız pet şişe deneyini hatırlayın. Onu döndürmüş, sonra birden durdurmuştuk. Ama pet şişe durduğu halde içindeki akışkan sıvı madde durmamıştı!

İşte size de aynısı oldu! Siz durdunuz ama iç kulağınızın içindeki yarım daire kanallarındaki akışkan jel durmadı. Bir süre daha ordan oraya çalkalanmaya ve beyninize, “Dönüyor! Dönüyor! Hâlâ dönüyor!” mesajını göndermeye devam etti. Beyninizin denge merkezi de bütün ayarlamaları dönüyor olduğunuzu kabul ederek yaptı. Ama aynı anda gözlerimiz beynimizin denge merkezine durduğumuza dair kesin bir mesaj göndermekteydi! İşte bu, içeride bazı karışıklıklara sebep oldu. Bu yüzden durduğunuz halde hâlâ dönüyorsunuz. Daha doğrusu başınız dönüyor.

 

Durdurun Otobüsü!..

Özellikle otobüs yolculuğu yaparken bu karışıklık çok daha uzun sürer. Arabanın koltuğunda sakin sakin oturduğumuz hele de kitap okuduğumuz sırada, gözlerimiz beynimize hareket etmediğimiz bilgisini gönderir. Ama araç içinde olduğumuz için, araç hangi yöne savrulursa, biz de o yöne savruluruz aslında. Yol sağa döndüğünde otobüs ve biz de sağa salınırız. Sola döndüğünde de sola... Bir yokuşu çıktığında yokuşu çıkarız, indiğinde ise ineriz...

Ve iç kulağımızın içindeki yarım daire kanallarındaki sıvı, bütün bu hareketlerden dolayı çalkalanıp durur ve beynimizin denge merkezine sürekli sinyaller yollar. “Sağa döndü! Hayır hayır sola döndü! Yokuş aşağı iniyor! Yok yok çıkıyor! Aman tekrar döndü! Haydaaa bir daha inmeye başladı bu!”

Gözlerimiz ise, beynimizin dengeden sorumlu merkezine sakin sakin “Oturuyor oturduğu yerde, kitabını okuyor!” mesajını geçmektedir sürekli.

İşte bu mesaj kargaşasının bedeli baş dönmesi ve mide bulanması ve arkasından öğürerek kusma olur... Çok yolculuk yapanlar buna alışır, bazıları ise doğuştan dayanıklı olur. Ama benim gibi olanlar için hayat biraz zordur...

Zordur ama benim gibilerin de büyük bir avantajı vardır. Pek çok insanın, haberi bile olmadan yaşayıp gittiği bu muhteşem sistemi, arada bir de olsa hatırlamak ve üzerinde düşünmek... Ayakta dengede durmamızın ve düşmeden sağa sola yatmadan bir iki adım bile olsa atabilmemizin, nasıl olağanüstü Yaratılış mucizelerine bağlı olduğunu biraz olsun fark edebilme avantajı…