TR EN

Dil Seçin

Ara

Her An Kontrol Ve Denge

Her An Kontrol Ve Denge

Vücudumuzda su dengesi nasıl sağlanıyor?

İki adet hidrojen ve bir oksijen atomu biraraya getirilerek renksiz, kokusuz şeffaf bir madde olan su yaratılmıştır.

İnsan bedeninde en fazla bulunan madde de sudur, bunu oranı ise %60-70’idir. Yani 80 kg’lık bir insanın bedeninde yaklaşık 48 litre su bulunmaktadır. Bunun da yaklaşık 5 litre kadarı damarların içinde, yani kandadır.

Kanın damarlarda devridaim yapabilmesi için de su hayati bir öneme sahiptir. İnsan birkaç gün su içmeden yaşayabilirse de kandaki suyun azalmasıyla kalbin kan pompalayabilme kapasitesi hemen azalır ve hayati tehlike başgösterir.

 

Vücudun Süzgeçleri Vardır

Bedenimizdeki su miktarının azalması vücudun çalışmasını olumsuz etkilediği gibi, su miktarının çoğalması da olumsuzluklara sebep olur. İşte bu dengenin ayarlanması için bedenimizde ayrı bir sistem çalıştırılmaktadır. Bu sistemin en önemli parçası ise böbreklerdir.

Kandaki su oranı, vücuttaki hormonal mekanizmaların çalıştırılmasıyla dengede tutulur. Bu hassas mekanizmalardan biri de kalpteki gerilmeye duyarlı olan reseptörlerdir. Bu reseptörler uyarıldığında kalpten hormonlar salgılanır ve kan böbreklerde süzülerek fazla su vücuttan atılır.

 

Bazı Şişliklerin Sebebi

Vucuttaki suyun bir kısmı hücrelerin içinde, bir kısmı da hücreler arasındaki boşlukta bulunur. Hücreler arasındaki boşluktaki sıvı yaklaşık 12-13 litre kadardır.

Vücudumuz o kadar mükemmel sistemlerle yaratılmış ve çalıştırılmaktadır ki, küçük bir arıza hemen bazı problemler olarak kendini gösterir. Mesela hormonal mekanizmaların ve böbreklerin bozulması ile kanda aşırı sıvı birikir. Kalbin kan pompalamasında bir yetersizlik olabilir. Bu durumda hücreler arası boşluktaki sıvı artar ve ‘ödem’ denilen durum oluşur. Ayak ve bacaklarda şişlik olarak kendini gösterir.

 

Her An Kontrol Ve Denge

Hiç su içmesek bile vücuttaki atık maddelerin atılabilmesi için 500 mililitre idrar çıkarmamız gerekir. Ayrıca akciğerden ve ciltten buharlaşma yoluyla, dışkı ile sıvı kaybı olur. Vücuttaki sıvı değişikliklerinin tespiti için, osmoreseptörler ve boyun damarlarında bulunan baroreseptörler yaratılmıştır.

Eğer su miktarında azalma olursa susama hissi mekanizması çalıştırılır. Ayrıca böbreklerdeki mekanizmalar ve pek çok hormonlar zincirleme reaksiyona geçirilerek su atılımı mümkün mertebe azaltılır. Kan damarları da duruma göre genişleyip büzülerek su dengesinin sağlanmasında ve normal kan basıncının idame ettirilmesinde çalıştırılır.

Böbreküstü bezlerinden, su dengesini sağlamada görevli birçok hormon salgılanır. Ayrıca bu hormonlar, beynin hipofiz bölgesinden salgılanan hormonlarla ve kendi aralarında işbirliği içinde çalıştırılırlar. Bu hormonların dengelerinde en ufak bozulma hayati tehlikelere yol açar.

Mesela, nadir görülen bir hastalık olan “uygunsuz ADH salınımı sendromu”nda hormonal mekanizmalar bozulmuştur. Bu hastalık kanser nedenli olabileceği gibi travma sonucunda veya bazı ilaçların kullanımı ile de gelişebilir. Bu hastalarda vücuttaki sıvı atılamaz ve hücreler arası boşlukta birikir. Diyabetes inspitus hastalığında vücutta vazopressin hormonu eksiktir ya da bu hormona böbreklerin duyarlılığı azalmıştır. Bu durumda kişi aşırı idrar çıkararak sürekli su kaybeder. Bu sıvı kaybı karşılanıp eksik olan hormon dışarıdan verilmezse hasta hayatını kaybedebilir.

İnsan bunları öğrenince, hayat veren ve yarattığı mekanizmalarla bedenimizdeki su dengesini her an koruyan Allah’a, ömrümüzün her anı için şükürler olsun demekten kendini alamıyor. 

 

Kaynaklar

1. Özkan Akıncı, Nörolojik ve Nörocerrahi Sebepli Sıvı ve Elektrolit Bozuklukları, Diabetes Insipidus, Uygunsuz ADH salınımı ve serebral tuz kaybettirici sendrom, Yoğun Bakım Derneği Dergisi, cilt 3, sayı-1/2005.