TR EN

Dil Seçin

Ara

Okyanusların Minik Canlıları

Okyanusların Minik Canlıları

Boyu 1-2 mm civarında bir zooplankton türü olan Kopepod, birçok deniz canlısı için önemli bir besin kaynağıdır. 24 binin üzerinde farklı türü olan bu minik yaratıkların çok küçük olmalarına karşın, oldukça ilginç yönleri vardır.

Kopepodların beslenmeleri için her gün kendi vücutlarının yaklaşık 1 milyon katı genişliğinde bir bölgeyi dolaşmaları gerekir. Texas Üniversitesi’nde deniz canlıları biyoloğu olarak çalışan Brad Gemmel’e göre bunu da kendi boylarının 500 katı kadar mesafeyi 1 saniyede yüzerek gerçekleştirirler. Eğer bir insan kendi boyunun 500 katını 1 saniyede yüzebilseydi o zaman bu yaklaşık 3200 km/saatlik bir hıza denk gelecekti. Örneğin en hızlı hayvan olarak bilinen çita saniyede boyunun 30 katı kadar hızla koşabilir. Kopepodların hızı ses hızının (1224 km/saat) yaklaşık 3 katına ulaşır ki, şu anda uçaklarda bile olmayan bir sürati ifade eder.

Bu minik canlıların çok uzun mesafeleri kat etmeleri besin bulabilmek için yeterli değildir. Bunun için ayrıca çok hassas bazı kabiliyetlerle donatılmıştırlar. Görme yetenekleri olmayan bu canlılara organik kimyasalları saptayabilecek bir meleke verilmiştir. Bunun dışında minik kılları sayesinde çevresindeki hareketleri ve bunların yönlerini algılar ve hızla atağa geçebilirler.

Kopepodlar dünyanın sadece en hızlı değil, aynı zamanda en güçlü hayvanlarıdır. Sinir sistemleri de bu hız ve gücü destekleyecek şekildedir. Sinirlerindeki sinyaller diğer omurgasız hayvanların çok azında görülen bir şekilde iletilir. Sinirlerinin çevresindeki myelin protein tabakası ile bu özel sinir iletisi gerçekleşir. Dolayısıyla avlarını çok hızlı algılarlar ve müthiş bir hızla atağa geçebilirler.

Bu gücü daha iyi algılayabilmemiz için yine aynı özellikler insanda olsaydı nasıl olurdu ona bakalım. Kopepodlardaki gücün göreceli olarak aynısı bacaklarımızda olsaydı, suyun içinde 1 saniyede yaklaşık 800 metre sıçrayabilirdik. Tabii suyun dışında bunun çok daha fazlası mümkün olabilirdi. Aerodinamik olarak değerlendirildiğinde aynı zıplama gücü ile havada 1 saniyede yaklaşık 15-20 km sıçrayabilirdik.

Kopepodların kalbi ve dolaşım sistemi yoktur. Vücudlarına oksijeni direk emerler ve enerjilerini yağ damlacıkları şeklinde depolarlar.

Fitoplanktonlar ile balıklar veya diğer canlılar arası bir yaşam formu olan kopepodlarda diyapoz adı verilen çok ilginç bir özellik mevcuttur. Son yıllarda keşfedilen bu özellikleri hibernasyona benzer. Yani kışın kopepodlar derin sulara dalarlar ve fonksiyonlarının çoğunu durdururlar. Diyapoz mekanizması son yıllarda yeni yeni anlaşılmaya başlandı. Bu minik canlıların fonksiyonlarını ne zaman ve ne kadar süre ile durduracaklarını nasıl bilebildikleri, yüzlerce metre suyun altındaki derin karanlıklarda bu olayın nasıl gerçekleştiği bilinmiyordu. Son yıllarda yapılan araştırmalarda bunun yağ depoları vesilesi ile olabildiği ortaya çıktı. Ağırlık kemerleri gibi işlev gören bu yağ kitleleri ile derinde kalabilmeleri sağlanır ve belli bir yağ deposu oluştuktan sonra diyapoz başlar. Bu sırada tüketilen yağ azalınca artık derinde kalamadıkları için yüzeye doğru çıkarlar. Hatta normalde tüketmeleri için depolanan yağları ile diyapoz için depolanan yağın cinsinin bile farklı olduğu görülmüştür.

Çoğunlukla gözümüzle göremeyeceğimiz kadar küçük olan Kopepodlar dünyanın en hızlı ve en güçlü canlıları olarak adeta evrimcilerle dalga geçiyor. Rabbimiz bu kadar küçük bir canlıda ne kadar muazzam özellikleri bir araya getirdiğini bize göstererek, bu minik eserleri aracılığıyla da bizi tefekküre ve şükre sevk ediyor.

 

 

Kaynaklar:

1. Journal of Biology Letters, Aralık 2011.

2. http://planetearth.nerc.ac.uk/news/story.aspx?id=1121