TR EN

Dil Seçin

Ara

Çocuğumu Bonzai'den Nasıl Kurtarabilirim?

Çocuğumu Bonzai'den Nasıl Kurtarabilirim?

Günümüzün modası olan bu konuda bir şeyler yazmamı istedi arkadaşlar. Biraz düşününce aklıma geldi ki, birkaç yıl önce olsaydı, yazının konusu extasy olacaktı. Belki birkaç yıl sonra da bambaşka bir psikoaktif madde moda olacak. O zaman tüm uyuşturucu-uyarıcı maddeler için genel bir yazı yazmak daha doğru. Hatta her türlü zararlı alışkanlık üzerine genel bir öneri yapalım.

Önce soruyu irdeleyelim. Sorudaki “çocuğumu” kelimesine takıldım zira. Çocuk deyince, ergenlik çağına girdi mi, girmedi mi? Bu nokta çok önemli.

Eğer henüz ergenliğe girmedi ise, işiniz kolay. “Yavrum, uyuşturucu hapları kullanma. Çok tehlikelidir. Pişman olursun.” dersiniz. Çocuğunuz da “peki” der ve iş biter.

Zira ergenlik öncesi dönemde çocuk, anne-babasını dünyanın merkezi bilir ve onların sözlerini mutlak doğru kabul eder. Çok aşırı biçimde şımartılmadı ise, sorun çıkmayacaktır.

Ergenliğe girdiğini farz edersek: Eğer kız çocuğu ise, işiniz yine kolay. “Kızım, sana güveniyorum. Öyle pis alışkanlıklara bulaşmaz benim meleğim.” dersiniz. Konu kapanmıştır, emin olabilirsiniz. Zira bir genç kız için, hele araları iyiyse, anne-babasının onu ne gözle gördüğü çok önemlidir. Ona güveninizi hissettirirseniz, en çirkin ortamlarda bile kalsa, “Annem, babam bana güveniyor. Onları mahcup etmemeliyim.” der ve kendini sakınır.

Ama eğer çocuğunuz ergenliğe girmiş bir erkekse, o zaman işiniz biraz zor. Zira erkekler burunlarının dikine gitmeyi severler. Hele ergenlikle beraber, anne-babaya itaat değil, başkaldırma yönelimi açığa çıkar. Onların yasaklaması, daha da heveslenmesine bile yol açabilir.

O yüzden ergenliğe girmiş oğlunuzu artık farklı bir birey olarak kabul edip, o şekilde yaklaşmanız gerekir. Bu durumda “Bir başka insanı, zararlı bir alışkanlıktan nasıl kurtarabilirim?” diye sormanız lâzımdır. Yani herhangi bir dostunuzun bu tip tehlikelere düşmemesi için ne yapardınız, düşünün ve onu uygulayın.

Burada (dua dışında) verilebilecek tek cevap da, “nasihat etmek, tavsiyede bulunmak”tır tabii.

Peki nasıl nasihat etmeli? Burada uygulayabileceğiniz en pratik yöntem, “konuyu önce kendinizde uygulamak”tır.

Bir örnekle açayım:

Bir arkadaşım bana ergenlik çağındaki oğluyla ilgili bir tedirginliğini aktarmıştı: “İnternete çok giriyor ve onun adına korkuyorum. Acaba sapıkça sitelere girip çirkin şeylere merak salar mı?”

Ona sordum: “Sen öyle sitelere giriyor musun?”

Şaşırdı. “Hayır.” dedi.

“Neden?” dedim.

Sebeplerini anlattı uzun uzun.

“Güzel işte.” dedim. “Bu sebepler seni o tip sitelerden uzak tutuyorsa, bunları oğluna da anlat. O da uzak durur.”

“Sence işe yarar mı?” dedi.

“Sende işe yarıyorsa, onda da yarar. Neden yaramasın? Oğlun zeka özürlü mü, anlamaz mı?”

“Yoo. Akıllı çocuktur.”

“Peki şeytan mı? İlla kötülük yapmak için fırsat mı kolluyor?”

“Hayır, çok iyi kalplidir.”

“Zeka özürlü değilse anlar, şeytan ruhlu değilse de uygular, niye tedirgin oluyorsun? Tabii eğer ona sunduğun sebepler, gerçekten tutarlı ve mantıklı ise.” dedim.

“Tamam.” dedi.

Bir örnek daha verelim:

Bir aile lisede okuyan oğullarını bana getirmişti. Delikanlı son zamanlarda dersleri boşlamıştı ve “Okuyup da ne olacak? Ben mafya babası olacağım.” diyordu. Bir TV dizisinden etkilenmişti belli ki. Aile uzun süre oğullarını ikna etmeye çalışmış ama başarısız olmuşlardı. Bana, “Mafyaya girmenin kötülüğünü, okumanın faydalarını siz anlatın lütfen.” dediler.

Gençle baş başa kaldığımda ona sordum:

“Okulu bırakıp mafyaya girmek istiyormuşsun. İlginç bir fikir gerçekten. Bana anlatsana, mafya olmanın ne avantajları var? Eğer güzel bir şeyse, ikna olursam, ben de mesleğimi bırakıp sana eşlik ederim, yeminle.”

Delikanlı hevesle anlattı:

“1: Hayatım heyecan dolu geçer.

2: Kısa yoldan köşeyi dönebilirim.

3: İnsanlar önümde saygıyla eğilip elimi öperler.”

Ciddi ciddi düşündüm ve aklıma gelenleri onunla paylaştım:

“1: Heyecanlı olacağı kesin ama, korkulu olacağı da kesin. Sürekli eşimin ve çocuklarımın başına bir şey gelmesinden korkmak, hiç hoş bir duygu değil.

2: Kısa yoldan köşeyi dönmek mümkün ama, yine kısa yoldan ters dönmek de mümkün, unutmayalım.

3: Evet, bazıları benim elimi öper ama, benim de bazılarının elini-ayağını öpmem gerekir mutlaka.

Mafya olma fikri bana hiç çekici gelmedi delikanlı. Ben yokum.”

Başka da hiçbir şey söylemedim.

On gün sonra haber geldi. Derslerine çalışmaya başlamıştı.

Son olarak konuyu keyif verici maddelere bağlayalım.

Tehlikeleri, zararları, tek kullanımda bile bağımlılık yapabilmeleri, birçok sağlık sorununa sebep olmaları, ölümlere yol açtıkları herkesçe biliniyor. Uzun uzun anlatmak gereksiz. Ama tüm bunları bildiği halde, yine de bu tip maddeleri kullanmayı düşünen bir gencin size söyleyeceği şeyler muhtemelen şunlardır:

1: Arkadaşlarım kullanıyor. Kullanmayanla dalga geçiyorlar.

2: İnsan ister istemez böyle şeyleri merak ediyor. Hele genç olunca.

3: Hem ölsem ne olacak ki? Hayatın bir anlamı yok.

Cevapları size bırakıyorum.