TR EN

Dil Seçin

Ara

Antioksidanlar Ne İşe Yarar?

Antioksidanlar, hücrelerimizin temel molekülleri için yegâne savaşçılarımızdır.

 

Antioksidanlar, hücrelerimizin----DNA gibi----temel molekülleri için oldukça zararlı olan ve vücudumuzda biyokimyasal reaksiyonlar sonucu yaratılan radikalik ve aşırı aktif molekülleri etkisiz hale getirip temizleyen yegâne savaşçılarımızdır.

Ancak şu var ki; antioksidanların bir gün radikal evrimcileri de temizleyeceği hiç aklıma gelmezdi; ta ki evrimci bir biyoloji profesörü ile antioksidanlarla ilgili doktora dersi esnasındaki bir tartışma anına kadar…

Hocamız hücrenin evrimsel süreç içerisinde birkaç milyon yılda değişen ve gelişen tesadüfi olaylara göre kendini geliştirdiğini yani kendi kendine oluştuğunu savunuyordu. Ve o günkü dersimizde ise antioksidanların önemini anlatıyor ve şöyle diyordu:

“Hücremizin en temel bileşeni olan DNA’mıza her gün en az 10.000 defa radikalik saldırı gerçekleşiyor; antioksidanlar ise DNA’yı bu saldırılardan koruyor. Eğer saldırı artar ve savunma yetersiz kalırsa DNA parçalanıyor bunun sonucu olarak hücre ya kanser oluyor veya ölüyor.”

Bu sırada hocaya şöyle bir soru yönelttim: “Peki hocam şimdi evrimin var olduğunu varsayalım. Bir hücre evrimsel süreçte kaç yılda oluşur?”

Cevap: “Birkaç milyon yılda.”

“Peki ya bir günde 10.000 saldırıya maruz kalan DNA’nın antioksidan savunma sisteminin hücrenin ilk yaratıldığı anda var olmadığını ve evrimsel süreç içerisinde birkaç milyon yılda bu savunma kabiliyetini geliştirdiğini varsayarsak, bu hücre hayatını devam ettirebilir mi? Kendini başka nesillere düzgün bir şekilde aktarabilir mi? Bir günde 10.000 saldırının sadece bir tanesi başarılı olduğunda kanser olan veya ölen bir hücrenin bir milyon sene antioksidansız bir şekilde dayanması, hayatını ve varlığını devam ettirmesi mümkün olabilir mi? Öyleyse bu hücre ilk var olduğunda  bütün cihazat ve sistemleriyle yaratılmış olması gerekmiyor mu? Yani bütün canlılar var oldukları ilk anda mükemmel bir şekilde var olmaları yani mükemmel bir akıl, irade ve kudret tarafından yaratılmış olmaları gerekmiyor mu?”

Hocamız üst üste gelen bu şaşırtıcı ve mantıklı sorular karşısında afalladı. Ve “Evet ya! Öyle değil mi ya!.. Hakikaten valla. Peki nasıl olacak şimdi…” dedi. Böylece yıllarca pek üzerinde düşünmeden körü körüne bağlandığı evrim safsatasının kendi anlattığı ders ile nasıl hemencecik yıkıldığını orada onunla beraber gördük.

Vücudumuzda, maddi hayat için zararlı olan maddeleri yakıp yıkmak için yaratılan antioksidanların, ilim ve insaf nazarıyla ve mantıklı düşünmeyle, manevi vücudumuzdaki tesadüf ve kendi kendine oluş gibi küfür radikallerini de yakıp yıktığına o gün hep beraber şahit olduk.