Pîrî Reis XVI. asırda yaşamış, bütün dünyaca zamanının en büyük coğrafya ve harita âlimi olarak kabul edilen bir Türk denizcisidir. Ailesi aslen Karamanlı olup, Fatih Sultan Mehmet zamanında İstanbul’a yerleştirilen ailelerden biridir. Fakat aile bir müddet sonra Gelibolu’ya göçmüş ve Ahmed Muhyiddin Pîrî tahminen 1474 de burada doğmuştur. Babası Karamanlı Hacı Mehmet, amcası ise meşhur denizci Kemal Reis’tir.
***
Çocukluğu ve gençliği amcasının yanında geçen Muhyiddin, 1487-1493 yılları arasında bütün Akdeniz’i Kemal Reis’le beraber dolaştı, zaman zaman Sicilya, Korsika, Sardunya hatta Fransa sahillerine akınlar yaptılar. 1486’da Endülüs’te Hristiyan katliamından kurtulan Müslümanlar Gırnata’ya sığınmış ve Osmanlı’dan yardım istemişlerdi. Bunun üzerine Sultan II. Bayezid, Kemal Reis’i Osmanlı bayrağı altında İspanya Müslümanlarının yardımına yolladı ve onları gemilerine alarak karşı kıyıya yani Kuzey Afrika’ya taşıdılar.
Venedik’in deniz üstünlüğüne son vermek isteyen Padişah II. Bayezid, Akdeniz’de korsanlık yapan Türk denizcileri devlet donanmasına katılmaya davet edince 1494’te amcası ile İstanbul’a gelerek devlet hizmetine girdiler. Kemal Reis, 1496’da Rodos donanmasına saldırarak imha etti, böylece Venedik’e yardım edecek en önemli güç devre dışı bırakıldı. Venedik seferinde Mora yarımadasındaki İnebahtı, Navarin gibi önemli Venedik kalelerinin alınmasında büyük yararlıklar gösterdiler.
***
1510’da Mısır’a bir yardım için giderken büyük bir fırtınaya yakalanan Kemal Reis’in gemisi battı ve kendisi de şehit oldu.
1511’de Pîrî Reis’i artık Oruç Reis’in kaptanlarından biri olarak görüyoruz. Bu arada 1512’de de Sultan II. Bayezid vefat etmiş, yerine Sultan Selim Han geçmişti. Pîrî Reis 1513’te Barbaros kardeşlerle beraber Kuzey Afrika’ya çıktı ve Cezayir’in fethine iştirak etti. Fetih sonrası Oruç Reis onu bazı hediyelerle İstanbul’a yolladı. Pîrî Reis burada Sultan Selim’den derya beyi (albay) rütbesini aldı.
Barbaros Hayrettin Paşa 1513’te kaptan-ı derya olunca, Pîrî Reis de derya sancak beyi (tümamiral) yapıldı. 1517’de Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferine denizden destek oldu. Sultan Selim, Kahire’ye girdi, kendisi ise İskenderiye’yi aldı. Bu başarısıyla Sultan’ın övgüsüne mazhar oldu.
Pîrî Reis sefer dönüşü Sultan Selim’e bazı haritalarını gösterdi. Yavuz’un bu haritalara bakarak “dünya ne kadar küçükmüş” dediği rivayet edilir. Sefer dönüşü Gelibolu’ya çekilerek bir müddet kitabı ve haritalarıyla ilgilendi. 1520’de Yavuz’un vefatı üzerine Kanunî ve Barbaros’un müşâvir amirallerinden biri oldu.
1546’da Hayrettin Paşa’nın İstanbul’da vefatından sonra Pîrî Reis Mısır deniz beylerbeyi oldu. 1548’de Güney Yemen’in baş şehri Aden’i Portekizlilerden kurtardı. 1552’de 30 parça gemi ile Hind Okyanusuna açıldı. Arap Yarımadası çevresindeki Katar, Bahreyn gibi bütün emirlikleri Osmanlı devletine bağladı. Basra Körfezi girişindeki bir ada üzerinde ve Portekiz hâkimiyetinde önemli bir kale olan Hürmüz’ü kuşattı. İşte ne olduysa bundan sonra oldu, kimine göre Portekizlilerden hediyeler aldı, kimine göre ise Portekiz’in büyük bir donanmayla yardıma geldiği öğrenildi ve Reis kuşatmayı kaldırarak Basra’ya döndü. Burada gemilerden 27 tanesini bırakıp, ganimetlerle dolu 3 gemiyle Süveyşe doğru yola çıktı fakat yolda gemilerden biri battı.
Bundan sonraki olaylar tarihin karanlık koridorlarında kalmıştır. Belki Basra beylerbeyi Kûbad Paşa kendisine verilen hediyeleri az buldu. Belki de gerçekten kuşatmanın kaldırılması ve donanmanın Basra’da bırakılıp, gidilmesi bir askerî hata idi… Kûbad Paşa, Pîrî Reis’i Mısır beylerbeyine şikâyet etti. Belki Mısır beylerbeyi Mehmed Paşa’nın da bazı politik hırsları vardı, tam bilemiyoruz. O da, şikâyetlere katılarak Reis hakkında Kanunî’ye olumsuz bir rapor gönderdi. Yapılan divân toplantısında o parlak Kanunî döneminin belki en isabetsiz ve menfi kararlarından ikincisi çıktı. İlkini Şehzade Mustafa’nın öldürülmesi olarak söyleyebiliriz. Ve 80 küsur yaşındaki aksakallı, parlak bir kariyer sahibi ve 3 padişah döneminde devlete hizmet vermiş bir amiral idama mahkûm edildi. İnfaz işlemi Mısır valisine havale edildi ve amiral Kahire’ye çağrılarak ferman yerine getirildi. Eğer beşerî bir zaaf gösterip, düşmandan hediye aldıysa bile, kader onun mübarek ömrünü şehadetle taçlandırmış oldu. Yok eğer tamamen paşaların bir komplosuna kurban gittiyse zaten bizim söyleyecek bir şeyimiz yok; onun mükafâtını Cenab-ı Hak (cc) verecektir.
Pîrî Reis’in Eserleri
En önemli eserleri Kitab-ı Bahriye ve Amerika haritasıdır. Kitab-ı Bahriye bir Seyir Kılavuzu olup, yüzlerce harita ve krokilerle zenginleştirilmiştir. 1521’de tamamlanan eser 1525’de Kanunî’ye takdim edilmiştir. Aslı Topkapı müzesindedir.
Harita ise kendi eliyle ceylan derisi üzerine çizilmiş bir Atlas Okyanusu haritasıdır. Bu da kitabı kadar ünlü olup, Topkapı müzesinde korunmaktadır. İlkini 1513’de çizmiş, 15 yıl sonra 1528’de son gelen bilgilere göre yeniden gözden geçirerek son şeklini vermiştir. Bu haritada Amerika, Avrupa ve Afrika kıyıları ve adaları şaşırtıcı bir doğrulukla gösterilmiştir. Grönland’dan Florida sahillerine kadar o kadar mükemmel gösterilmiştir ki Batılı bazı yazarlar böyle bir şeyin ancak uzaydan bakılarak yapılabileceğini söylemişlerdir.
Kitabı ve haritaları yabancı dillere tercüme edilerek bir çok baskısı yapılmıştır. Bu sene Unesco tarafından Pîrî Reis yılı ilân edilmiş olup, Bilkent ve Belçika’nın Gent Üniversitesi iş birliğiyle Brüksel’in tarihi Solvay Kütüphanesinde “Haritaların Ustaları Pîrî Reis ve Mercator” isimli bir sergi açılmıştır. Mercator, Belçikalı bir haritacı ve matematikçi olup, o da XVI. yüzyılda yaşamıştır.