TR EN

Dil Seçin

Ara

Aşk Ve Köpek

 

Yazarın en önemli endişelerinden biri “tekrar”a düşmektir...

Ve fakat konu “aşk” ise, nasıl tekrara düşülebilir ki? 
Bir umman var karşınızda ve kimi zaman bir damlaya bakarak, kimi zaman dalgalara bakarak, kimi zaman berraklıktan dem vurup, kimi zaman çakıl taşlarını fırlatarak anlatırsın; ama anlatmış olamazsın... 
Kim ne kadar dalabilir aşkın engin ve derin mavi sularına? 
Ya garibim aşık, yüzme bilmiyorsa? 
Veya ölmek için bırakmak kendini aşka; alıp götürsün taa kalbinin orta yerine ve varsın hayat devam etmesin... 
Aşığın korkağı da vardır; paçalarını sıvayıp yaklaşır, vuslat arar ama boğulmak ürkütür... Çünkü “son”u aşkın da sonu zanneder... 
Kızabilir misiniz? 
Aşkın zerresi varsa; ki ateştir o kalbe girince nokta kadar da olsa yakar... 
Ne garip... 
Aşk bir ummandır; yani sevgili, su gibi... 
Sen ateş taşırsın... 
*** 
Kim bir köpeğe taş atar? 
Korkarsın kimi zaman; masalsı bir canavar gibidir... 
Kimi zaman başını okşarsın; sâdık bir arkadaş... 
Ve kimi zaman kapına bağlarsın; sen içeride huzur içinde olasın diye... 
Ama her havlamaya için ürperir ve eline taş alırsan... 
Belki de o şairin bahsettiği köpektir aşkını arayan... 
“Sonsuzluk kervanı peşinizde ben... 
Üç ayakla seken topal köpeğim... 
Bastığınız yerleri taş taş öpeyim... 
Bir kırıntı yeter kereminizden... 
Sonsuzluk kervanı peşinizde ben...”