Söz İncileri
“Tedavi için ilâçları almak, istimal etmek meşrudur. Fakat tesiri ve şifayı, Cenab-ı Hak'tan bilmek gerektir.” - Bediüzzaman
Ara
“Tedavi için ilâçları almak, istimal etmek meşrudur. Fakat tesiri ve şifayı, Cenab-ı Hak'tan bilmek gerektir.” - Bediüzzaman
“Tedavi için ilâçları almak, istimal etmek meşrudur. Fakat tesiri ve şifayı, Cenab-ı Hak'tan bilmek gerektir.” - Bediüzzaman
Yaşlı anne, oğluna “oğlum, benim Optalidon ilacım bitmiş, sende var mı?” diye sorar. Oğlu, “hayır anneciğim, o ilaçtan yok ama başka bir şey var” der. Bir bardak su getirip, annesine göstermeden cebindeki bir leblebiyi annesinin ağzına koyar. “Bismillah de, yut anne” der. Annesi, yarım saat kadar sonra neşeyle “oğlum bu ilaç çok iyi geldi. Hiçbir ağrım kalmadı. Bundan sonra bu ilaçtan kullanayım. Bunun adı neydi” der. Oğlu, tebessümle cevap verir: “Anneciğim, bunun adı ‘leblebidon.”
Şu âlemde yaratma ve tesir doğrudan Allah’tandır. O dilerse çok basit şeylerden çok harika sonuçlar çıkarır. İlaçlara tesir verdiren, onlarda o özellikleri yaratan Allah’tır. Hastalıktan iyileşmek için doktora gitmek ve verdiği ilaçları kullanmak meşrudur. Ama sonuçları Allah’tan bilmek gerektir.
Bakmak ayrı, görmek ayrıdır. Neye baktığımız değil, nasıl baktığımız önemlidir.
Allah'ın dışında hiçbir şey ibadet edilmeye lâyık değildir. Çünkü, hepsi yaratılmış şeylerdir.
İnsan, sevdiği şeylerden ayrılmaktan hoşlanmaz, daima onlarla beraber olmak ister.
‘’Ömür sermayesi pek azdır. Lüzumlu işler pek çoktur.’’ - Bediüzzaman
“Orucun ekmeli ise: Mide gibi bütün duyguları; gözü, kulağı, kalbi, hayali, fikri…
“Bütün hayrat onun elinde, bütün hasenat onun defterinde, bütün ihsanat onun hazinesindedir.…