TR EN

Dil Seçin

Ara

''Ben, Var Olmak İstemiyordum!''

Kâinata ve kendine hikmet nazarıyla bakmakta sıkıntı çeken bazı kimselerin dillendirdiği bir itiraz var: “Ben var olmak istemiyordum! Allah beni yaratırken bana mı sordu?”

 

Kâinata ve kendine hikmet nazarıyla bakmakta sıkıntı çeken bazı kimselerin dillendirdiği bir itiraz var: “Ben var olmak istemiyordum! Allah beni yaratırken bana mı sordu?”

Aslında bu itirazın karşılığı ve bu sorunun cevabı yine kendi içinde saklı, şöyle ki: Allah seni var etmeden önce, sana nasıl “var olmak istiyor musun?” diye sorsun! Olmayan bir insana soru sorulur mu? Bu soruya muhatap olman için önce senin var olman, yani yaratılman lâzım. O halde bu soruyu soran kişinin itirazını şu şekilde düzeltmemiz gerekiyor: “Allah beni yarattıktan sonra bana neden, ‘Var olmak istiyor musun?’ diye sormadı!?”

Fakat problem bitmiyor. Bu sefer de hikmeti sonsuz olan Rabbimiz, bir kimseyi var ettikten sonra ona “Var olmak istiyor musun?” diye sorması abestir; bunun için böyle bir suâl sormaktan münezzehtir. Öte yandan O’nun sonsuz rahmeti de var ettiği bir insanı daha sonra yok etmeye manidir. O halde Allah, “yok iken” yarattığı ve “var olmanın lezzeti”ni tattırdığı bir şahsı, tekrar yok edip ademe atmaktan da münezzehtir. Farz-ı muhal olarak yok edip ademe atsa, hâşa, sözünden dönmüş, kararından vazgeçmiş ve verdiği hediyeyi geri almış olur… Çünkü bir insana verilmiş olan en büyük hediye; hayatı boyunca alacağı ve vereceği bütün hediyeleri anlamlı kılan varlık hediyesidir.

Peki bir insan neden bu şekilde itiraz eder? Cevabı çok basit: Yokluğun nasıl bir acı ve elem olduğunu bilemediği için. Nitekim yokluğun acısını bilmek için önce var olmak gereklidir. İnsan yok iken, yokluğun acısını duyup hissetmesi mümkün değildi; çünkü var değildi. Var olduktan sonra ise tekrar yok olmasına Allah’ın sonsuz rahmet ve hikmeti izin vermeyecek… Dolayısıyla insanoğlu yokluğun ne derece korkunç bir ıstırap olduğunu hiç bilmedi ve asla bilmeyecek…

Eğer bilse böyle gafilane bir itiraza yeltenir miydi?