TR EN

Dil Seçin

Ara

Kur’an’daki Musikiyi Görerek Müslüman Olan Alman Profesör

Profesör Muhammed Hamidullah, bir tefsir dersinde şunları anlatmıştı...

 

1961 yılında İlâhiyat Fakültesinde Tefsir ve Fıkıh dersleri veren Pakistan’lı olan ve halen Paris’te bulunan Profesör Muhammed Hamidullah, bir tefsir dersinde şunları anlatmıştı: 

İstanbul’da iken bana Avrupalı bir müzik profesörü geldi, “Kur’ân’ı tetkik ediyorum,” dedi, “Kur’ân şiir değildir ama onda öyle bir musiki var ki, insanı hayrete düşürüyor. Şiirde bir kelimenin yerini değiştirsen vezin bozulur musiki ve ahengin kaybolduğu derhal anlaşılır. Ama nesirden bir harf, birkaç kelime kaldırsan ahenk bozulmaz. Çünkü ölçü yoktur. Kur’ân şiir olmamakla beraber ondan bir harf kaldırsan derhal kendine has musikinin aksadığı görülüyor. Bu, beşer sözünde olamaz. İnsan sözünde böyle istisnasız tam bir ahenk bulunamaz. Bunun için Müslüman oldum. Yoksa ben Arapça bilmem, Kur’ân’ın manasını da anlamam.” 

“…Nihayet Kur’an’daki musiki, Kur’ân’ın bir mucizesi olduğuna delâlet ettiği için Müslüman olmuştum. Halbuki AMENER RESULÜ’de bir kelimede bu âhenk bozuluyor; musiki kalmıyor. Bir kelimede dahi bu âhengin bozulması onun mucizeliğini kaldırır. İmanım sarsıldı.”

“Oku bakalım nasıl bozuluyor?” dedim.

Okudu, ama “Latuuahizna” diye okuyor. Tâ harfinin üstündeki vavı, med harfi gibi alıp kelimeyi uzatarak okuyordu. 

Ona dedim ki:    

“Sen yanlış okuyorsun.”

“Oradaki vav, hemzenin yazılması için konmuştur. Med harfi değildir. Onu nazarı itibara alma ve tâ’yı uzatmadan şöyle oku: Lâtuâhizna.”

“O halde tamam, musiki mükemmeldir,” dedi ve gitti.

Geçenlerde bir mektup yazmış bana: “Teşekkür ederim, imanımı tazeledin” diyordu.