TR EN

Dil Seçin

Ara

Kur’an-ı Kerim’in Subliminal Boyutu / Röportaj

Kur’an-ı Kerim’in Subliminal Boyutu / Röportaj

Psikolog Hülya Turan ile söyleşi.

Yaşadığımız enformasyon çağında bilgi her yanımızı sarmışken, verilen her mesajın farkında mıyız? Biz istesek de istemesek de bilinçaltımız bazı mesajlardan etkilenebiliyor.

Gözümüzle göremediğimiz, kulağımızla duyamadığımız fakat beynimizle algılayabildiğimiz mesajlara, “subliminal mesaj” deniyor. O anda fark edilmemek üzere tasarlanmış gizli mesajlar, günümüzde reklam ve propaganda aracı olarak sık sık kullanılıyor. Televizyonda, radyolarda, internette ve dinlediğimiz bazı müziklerde kaydın altına işlenmiş subliminal mesajlar bizi kuşatabiliyor.

Peki buna karşı biz ne yapabiliriz? Bizi bizden iyi bilen yaratıcımız, ihtiyacımızı bilmiş ve çözüm de yaratmış. Bugün Kur’an-ı Kerim ayetlerinin telkinsel üslubuyla, bilinçaltımıza önemli etki ettiği anlaşılıyor. Evrensel kelamın mucizevî özelliklerinden biri de böylece ortaya konuluyor.

Bursa Altıparmak Tıp Merkezinde görev yapan Psikolog Hülya Turan ile bilinçaltımızı konuştuk. Bilinçaltı nedir? Ne işe yarar? Nasıl daha iyi kullanabiliriz? Sorularına cevap aldık.

 

Bilinçaltı nedir?

Bilinçaltı kavramı Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin bir sözü ile açıklamak ve konuya güzel bir şekilde başlamak istiyorum.

“Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.” diyor Bediüzzaman Hazretleri… Evet, güzel görmek, bilinçli zihinle ilgilidir. Dış dünyadan güzel görüntüler düştüğü zaman bu sezgilerimizi, duygu, düşünce ve davranışlarımızı etkiliyor. Ve hayat ile bağlantımızda ana harita oluyor. Yani maddeden manaya, manadan tekrar maddeye bir döngü…

Bilinçaltı toprağımız. Düşüncelerimiz topraktaki tohum gibidir. İnanıp onay verilen her tohum düşüncemiz, toprağımızla birlikte yaşam buluyor. Ne ekerseniz onu biçersiniz. Arpa ekerseniz buğday biçemezsiniz. Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz.

Bilinç, geminin kaptanı, bilinçaltı ise tayfaları, gemiyi her ikisi götürür. Ancak en büyük katkı ve emeği bilinçaltı verir. Gemiyi yaptıklarıyla asıl yürüten bilinçaltıdır. Tayfalar asla sorgulamaz, sadece emirleri uygular. Bilinç; Uludağ’ın görünen yüzü bilinçaltı ise görünmeyen yüzüdür. Üst tarafı ayakta tutan en büyük yardımcı alt taraftaki bölümdür.

Her türlü bilgi bilincimize, duyu organlarımıza geliyor. Bilinç süzgecinden geçirmeden direkt inanç, duygu ve düşünce gibi kalıcı hafızaya işleniyor. Daha sonraki süreçte bilinç, bunları zamanı geldiğinde kullanıyor. Bunu kullanırken hedefi bedeni korumaktır.

Bilinçaltı sayesinde 21 yaşına geldiğinizde Meydan Larousse ansiklopedisi içindeki bilgilerin 100 kattan fazlasını beyninize kaydetmiş oluyorsunuz.

 

Bilinçaltının fonksiyonları nelerdir? Nasıl çalışır?

Bilinçaltının görevi, verileri saklamak sonra da aynen programladığınız gibi bir tepki vermenizi sağlamaktır.

Anıları depolar. Özneldir, sadece size bağlıdır. Sizden gelen komutlara itaat eder. Bilinç emreder bilinçaltı itaat eder. Duyguların alanıdır. Semptomlar aracılığıyla haberleşir. Vücuttaki her reaksiyon bilinçaltına bağlı. Beden dili de onun hâkimiyetindedir.

Bilinçaltı sembollerle daha iyi anlar Kur’an’daki müteşabih ayetler buna örnektir. Diğer ayetler aklımızda kalmasa da bilinçaltımıza yer eder ve duygularımıza direk tesir eder. “Yasîn, Ha mim, Elif lâm…” gibi kelimeler bilinçaltına işler. Yine Kur’an tefsiri Risale-i Nurlarda konunun örneklerle somutlaştırılarak ve empatik bir şekilde aktarımı yıllar geçse de okuyanlarda iz bırakmıştır.

Bilinçaltı emirlere uyar, net talimatlara ihtiyacı vardır. En az çaba ilkesiyle hareket eder, en az direnç yolunu izler.

Bilinçaltı her zaman aktiftir, uykuda bile çalışır. Bunun için en iyi öğrenme uykuda gerçekleşir. Mesela, bir konuyu yatmadan önce seslice okuyun. Kimseyle konuşmadan yatıp uyuyun. Kalkıp tekrar ettiğinizde o konuyu unutmadığınızı göreceksiniz.

Bilinçaltı gerçekle hayali ayırt edemez. Önemli olduğuna inandığımız bilgiye bizi duyarlı hale getirir.

Bilinçaltı kavramını ilk olarak Freud ortaya atmıştır. Diğer bir adı “ene” dediğimiz yerdir. Bediüzzaman, Risalede diyor ki, “ene” yok “nahnu” var. Bilinçaltınızı bir sözle tımar ediyor ve diyor, nefsini bilen Rabbini bilir, tanır. Esfel-i safilinden eşref-i mahlûkata bir yolculuğa çıkıyor. Bu astral bir seyahattir.

Buna 15. Söz’den bir örnek verirsek: “Evet nasıl herkesin akıl ve hayal ve nazarı, her vakit semaya gider. Öyle de ağırlıklarını bırakan (gerçek arınmayı yaşayan, bağımlılıklardan uzak) ervahı enbiya ve evliya veya cesetlerini çıkaran ervah-ı emvat (ölenlerin ruhları) izni ilahi ile oraya giderler. Elbette cesed-i misali giyen (aura bedeni) ve ervah gibi hafif ve latif bir kısım sekene-i arz ve hava, semaya gidebilirler (astral yolculuk).

 

Kur’an-ı Kerim’de bilinçaltına işleyen ayetler hangileridir?

“İman edip Rabbine tevekkül edenler üzerine onun zorlayıcı hiçbir gücü yoktur.” (Nahl, 99) “Allah onların günahlarını iyiliklere dönüştürür.” (Furkan, 70) Bilinçaltımızı özel olarak programlarsak kendi programımızdaki bilgiyi alıp, program dışı bilgileri kayda almayacağız.

 

Subliminal mesajların tehlikeli yönü

Gizli telkinler herhangi bir dirençle karşılaşmadan direk bilinçaltına akar. Farkında olmadan bilinçaltında yeşerdikten sonra bilinci etkilemeye başlar. Bilinçaltına giren telkinlere karşı bir yazılım yoksa, bilinç tarafından kabul edilmesi çok kolay olur.

 

Risale-i Nur’da bilinçaltına hitap eden örnekler nasıl ve nerelerde geçiyor?

Kur’an’daki her ayet, direk bilinçaltı telkinine müsaittir. Risale-i Nur da öyle. Örneğin emir cümleleri, bilinçaltının sevdiği olaylar, yine kullanılan empatik sözcükler. “Ey şikemperver nefsim, kardeşim..” gibi hitaplar insanlarda hipnotik trans hali oluşturur.

Bediüzzaman’ın kullandığı dil, bilinçaltı programlamalarında kullanılan telkin kalıpları gibidir. Hem akıl, kalp, ruh, nefis ve his hisselerini alabiliyor. Örneğin, Hastalar Risalesi, Küçük Sözler, Lem’alar, 1. Mektup ve 20. Söz’de çok güzel olumlu bilinçaltı telkinlerinden hisse alabilirsiniz.

Bir de bu telkinleri uygun renklerle terapiye kattığımızda, sonucunu siz görün, yaşayın diyorum. Renkler, ruh âlemi ve duygu durumu arasında bir baş oluşturur. Hangi mekânda işleniyor olması da çok önemli. Her bir renk bir esma buketidir ve manevi anlamda farklı isimlerin ahenkle meczinden oluşan, o isimlerin güzelliklerini ayrı ayrı yansıtan, bir ton gibidir. Şems-i Ezeli ile eşya arasındaki bağlantının bir uzantısıdır. Dünyamız, Rabbimizin güzel isimlerinin renkleri ile aydınlanmaktadır.

Örneğin; beyazın zihindeki duygusu, temizlik, masumiyet, saflıktır. Yine Allah, Rahmân, Rahîm, Lâtif ve Cami’ isimlerinin parlak yansımasıdır. Kırmızı renk; Rabbimizin iliklerimize kadar sinmiş olan sevgisinin sıcaklığını, bize şah damarımızdan daha yakın olduğunu hissettirir. Kanın kırmızılığını “Karib” ismini düşünerek daha da iyi hissedebiliriz. Dikkat ederseniz Risale-i Nurların ve Kur’an’ın kapakları kırmızıdır. Gıda firmalarının logosunda da kırmızı ton hâkimdir, iştah açar.

 

Bilinçaltımıza yerleşen veriler değiştirilebilir mi?

Bilinçaltınızda önceden baskın halde olan düşünceleri değiştirmek sureti ile başka bir yöne taşıyabilirsiniz. Bilinç, hiçbir zaman boş kalmaz. “Yerine koyma” yasasını kullanarak size sıkıntı, korku veren düşünce yerine, istediğiniz olumlu bir düşünceyi koyabilirsiniz. Çözümler üzerine düşünmek bizi olumlu olana yaklaştırır. Neyi nasıl yapabileceğiniz üzerine düşünürseniz zihnimiz sakinleşir.

Gözlerimizi kapatıp bir televizyon ekranı düşünelim. Bu ekrana en çok istediğiniz olumlu bir algıyı yerleştirelim ve ekranı büyütelim. Aynı anda sözel telkin ve renklerle pekiştirelim. Kısa bir süre sonra, bu algının etkisini bilinçaltında, bilincimizde ve yaşantımızda somut olarak göreceğiz.

Yine bize sıkıntı veren bir algıyı da televizyon ekranında düşünerek, küçültüp ekranı sildiğimizde, gerçekten sildiğinizi, telkinlerle birlikte bir daha bizi etkilemediğini göreceksiniz. Bu olayı rabıta-ı mevt halinde olan tefekkür ve tasavvuf erleri çok iyi yapıyorlar.

 

Sesin bilinçaltına etkisi nasıldır?

Telkin gönderme yollarından en etkili olanı sestir. Soyut olduğu için bilinçaltını daha derinden etkiler. Örnek olarak Kur’an sesi ile hidayete eren Hz. Ömer var.

Yine hipnoz ya da terapi halinde verilen güzel ses ya da müzik kişinin telkinleri bilinçaltına kolay atmasını, indirmesini sağlıyor, rahatlıyor. Sadece bizler değil, tüm kâinat sesten etkileniyor.

Bilinçaltı farkındalığımıza önem verir. Sorunu kaynağından çözümlersek gerçek arınmayı sağlayacağımızı düşünüyorum.