TR EN

Dil Seçin

Ara

Hacivat İle Karagöz

Hacivat İle Karagöz

Hacivat ile Karagöz oyununu seyretmeyen yoktur. Arkadan gelen kuvvetli ışık sayesinde kuklaların gölgesi perdenin arka yüzüne düşer ve perde gayet ince olduğundan gölgelerin görüntüsü perdenin ön yüzüne de yansır. Kukla ustası, kuklaları perde ve ışık hizasında tuttuğu için kendisini gizlemiş olur ve seyircilere görünmez.

...

Hacivat ile Karagöz oyununda perdenin ön tarafında oturmuş seyirciler perdeye bakarlar. Perde arkasında ise, bir elinde Hacivat diğer elinde Karagöz kuklaları çubuklara tutturulmuş olan usta sanatçı maharetini sergilemek ve seyircilere göstermek ister. Bunun için oyuna uygun olarak konuşur ve konuşmaya uygun olarak kuklaları sağa sola ve aşağı yukarı hareket ettirir. Bazen de birbiriyle çarpıştırır.

Arkadan gelen kuvvetli ışık sayesinde kuklaların gölgesi perdenin arka yüzüne düşer ve perde gayet ince olduğundan gölgelerin görüntüsü perdenin ön yüzüne de yansır. Kukla ustası, kuklaları perde ve ışık hizasında tuttuğu için kendisini gizlemiş olur ve seyircilere görünmez. Salondaki seyirciler perdede gördükleri hareketlerden ve konuşmalardan etkilenerek bazen gülerler bazen de düşünceye dalarlar.

Bu oyun bana Nur külliyatında geçen “İzzet ve azamet ister ki, esbab perdedar-ı dest-i kudret ola aklın nazarında; tevhid ve celal ister ki, esbab ellerini çeksinler tesir-i hakikiden” (Yirmi İkinci Söz) cümlesini hatırlattı.

Dünyada her varlık ve olay birçok sebeplere bağlı olarak meydana geliyor. Ancak sebeplerin müessir (yaratıcı) olmayıp sadece Yaratıcının izzet ve azametine birer perde olduklarını bilmeliyiz. Çünkü o sebepler de yaratılmıştır. Sebeple müsebbep (sonuç) her zaman birlikte görüldüğü için yanıltıcı olabiliyor. Bazıları buna bakarak sebeplere yaratıcılık özelliği veriyorlar. “Doğa yaptı, doğanın mucizesi..” gibi ifadeler kullananlar ne kadar hata ettiklerinin farkındalar mı acaba? 

Toprağın bağrına gömülen tohum sandığının bahar mevsiminde açılmasıyla minnacık bitkilerin baş göstermesi ve sonra boy atarak arzı endam etmesi, çiçeklerin tebessüm edercesine açılması, meyvelerin çubuk gibi dalların uçlarında sallanarak kendilerini bize takdim etmeleri, kuşların havada süzülerek uçması, balıkların suda keyifle yüzmesi, yağmurun bulut süngerinden damla damla akması gibi sayılamayacak kadar olayı her sene sürekli seyrediyoruz. Bütün bu olaylar, tabiat veya yeni adıyla doğa dediğimiz perdeye yansıyan Esma-i İlahiyyeden ve Ef’al-i İlahiyyeden başka bir şey değildir. Esas işi yapan, perde arkasında, kendi zatını gözümüzle göremediğimiz, ancak perdeye yansıyan isim ve fiillerinden kendisini tanımaya çalıştığımız Yüce Yaratandır. Aklı gözüne inmiş ve her şeyin varlığını gözüyle gördüğüne indirgeyenler, bu harika işleri doğa denilen ince perdeye veriyorlar ve ondan ibaret sanıyorlar.

Temsilde hata olmaz. Çünkü temsiller hakikatin kendisi değildirler. Sadece hakikati daha iyi anlamada yardımcı olurlar.

Hacivat ile Karagöz oyununu seyredenlerden bir kısmı: Hacivat ile Karagözün hareketleri ve konuşmaları sadece perdede olup bitiyor, perde arkasında hiçbir şey yoktur deseler ne kadar hata ettikleri aşikârdır. Hayat sadece bu dünyadan ve gördüklerimizden ibarettir demek gibi bir hezeyandır bu. Biraz aklını kullanan seyirciler ise perdenin bu hareketleri ve konuşmaları yapmasının mümkün olmadığını, dolayısıyla perde arkasında bulunan usta ve maharetli bir sanatçı tarafından bu işlerin yapıldığını anlarlar. Çünkü bu oyunu sergilemek ilim ister, maharet ister, sanat ister; halbuki perdede bu özelliklerin hiç birisi yoktur diye düşünürler. Perde arkasındaki ustanın varlığına akıl ve kalp gözünü ve tefekkür gözlüğünü kullanarak inanırlar ve bu düşünmeyle de isabet ederler. 

...

Dünyadaki her varlığın ve olayın bir mülk, bir de melekut yönü vardır. Mülk yönü bize ve dünyaya bakan tarafıdır. Hakikatlerin gölgeleridir. Aldatıcı olabilir. Dünya imtihan yeri olduğu için perdelidir. Perdeye takılanlar imtihanı kaybederler. Kaybettiklerini de ölümden sonra perde kalkınca anlarlar. Ama iş işten geçmiş olur... Çünkü geri dönüş yoktur.

Eşyanın melekut yönü ise Yaratıcıya bakan yönüdür. Şeffaf ve yalın hakikattir. Eşyanın melekut yönünü görmek ancak akıl ve kalp gözüyle mümkündür. Hacivat ile Karagöz oyununda perdenin salona bakan ön yüzüne mülk arka yüzüne de melekut yönü diyebiliriz. İrfan sahibi müminler, perde arkasını kısmen derecelerine göre bilebilirler. Onun için bu husustaki ilim ve irfanımızı artırmaya çalışmalıyız.