TR EN

Dil Seçin

Ara

Bilim, Gaybı Çözdü Mü?

Bilimin ana varsayımlarından biri, bilimsel çalışmalar ilerledikçe bilinmeyen hiçbir şeyin kalmayacağıdır. Gelgelelim, dinimize göre bazı şeyler vardır ki, insanoğlu ne yaparsa yapsın (Allah’ın diledikleri hariç) bunları bilemez. Çünkü onlar gayb alanına girer. Acaba son bilimsel gelişmelerle birlikte, bu konuda iddia edildiği gibi bilim lehine bir açılımdan bahsedilebilir mi? Söz gelimi, hava tahminleri, yağmuru gayb olmaktan çıkardı mı? Yoksa, Kur’an’ın gayb dedikleri hâlâ bilinemez durumda mı?

 

İnsan olarak en sık yaptığımız hatalardan birisi birçok konuda çok fazla bilgi sahibi olduğumuz yanılgısıdır. Hatta sıklıkla daha ileri giderek olayları kontrol altına alabileceğimiz hezeyanına da kapılabiliriz. İşte o noktada asla batırılamaz denilen Titanik veya düşmesi mümkün değil denen uzay mekiği Challenger gibi vahim ve ibretlik olaylarla karşılaşırız. Ama, yine de unutmak ağır basar zaman içinde ve biz unuturuz.

Tıpta son yüzyılda kaydedilen gelişmeler büyük bir hızla ilerlerken, bu tür yanılsamalar da oldukça çok olmaktadır. Bunun bir örneği de anne karnındaki bebeğin embriyolojik gelişmesi konusundadır. Evet, şu anda bu konuda oldukça bilgi sahibiyiz ancak işin aslı, bilmediğimizin daha önce sandığımızdan çok daha fazla olduğudur. Embriyolojik gelişmelerin birçok aşaması keşfedilirken, bu olayın sandığımızdan da muazzam yönleri olduğu her geçen gün karşımıza çıkmakta.

Tarih boyunca müfessirler; “Mugayyabat-ı Hamse” (gayba ait beş mesele) diye isimlendirdiği meselelerden birisi anne karnındaki bebeğin durumu, diğeri de nereye ve ne zaman yağmur yağacağı bilgisidir. Toplumdaki yaygın kanaate ve ulaştığımız ilmî seviyeye rağmen aslında meteoroloji tahminleri konusunda oldukça yetersiziz. Ama tabii bu konuda da diğer birçok bilimsel konularda olduğu gibi geçmiş yıllara göre çok ilerlemiş durumdayız. Bununla birlikte, dikkat edilirse 2-3 gün sonrasından itibaren yapılan tahminlerin isabet oranı çok düşüktür. Doğal olarak gelişen bilim ve teknolojideki diğer sahalarda olduğu gibi bu tahminlerin de zaman içinde çok ileri gideceğini düşünüyor olabiliriz. Fakat işin gerçeği şu ki, belli bir noktadan sonra isabetli hava tahmini yapmanın bizim için daima imkânsız kalacağıdır.

Bir hadiste de belirtildiği gibi yağmurun nereye ve ne zaman yağacağını bir noktadan sonra ancak Allah bilir. O nokta da hiçbir zaman, örneğin haftalarla ölçülen bir süre olamayacaktır. Çünkü bu, kaos prensiplerine yani tabiat kurallarına aykırıdır. Kaos prensibine göre Arjantin’de uçan bir kelebeğin oluşturduğu çok küçük hava hareketi nedeni ile birkaç hafta sonra dünyanın başka bir ucunda yağacak yağmur veya fırtına değişebilir. Yani bu derece küçük olayların oluşturduğu hava hareketleri bile günler, haftalar sonra olacak çok daha büyük hava hareketlerini etkileyebilir. Dolayısıyla haftalar sonra olacak hava durumunu tam bilebilmek için bugün dünyanın her yerindeki kelebeklerin hareketlerini ve yapacakları hareketleri ve bunlar kadar küçük hava olaylarını bile ayrıntısı ile tespit edebilmemiz gerekir. İşte bir yaratılmış olan insan için imkânsız olan bu durum, ancak Yaratanın tasarrufundadır ve dolayısıyla ileriye dönük hava tahmini gerçek anlamda bir gayb meselesi olur.

Kaos evrendeki karmaşık olayları bir nebze olsun anlamamıza yardımcı olan bir kavramdır. Buna göre dışarıdan bakışta belli bir kurala göre işlemediği düşünülen tabiat olaylarının arkasında aslında bir düzen vardır. Ancak biz bu olayları analiz yeteneğimizi çok ileri noktalara götürsek de belli bir aşamanın ötesine ulaşamayız.

Örneğin, engebeli bir tepenin zirvesine bir topu koyalım ve onu bırakalım. Bunu defalarca da yapsak topun her seferinde farklı bir yol izleyerek aşağı indiği tespit edilecektir. Çünkü yoldaki en ufak bir engebe bile topun yolunu ciddi anlamda değiştirecektir, özellikle de bu yolun başlarındaysa. Zaten kaos prensibi de bu tür analizi zor olayların ilk başlangıç şartlarına çok bağlı olduğunu ileri sürer.

İşte bu nedenle yukarıda da belirtildiği gibi çok küçük olaylar daha sonra çok daha büyük olaylara sebep olacağı için ve hiçbir zaman dünyanın değişik yerlerindeki kelebeklerin uçuşunun oluşturacağı hava değişikliklerini tespit edemeyeceğimiz için birkaç hafta sonraki hava tahminini hiçbir zaman yapamayacağız. Bu ancak Allah’ın bildiği ve tayin ettiği bir husustur.

Benzer şekilde, anne karnındaki bebeğin bazı özeliklerini, örneğin cinsiyetini, belli hastalıklarını tespit etmemiz bugün mümkün olsa da, o bebeği ileride bekleyen şeyleri, oluşacak karakterini ve hatta çok daha ileride başına gelebilecek hastalıkları kesin olarak hiçbir zaman bilemeyeceğiz. İşte bu nedenlerle, biz yaratılmışların hiçbir zaman kendi çabası ile bilemeyeceği ama Rabbimizin en ince ayrıntısına kadar bildiği bu olaylar gayb sınıflamasına girer.

Bazılarının sandığı gibi eskiden tahmin edilemeyen 1-2 gün sonraki hava şartlarının tespit edilebilmesinin veya bebeğin cinsiyetinin ne olduğunun bilinebilmesinin gaybla bir alakası yoktur. Uzaktan gelen bir gemiyi gözümüzle göremesek de belli bir mesafeden sonra dürbünle görebiliriz. Bu durumda yanımızda çıplak gözle aynı gemiyi göremeyen arkadaşımız tabii ki gaybı bildiğimizi düşünmeyecektir. Uydu aracılığı ile bir geminin yolunu başından sonuna kadar takip de edebiliriz, ama yine gaybı bilmiş sayılmayız.

Rahimlerde olanı O bilir. “ (Lokman Suresi, 31:34)

Bazıları bu ayeti eksik anlayarak burada kastedilenin cinsiyet meselesi olduğunu sanmıştır. Ama burada kullanılan Arapça’da ‘şey’ mânâsına gelen çok genel anlam ifade eden bir kelimedir. Yoksa net ifade edilmek istenen cinsiyet ifadesi olsaydı bu çok daha açık ifade edilebilirdi.

Zaten bir hadiste de bu konu daha detaylı ve açık ifade edilmiştir ve buna göre anne karnındaki çocuğun rızkı, eceli, nasıl birisi olacağı gibi hususlar Allah tarafından belirlenmiştir ve bunların insanlar tarafından önceden belirlenmesi mümkün değildir.1

“Eğer erkek galebe çalarsa çocuk erkek, dişi galebe çalarsa çocuk kız olur”2 mucizevî hadisinde belirtildiği gibi babadan gelen sperm hücrelerinden erkek veya kız olmaya neden olacak kromozomu taşıyan birçok hücreden hangisi önce yumurtalık hücresine girerse cinsiyet bu şekilde belirlenmiş olur. İşte tıpta son yüzyıla ait olan bu bilgi aslında bu mucizevî hadiste ne güzel özetlenmiş.

Keith Moore embriyolojide tanınmış bir hekim ve kitapları Kuzey Amerika’da embriyoloji derslerinde okutulmakta. Kendisi, Kur’an-ı Kerim’deki embriyolojik gelişmeyi özetleyen ifadelerden o kadar çok etkilenmiş ki, bunu kitabının önsözünde bahsetmeden geçememiş.

İşte bazı ayrıntılarına yeni yeni vakıf olmaya başladığımız embriyolojik aşamalardan birisi de cinsiyet belirlenmesi aşamasıdır. Aslında yukarıdaki hadiste de belirtildiği gibi cinsiyet anne ve baba hücrelerinin bir araya geldiği ilk aşamada belirlenmiştir.

Daha eski devirlerde yaşayan insanların elinde olmayan teknik imkânlar nedeni ile bu gibi bazı şeyleri tespit edememesi onlara gayb gibi gelmiş olabilir. Ama gayb kavramı ile insanların kendi çabaları ile hiçbir zaman ulaşamayacakları ve ancak Allah’ın ilminde olan bazı bilgiler kastedilir.

Dolayısıyla hadîs-i şerifte belirttiği gibi, anne karnındaki bebeğin nasıl birisi olacağı ve kendisini nasıl bir hayat beklediği gaybtan bir bahistir. Benzeri şekilde, birkaç gün sonraki yağmuru teknik imkânlarla büyük ölçüde tahmin edebiliriz ama haftalar sonraki hava durumu veya sene boyunca bir bölgeye ne kadar yağmur yağacağı konuları da yine gaybtan meselelerdir ve Allah bildirmediği sürece de gizli kalacaktır.

 

DİPNOTLAR:

1. Sahih-i Buharî-İst: 1401 K. Tevhid, 4; Ayrıca Sahih-i Müslim-İst: 1401 K. İman, 7; İmam Ahmed b. Hanbel-El Müsned-İst: 1401 c.4, sh.1.

2.Buharî, Menâkıbu’l-Ensar 51; Tefsiru sûre (3) 6; İbn Huzeyme, es-Sahih, 1/116; el-Hâkim, el-Müstedrek, 3/548; İbn Hibban, es-Sahih, 16/441-442