TR EN

Dil Seçin

Ara

Sünnet AIDS’e Karşı

AIDS’in salgın halde olduğu Kenya ve Uganda’da Amerikalı bilim adamlarınca yürütülen iki araştırma (*), sünnet olmanın HIV (AIDS) virüsüne yakalanma riskini yarı yarıya azalttığını ortaya koydu.

Sünnetin idrar yolu enfeksiyonları, genital ülser hastalıkları, penis kanseri riskini düşürmesinin yanında cinsel bölgeyi tutan papilloma virüs (HPV) bulaşmasını da oldukça azalttığı biliniyordu.

Bu yeni bulgular elde edilince Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) erkeklerde sünnetin yaygınlaştırılması için kampanya başlattı. Çünkü sünnet olmak, adeta bulaşıcı hastalıklara karşı yapılan aşılanmaya benzer koruma sağlıyordu.

Dr. Williams ve arkadaşları, sünnetin yaygınlaştırılması halinde önümüzdeki 10 yılda yaklaşık 2 milyon yeni HIV enfeksiyonunun ve 300.000 ölümün engelleneceğini hesaplamaktadır. Sonraki 10 yılda ise 3 ila 7 milyon kişinin HIV enfeksiyonuna yakalanmasının ve 2 ila 7 milyon kişinin AIDS’ten ölümünün önüne geçilebilecektir.

HIV’in genel bir salgın olmadığı ülkelerde de sünnetin tüm erkeklere yaygınlaştırılması tavsiye edilmektedir, çünkü bu kez de diğer yararları (idrar yolu enfeksiyonlarının, HPV bulaşmasının ve dolayısıyla kadınlarda rahim kanserinin, genital ülseratif hastalık yaygınlığının azaltılması) açısından gerekli görülmektedir.

Harvard Üniversitesi’nden HIV konusunda uzman olan araştırmacı Daniel Harperin, bulguların “çok heyecan verici” olduğunu belirterek sünnetin, Afrika’nın birçok bölgesinde AIDS virüsünün yayılmasını engellediğini kaydediyor. Harperin, “Bu bilgilerin yayılması ve benimsenmesi sonucunda milyonlarca Afrikalı erkeğin sünnet olacağından şüphem yok” demektedir.

Dünya Sağlık Örgütü de bulguların son derece çarpıcı olduğunu kabul ediyor, ancak HIV’e karşı sünnetin kesin bir çözüm sanılmasından da endişe ediyor. Yapılan testler, sünnet olmanın HIV virüsüne yakalanma riskini % 53 oranında azalttığını gösteriyor.

Yine sünnet olma ile, sünnetlinin eşi de kazanımlar sağlıyor. Çünkü erkekten kadına AIDS başta olmak üzere cinsel yolla geçen hastalıkların oranı düşüyor. Üstelik kadınların korkulu rüyası olan rahim kanserine, kocası sünnetli olanlarda çok daha az rastlanıyor.

Bu gelişmelerden sonra Dünya Sağlık Örgütü sünnetin yeni misyonuna dikkat çekiyor: Toplumlarda birleştiricilik unsuru sağlaması...

Yakın zamana kadar Müslümanlar, Yahudiler ve sağlığını gözeten insanların ortak paydası olan sünnetin; bu araştırmalardan sonra farklı dinî ve etnik grup için birlik ve beraberlik sembolü haline gelmesi gerektiğini Dünya Sağlık Örgütü ifade ediyor.

Ehil kişilerce, gerekli cihazların bulunduğu temiz ve hijyenik ortamda yapılan sünnetin komplikasyonları da yok denecek kadar az olduğu yine belirtiliyor.

Birleşmiş Milletler’in Dünya Sağlık Örgütü, bugün sünnet olmayı AIDS’ten korunmanın en etkili yolu olarak ilan etmiştir.

Evet, Peygamberimizin ümmetine tavsiye ettiği ve Müslüman milletimizin adeta İslâm’ın şiarı olarak görerek erkeklerin hepsinin olduğu sünnet; yüzyıllar sonra şimdi Dünya Sağlık Örgütünce hararetle tavsiye edilmektedir.

Ey Yüce Nebi, sana olan hayranlığımız giderek artmaktadır. Ne mutlu senin yolunda gidenlere...

 

(*) The Lancet. 2007, 309:708-13. (Sünnetle ilgili araştırmanın orijinali www.thelancet. com’da bulunabilir.)