TR EN

Dil Seçin

Ara

Bir Maaşla Geçinmenin Yolları

Belki diyeceksiniz ki, tek maaşla ev geçindirilir mi? Evet programlı, dikkatli olunursa çok rahat geçinilir. Maaşımızı elimize alınca, öncelikle bu maaşın bizim için gayet yeterli olduğunu düşünmemiz, beynimizi bu konuda şartlamamız, içtenlikle inanmamız ve olumlu düşüncelerle hareket etmemiz gerekir. Çünkü eğer beynimizdeki şartlanma “Bu maaş çok az, bununla geçinilmez, ayın yarısını ancak…” gibi düşüncelerse, zaten biz o maaşla asla geçinemeyiz. Ona buna borçlanır, kredi kartı tuzaklarına düşeriz. 

 

Maaşı En İyi Yönetme Teknikleri:

• Maaş veya kazanılan para hiç harcanmadan derhal programlanmalıdır. Aksi takdirde cebimizde para varken hiç düşünmeden harcar, daha sonra da sıkıntı çekeriz.

• İlk olarak varsa kira ücreti, elektrik, su, telefon, yakıt, apartman aidatı, çocuğumuzun harçlığı ve ödenmesi gereken taksitleri ayıralım.

• Kalan parayı dörde ayırıp, her birini 4 ayrı zarfa yerleştirelim.

• Birinci zarfın üzerine 1. hafta, 2. zarfa 2. hafta şeklinde yazalım. Bir zarf bizim bir haftalık geçim paramızdır. Bunun içinde pazar parası, çocukların ve kendi harçlık paranız veya herhangi bir ihtiyaç, hepsi bu zarftan tedarik edilmelidir. Bu zarfın içindeki parayı harcadıktan sonra diğer zarflardan borçlanmayı asla düşünmeyelim. 

Kendimizi bu konuda şartlandırmamız gerekir: “Bugün pazartesi haftaya pazartesiye kadar tüm ihtiyaçlar için elimdeki zarftaki para harcanacaktır. Aksi takdirde borç alacağım hiçbir zarf yok. Ama bu elimdeki zarf zaten bizim ihtiyacımız için yeterli, belki az da olsa bu zarftan bir miktar artırabilirim bile” diye düşünerek kararlı olmamız gerekir.

• İkinci zarf da ikinci hafta kullanılmalı, diğer hafta gelmeden üçüncü zarf unutulmalıdır. Belki beklenmedik bir masraf çıktı ve daha hafta ortası gelmeden zarftaki paranın çoğu bitti. Diğer zarftan para almamız da yasak. Ne yapmalıyız? Birkaç gün dolabımızdaki, kilerimizdeki yiyeceklerle pekâlâ idare edebiliriz. Bazı ihtiyaçlarımızı kısıp, diğer haftanın gelmesini bekleyebiliriz. 

Bu zarf olayı bizi disiplinli para harcamaya, iktisatlı geçinmeye itecektir. Sorumsuzca para harcamaktan, “ne yapalım işte her şey lazım, almadan olmuyor,” fikrinden ve ayın ortasında maaşımızın bittiği gerçeğinden kurtuluruz.

Aileler ve kişiler kendi bütçelerinde bir ihtiyat ödeneğine yer vermek zorundadır. Çünkü her zaman gelir gideri karşılamayabilir. Hayat bu; acil ihtiyaçlar belirebilir, kıtlık veya bir hastalık gelebilir. Bu sebeple muhtemel ihtiyaçları karşılamak için, bütçede ihtiyat akçesine yer verilmelidir. 

İhtiyat akçesinden ayrı olarak gelir artırmak için yapılacak işlere dönük bir tasarrufa yönelmek de çok iyi bir hareket olacaktır. Bu bakımdan aile bütçemizde tasarrufa yahut yatırım harcamalarına yer vermek gerekir. Aile bütçesinin başka türlü güçlenmesi zordur. 

Aile bütçesinin idaresinde gelir esastır. Ailede ihtiyaçların önem sırası da dikkate alınarak gelire göre karşılanır. Eğer gelirimiz buna yetmiyorsa bazı masraflardan vazgeçilir, ve ailenin parası daha gerekli ihtiyaçlara harcanır. Gelir miktarını ve zamanını önceden bilen aileler bütçelerini bu zaman birimlerine göre yapmalıdırlar. 

Ticaret erbabı, esnaf ve günlük gelir sağlayan kesimler ise kendi durumlarına uygun aylık, altı aylık veya senelik bütçe yapabilirler. Bir aydan daha az bütçe yapımı pek iyi netice vermez. Bir esnaf birkaç gün çok iyi para kazandı diyelim, hemen o kazancını bolca harcarsa, sonraki günlerde işleri durgunlaşsa, maddi durumu zora girecektir. Gelirleri denk olan aileler daha iyi bütçe yapabilirler. 

Gelir miktarları ve zamanları belli olmayan aile bütçelerinin denk kapanması daha zordur. Bir aile bütçesinde devlet bütçesinde olduğu gibi duruma göre bazı değişiklikler yapılabilir. Mesela aniden bir misafir gelebilir veya fertlerden biri hasta olabilir. Eğer ihtiyat akçesi varsa (zor durumlar için ayrılan para) bu gibi masrafları karşılamak zor olmayacaktır. “Giderlerini hesap etmeyen, gelirini de hesap edemez. Kim ki gelirini hesap etmezse, asıl sermayesini kaybeder.” Yusuf Peygamber de ileride gelecek kıtlık seneleri için her yılın mahsulünden “ihtiyat ödeneği” ayırmıştı ki, Yusuf suresinde onun bu tutumu öneminden dolayı anlatılmaktadır.

Yukarıda anlatılan reçete asgari veya az ücretle geçinmeye çalışan aileler içindir. Bir eve iki üç maaş giriyorsa veya yüksek gelirli aileler için tüm parayı dörde bölüp, her hafta bunların hepsinin harcanması düşünülemez. Bir eve iki, üç maaş giriyorsa; çalışan kişiler ortak karar alarak, sadece bir maaşı kullanıp, diğer gelirleri biriktirip, tasarruf etmelidirler. Eğer evleri yoksa böyle bir dayanışma ile kısa zamanda ev sahibi olmaya çalışmalıdırlar. Birçok ailelerde gözlemlemişizdir, aile fertlerinin hepsi çalışıp, iyi para kazanıyor ama henüz ev sahibi olmamışlar. Hatta ev almayı hayal bile etmiyorlar. Biri diğerinin aldığı maaştan habersiz, programsız bir şekilde gelirlerini ay sonuna zor denk getiriyorlar.

“Her ay kira vereceğinize bir ev alamaz mısınız?” dediğinizde; “Hiç birkaç kişinin maaşı ile ev alınır mı, bu zamanda her şey pahalı, aldığımız para kıyafetimize bile yetmiyor” diye serzenişte bulunurlar. Diğer tarafta başka bir aileyi gözlemliyoruz. Az bir gelirle geçiniyor ama aile fertlerinin birbirleriyle dayanışması mükemmel, karı koca birbirine saygılı, kazanılan para ortak bir yerde programlanıyor. Bir ev alıp, kira derdinden kurtulmaya çalışıyorlar. Niyetleri halis olduğu için, az bir gelirle bakıyorsunuz ki; kısa zamanda ev sahibi olmuşlar bile. Eğer aile fertleri uyumsuzsa birbirinden ayrı gelirleri varsa bile, yok olduğunu görürüz. İster istemez burada dayanışma ve karşılıklı sadakatte bereket olduğunu görüyorsunuz.