Osmanlı zamanında Yahudi bir tüccar, ticaret yapmak için Kayseri’ye gitmiş.
Oradaki eski bir dostunu ziyaret etmiş ve merak ettiği bazı konularda sohbet etmeye başlamışlar. Derken alacak verecek kayıtlarıyla ilgili de bir soru sormuş.
Dostu demiş ki: “Ha o kolay. Gayrimüslimlerin borçlarını yazarsın yeter.”
Bunu duyan Yahudi tüccar şaşırarak, “Neden ki; Müslümanların borçlarını yazmakta bir sakınca mı var?” diye sorduğunda, kendisini hayran bırakan şu cevabı almış:
“Hayır. Bir sakınca falan yok. Müslümanların ‘kul hakkı’ dedikleri inançları var. Sen yazmasan, hatta unutsan dahi onlar gelir borçlarını öderler.”
...
İşte bu hatıra, İslamiyet’in tüm insanlık için barış, huzur ve güvenlik ortamı sağladığının örneklerinden biridir.