TR EN

Dil Seçin

Ara

İlaç Olan Hayvanlar

DELİ DANAYDI, KUŞ GRİBİYDİ DERKEN; ETİNDEN, SÜTÜNDEN, KILINDAN, TÜYÜNDEN, DİŞİNDEN TIRNAĞINDAN FAYDALANDIĞIMIZ HAYVAN DOSTLARIMIZDAN BİRAZ ÇEKİNİR VE HATTA KORKAR OLDUK. OYSA, HAYVANLAR BİZLER İÇİN GERÇEK BİRER RAHMET HÂZİNESİ OLARAK YERYÜZÜNDE BULUNMAKTALAR. AŞAĞIDAKİ YAZIDA HAYVANLARIN ALIŞIK OLMADIĞIMIZ, GARİP FAYDALARINDAN BİRKAÇ ÖRNEK OKUYACAKSINIZ.

 

Bundan yıllar önce, Singapurda meydana gelen bir tersane yangını, 70ten fazla insanın ölümüne yol açmıştı. Yangından kurtulanlardan 50 yaşlarındaki bir adamın vücudunun büyük bir kısmı, kötü bir şekilde yanmıştı. Batı’nın ilâçları hastanın acılarını dindiremedi, bu sebeple ailesiyle beraber tavsiye üzerine Çinli bir doktora gittiler. Doktor, oklu kirpinin beyninden alınan toz hâlindeki kisti hastaya verdi. Bu ilâç hayvanlardan elde edilen en nadide ilâçlardan biriydi. Söylenenlere göre, adam ilâcı kullandıktan sonra hızlı bir gelişme gösterdi ve yapılan bir iki ek tedaviyle, tamamen eski hâline döndü.

Batılı doktorların yanıkları, yaraları ve nezleden siğile kadar olan rahatsızlıkları iyileştirmek için sadece halk ilaçlarını kullansınlar demek istemiyoruz elbette. Ama daha az bilinmesine rağmen, hayvan organlarının ilâç olarak geniş bir alanda kullanıldığını da göz ardı etmemek gerekir. Tedavide o kadar hayret verici maddeler kullanılıyor ki. İşte size birkaç örnek:

• Tereyağında pişirilmiş timsah pulları, diş ağrısı ve çıbanlara şifalı bir ilâç.

• Biraz kaplumbağa eti başa bağlanırsa, sıtmayı önlediği biliniyor.

• Misk geyiğinin guddelerinden alınan koku, şuurun yerine gelmesinde uyarıcı bir vazife yapıyor, ayrıca felç ve çıbanın da iyileşmesini sağlıyor.

• Bazı romatizma tiplerini engelleyeceğine ve kan dolaşımını geliştireceğine inanılarak, maymunun kol kemiği on gün kaynatılarak tonik yapılıyor.

• Kedi bıyığı yakılıp sıvı afyonla karıştırıldığı zaman, yılan ısırmasından meydana gelen ağrıları hafifletiyor.

• Karınca yiyen garip görünüşlü pangolin’lerin pulu, çeşitli deri hastalıkları için faydalı oluyor.

• Toz haline getirilmiş geyik boynuzu, yaşlanan dokuları yenileştirmede ve böbrek rahatsızlıklarını iyileştirmede kullanılıyor.

 

TEDAVİLER BAŞARILI MI?

Evet, tedaviler gerçekten başarılı oluyor mu?

Çoğu insanlar hayvan organlarının böyle bilimsel olmayan yoldan kullanılmasına dudak büküp geçiyor. Fakat gerçek şu ki, birçok hayvanın organları iyileştirici bir özelliğe sahip. Birleşik Devletler’de arının zehiri, mafsal iltihabını iyileştirmede kullanılıyor. Tırtılları, leşte veya canlı hayvanda büyüyen bir sinek türünün larvası tarafından salgılanan bir madde, kemik iliği iltihabı ve derin yaraların iyileşmesini hızlandırmak için kullanılıyor. Yılan zehiri, pıhtılaştırıcı, ağrı dindirici, hattâ kanser araştırmalarında kullanılıyor. Sovyetler Birliğinde yapılan çalışmalar, geyiğin yeni büyüyen boynuzunu örten derinin, yaraların ve ülserin iyileşmesini hızlandırıcı bir tonik olan PANOCRIN ihtiva ettiğini gösterdi.

Fakat ne yazık ki, bazı hayvan türlerinin, sözü edilen şifa verici yanları yüzünden nesli tükeniyor. Özellikle, timsahlar, misk geyikleri, gergedanlar, maymunlar…

Hem yemek için ve hem ilâç için hayvanlar avlandığı müddetçe, genel olarak azalma tehlikesi her zaman mevcuttur. Ancak dış pazarlar talepte bulunduğu zaman, avcılar büyük kazançlar için belirli hayvanlar üzerine aşırı yüklenmekte ve işte o zaman gerçek bir kıyım başlamaktadır. Bugün, tıpta kullanılan hayvan organlarının dünya çapında talep edilmesi, emsali görülmemiş şekildedir. Bu durum, Asya ve Afrikadaki birçok hayvan türü için büyük bir felâketin habercisidir.

İlâç ticaretinin ana direği olan iki canlı, en çok tehlikede olanların başında geliyor: Kaplanlar ve gergedanlar!

 

GERGEDANLAR

Çinlilerin, Hintlilerin ve diğer birçok Asya ülkeleri insanlarının hafızalarında hiçbir şey, gergedandan daha önemli değildir. Hayvanın hemen hemen bütün organlarının muhteşem birer şifa kaynağı olduğuna inanılıyor. En iyisi ise meşhur boynuzu. Birbirine yapışmış saçlardan meydana gelen, gerçekte hiç boynuza benzemeyen bir boynuzdur bu. Gergedanın burnunun ucundan çıkmış kalın bir parmak tırnağına oldukça benzer. Zavallıların boynuzları üzerine yayılan türlü söylentiler yüzünden az daha soyları tükeniyordu.

Buharla pişirilen Piton yılanından veya sinseng (Çinde ilâç yapımında çok kullanılan bir çeşit kök)ten daha tesirli olduğuna inanılan gergedan boynuzunun, idrar bölgesindeki hormonların çalışmasını tahrik edici tesirine kadar her şeyi teste tâbi tutulmuştur. Boynuzun diğer rahatsızlıklar için de akıl almaz bir karışım olarak faydalı olacağına inanılıyor. Ateş, şişikler ve cüzzam gibi.. Bütün bunlarla beraber gergedan boynuzunun az bulunması, fiyatını astronomik rakamlara çıkarmıştır. Yüksek fiyatlar nedeniyle, değerli gergedan organları Asya insanının ulaşamayacağı seviyededir. Fakat bu kadar pahalı olmayan yenilebilir gergedan kaynakları” da var. Muhtemelen en ortak olanı gergedan idrarı. Sağlık delileri, her sabah Delhi Hayvanat Bahçesinde sıraya giriyor ve içtikleri gergedan idrarının, gençliği koruduğuna(!) yemin ediyorlar.

Besin ve Tarım Organizasyonu Yabanî Hayat İdarecisi olan John Blovuer diyor ki: Nepalin Royal Chituwan National Park’ındaki hasta bir gergedan, halkın bütün hastalıklarını giderdi. Hasta hayvan, bir grup köylünün taze idrar alabilmesi için ellerinde şişeler, kavanozlar ve boş su kapları ile arkasından gelmelerine itiraz edemeyecek kadar sakindi. Bu durum, bir süre sonra baş gergedan bekçisi tarafından durduruldu. Bekçi, idrarın devlet malı olduğunu ve resmî plâstik bir kapta bütün idrarı, kendisinin toplayacağını söylüyordu.

Gergedanlar üzerinde üç yıl ihtisas yapan Andrew Laurie, bazı köylülerin gergedan idrarını bir beze emdirip, çocuklarının ağrıyan kulaklarına koyduklarını veya karın ağrısı gibi rahatsızlıkları gidermek için içtiklerini gördü. Javan gergedanlarının vatanı olan Uiung Kulonda, ortak alışkanlık şudur: Sülük ısırmalarını iyileştirmek için mükemmel bir merhem olacağına inanılan gergedan gübresini toplamak.

 

BİR GERGEDANIN

BOYNUZU: Yılan ısırmaları, ağrılar, dizanteri, kanser, tüberküloz, mafsal iltihabı, acıyan gözler, böbrek rahatsızlıkları ve cüzzama iyi gelir.

DERİSİ: Gergedanın azı dişiyle öğütülüp suyla karıştırılır. Ateşi azaltmak için kullanılır.

KANI: Nepal Kralları, doğru kararlar alabilmek ve başarılı bir idare yapabilmek için banyolarında kullanırlar.

GÖBEKBAĞI: Sabunla kaynatılırsa, romatizma ve mafsal ağrılarına iyi gelir.

KEMİĞİ: Küçük bir parçası hastanın kolunun üst tarafına dikilirse, hastayı gergedan gibi kuvvetli yapar.

BAŞI: Hindistan ceviziyle beraber kaynatılır, diş ağrısına, sağırlığa, karın ağrısına iyi gelir.

ETİ: Kurumuş halde alınırsa dizanteriye karşı bağışıklık kazandırır.

TOYNAĞI: Toz haline getirilip bitkilerle karıştırılarak, ateşi kontrol etmede kullanılır.

GÜBRESİ: Şişiklerin üzerine sürülür. Ayrıca kurutulup çayla kaynatılırsa ateşe iyi gelir.

 

İKİ NUMARALI HAYVAN

Listenin ikincisi kaplanlar. Bu büyük kediler, Asyanın kudret, cesaret, asalet, adalet ve bunlarla alâkalı olan tıbbî ilâçlarının sembolü. Eğer koruyucu uygun adımlar atılırsa, bazı Asyalıların hastalıklara, şeytanın ya da kötü ruhların sebep olduğu düşüncesi savuşturulabilecek. Onlara göre kaplandan daha arkadaşça olan başka ne vardır? Budist tapınaklarının duvarlarına kötü ruhları korkutmak, uzaklaştırmak için kaplan resimleri çizilir. Çinliler evlerine, illet şeytanlarını kovmak için kaplan süsleri asarlar. Çinli anneler çocuklarının kabakulaktan şişmiş yanaklarına kaplan resmi çizerler. Ve küçük Çinli çocuklarının ayakkabıları üzerine hastalık ateşinden koruması için kaplan başı, nakış gibi işlenir.

Cansız bir resim bu kadar tesirliyse, bir kaplanın hakiki organını kullanmak nasıl tesir eder, gelin siz düşünün.

Kaplan pençesi, bıyığı ve çeşitli küçük kemikleri, geniş çapta kötü ruhları kovmak, cesaret vermek için tılsım olarak kullanılıyor, taşınıyor. Burada gerçekten iş gören, hiç şüphe yok ki psikolojik tesirdir. Bazı Batılı seyyahlar tarafından takılan dinî madalyonlar gibi. Kaplanın diğer organları sözde faydalı ilâç oluyor, iyi şans getiriyor veya kaplanın bazı çekici vasıflarını insana veriyor. Bütün bu tıbbî kullanımın yanında, tabiat kaybı ve kürk ticaretindeki kaplan postunun yüksek fiyatı, Sumatradan Hindistana kadar bu kedilerin popülasyonları üzerine çok kötü bir tesir meydana getiriyor. Bali türünün Bengal ya da Hindistan popülasyonunun nesli tükendiğine inanılıyor.

Yabanî hayvanlardan elde edilen ilâçlar, bazı kültürlerde kökleşmiş. Meselâ, Kuzey Taylandda yabancı, uzak bir kabile köyünde, modern ilâçların olmadığını düşünün. Bu köydeki bir kadın aşırı ateşten acı çekiyor ve sayıklıyordu. Bu sebeple kadının ailesi o yörede herkesin tesirli bir iyileştirici olarak tanıdığı yaşlı bir avcıyı çağırdı. Avcı, hastaya bir doz maymun kanı vererek kadının başında bütün gece bekledi. Destek sağlamak için akrabalarını çağırttı. Ertesi sabah, kadının ateşi düşmüş ve iyileşmeye başlamıştı.

Bangkokda Çinli bir eczacı: Modern ilâçlar elbette daha tesirlidir, benim ilâçlarımın tesir edemediği bazı şeylere şifâ verebilir. Fakat, birçok hastalık için, Batı’nın ilâçları çok kuvvetli ve iyi olduğu kadar zararlı da… Tedavilerimde, hastaya hiçbir zarar vermeden iyileştirmeyi hedefledim.” demektedir.

 

BİR KAPLANIN

KUYRUĞU: Sabunla öğütülüp karıştırılır, deri hastalıklarına merhem olarak sürülür.

KILLARI: Kırkayak, çıyan gibi hayvanları uzaklaştırmak için yakılır.

BEYNİ: Yağla karıştırılır, tembelliği ve sivilceleri yok etmek için vücuda sürülür.

DERİSİ: Korkudan meydana gelen ateşi düşürmek için, kaplan derisinden yapılan örtünün üzerine oturulur. (Dikkat; çok sık kullanılırsa, hasta, kaplan şekline dönebilirmiş!:)

GÖZ YUVARLAKLARI: Haplarla birlikte yutulursa, ıspazmoz için bire bir iyi gelir.

 

(Wildlifeden Tercüme: Tevfik Hesapçıoğlu)