TR EN

Dil Seçin

Ara

Peygamberimin Sevdiği Müslüman / Küçükleri Sevmeli

Allah Teâlâ merhameti yarattı; onu yüz parçaya böldü. Bu parçaların her biri gökle yerin arasını dolduracak kadar büyüktü.

Yüz parçanın sadece birini yeryüzüne indirdi.

Bir anne, bu duygu sebebiyle yavrusuna şefkat besler.

Bir hayvan, bu duygudan dolayı yavrusunun üzerine basmamak için ayağını kaldırır.

İnsanlar, cinler, yabanî hayvanlar, kuşlar, kısacası bütün varlıklar bu duygu sayesinde birbirine merhamet eder.

Geri kalan doksan dokuz parçaya gelince; Cenâb-ı Hak onları kıyamet gününde mü’min kullarını kurtarmak için yanında alıkoymuştur. Peygamber Efendimiz böyle buyurmuştur.

Gönüllerimizdeki sevgi, Allah Teâlâ’nın bize olan merhametinin bir sonucudur.

 

Merhamet eden merhamet görür 

Yine Peygamber Efendimizden öğrendiğimize göre merhamet duygusu, Allaha iman etmeyenler dışında her varlıkta bulunur.

Merhamet edene Cenâb-ı Hak da merhamet eder. Yeryüzündekilere merhamet eden, göktekilerden merhamet görür.

Ama merhamet etmeyene merhamet olunmaz.

Resulullah Efendimiz, uzunca bir süre ibadet etmek niyetiyle namaza başlardı; fakat ağlayan bir çocuk sesi duyunca, Belki çocuğun annesi cemaatin arasındadır; çocuğu ağladığı için huzursuz olabilir.” düşüncesiyle namazı çabucak kıldırırdı.

Savaşlarda hem anne, hem de yavrusu esir alınmışsa, onları birbirinden ayırmamayı tembih eder, anne ile çocuğunu birbirinden ayıranı Allah Teâlâ kıyamet gününde sevdiklerinden ayırır, derdi.

 

Küçükleri sevmeli

Sevmeyi, çocuklara şefkat beslemeyi bize Peygamber Efendimiz öğretti.

Oğlu İbrahim, Medinenin biraz dışında yaşayan bir süt anneye verilmişti. Allah’ın Elçisi oğlunu görmek için sık sık oraya gider, çocuğunu kucağına alır, öpüp severdi.

Kızı Zeyneb'in küçük yavrusu Ümâmeyi omzuna bindirir, mescide götürür, çocuk omzunda olduğu halde namaza durur, rükûya varırken onu yere indirir, ayağa kalkarken tekrar sırtına alırdı.

Kureyşli kadınları, yavrularına olan şefkatleri sebebiyle, Arap kadınlarının en hayırlısı” diye överdi.

Birgün yoksul bir kadın Hz. Âişenin evine geldi. Sırtında iki çocuğu vardı.

Hz. Aişe ona üç hurma verdi. O da çocuklarına birer hurma verip ötekini ağzına götürürken çocuklar onu da istedi. Kadıncağız elindeki hurmayı onlara paylaştırdı.

Bu yoksul kadının merhametine hayran kalan Hz. Aişe, gördüklerini Resûl-i Ekreme anlatınca Efendimiz şöyle buyurdu:

Bu şefkati sebebiyle, Allah Teâlâ o kadına mutlaka Cenneti vermiş veya onu Cehennemden âzât etmiştir.”

Çocukları öpmek gerektiğini de Efendimiz öğretti. Çocuklarını öpmeyenlerin kalbinde merhamet bulunmadığını söyledi.

 

Yetimleri korumalı

Allah Teâlâ “Yetimi sakın üzme!” buyurduğu için Peygamber Efendimiz yetimlere kol kanat gererdi.

Kendi yetimini veya başkasına ait bir yetimi himaye eden kimseyle Cennette yan yana olacaklarını söylerdi.

Yetim hakkı yemekten şiddetle sakındırırdı.

Kur’ân-ı Kerîm, yetim malı yiyenlerin, karınlarına Cehennem ateşi doldurduklarını bildirdiği için, o da yetim malı yemenin insanı helak eden yedi günahtan biri olduğunu söylerdi.