Ne uzun, ne kısa kararında boy
Soyu İbrahim’den, ne asil bir soy!
Saçları hoş, siyah dalgalı bir koy
Kemâlini giydir, beni benden soy
Âlemlere rahmet cemalin göster
Bu kul varlığından soyunmak ister
Ay, güneşten güzel söbüce yüzün
Nurundan ışığı vardır gündüzün
Solmaz bir gül rengin ne kış, ne güzün
Tecelli ediyor yüzünde özün
Hasretim, yanarım yüzünü göster
Kölen bu devletle avunmak ister.
Simsiyah gözlerin âhû misalin
Daim Hakk’a bekar her an visalin
Beyazı ölçüsü gözde kemalin
Kaşların sûreti gökte hilalin
Razıyım rüyada yüzünü göster
Âşık mâşûkuna can sunmak ister
Duyular mükemmel dişleri inci
Kokusuna tutkun yaşlısı genci
Yürürken koşmadan önde birinci
Kapına gelmiş bir garip dilenci
Açıver ne olur yüzünü göster
Garip, ayağına kapanmak ister
Yukarıdan aşağıya heybetle iniş
Yürüyüşünde var hep bu görünüş
Âdetin baktığın tarafa dönüş
Bize nasip olsun hayırlı bir düş
Kerem et ne olur yüzünü göster
Kim böyle bir düşten uyanmak ister
Nübüvvet mührünün sırtında yeri
Mühürlemiş Rabbim eşsiz değeri
Görmesinde eşit ön ileri, geri
İpek mi, hayat mı bu nasıl deri
Bir dokunabilsem yüzünü göster
Kölen seyre dalıp bir görmek ister
Ümmetin üstüne titreyen sensin
Müjdeci, uyarıcı, gel diyen sensin
Kulunu Allah’a sevdiren sensin
Geceyi gündüze çeviren sensin
Ey Hakk’ın şahidi yüzünü göster
Kul şehadetinle tanınmak ister
En güzel, en üstün ahlâk senindir
Cömertlikle kemâl elhak senindir
Şefaatte en son durak senindir
Mi’raç senin, Refref, Burak senindir
Sen gördün, bize de cemalin göster
Pervane şem’ine hep yanmak ister.