TR EN

Dil Seçin

Ara

Tahsilde Hırs Gösterin, Mahsulde Kanaat Edin!

Tahsilde Hırs Gösterin, Mahsulde Kanaat Edin!

Bu yıl da yine binlerce aday, istedikleri, gelecekte hayalini kurdukları bir meslek ve kariyer için YKS… gibi sınavlarda ter dökecek. Üniversite yolculuğunun önemli basamaklarından biri olan sınavlarda genç arkadaşlarımızın sağlıklı bir sonuç elde edebilmeleri için bu sürecin psikolojisini de çok iyi yönetebilmeleri gerekmektedir. “Kaygı, stres, heyecan” sarmalında kalmamanın başarı için belirleyici olduğu unutulmamalıdır. Her platformda vurguladığımı burada da yinelemek isterim. Sonuca değil, sürece odaklanılmalıdır. Sonuca odaklanmak kontrol edemeyeceğimiz bir şeyken, tahsilde hırs göstermeli mahsule de kanaat edilmelidir… 

Özellikle önemli sınavlar öncesinde öğrencilerde stres hormonunun salgılandığını gösteren birtakım fiziksel özellikler görebilmek mümkündür. Öğrencinin kalbi hızla çarpar, elleri terler ve titrer, hızlı hızlı konuşur, sık sık tuvalete gider… İşte bu sırada beyinde stres hormonu ve enzimler salgılanır ve dikkati açar. Aşırı stres hormonu salgılanması durumunda da beyindeki bağlantılar karışır ve öğrenci bildiklerini unutur. Bu yüzden stres yönetimini bilmek ve uygulamak, stresi makul ölçülerde tutabilmek çok önemlidir. 

 

Sonuca değil, sürece odaklanılmalı

Başarıyla ilgili zihinsel şartlanmalar başarı yolunda büyük önem taşır. Sınavı değil de sınav sonucunu düşünmek, bu konuya odaklanmak sınav kaygısını artıran etkenlerin başında gelir. Sınava hazırlanan bir genç sürekli olarak kazanıp kazanamayacağını, ne kadar başarılı olacağını, bir yere gelip gelemeyeceğini düşündükçe yapması gerekeni yapamaz, sınavın kendisine odaklanmaz. Sadece kaygısını yükseltmekle kalmaz, zihinsel enerjisini ve zamanını boşa harcar. Oysa hangi bölümdeki soruları önce cevaplandıracağını, hangi bölüme ne kadar zaman ayıracağını, bildiği ve bilmediği soruları hangi sırayla çözeceğini düşünmesi, kendisini buna hazırlaması gerekir. Bu, faydalı ve normal bir hazırlık olacaktır.

Öğrenciler, stres yönetiminde tecrübe kazanmak, kaygıyı azaltmak için öncelikle bol bol soru çözmeli, sınav egzersizleri yapmalı, sınavda sınav sonucunu düşünmek yerine sınavı, gösterdiği çabayı düşünmelidirler. Başarılı olamayacağını düşünmek yerine geçmiş başarıları düşünmek de kaygının azalmasında rol oynayacaktır.

 

Büyük hedefler doğru mu?

Bu gibi sınavlarda çok büyük hedefler koymak doğru mu? Mesela 10 bine girme hedefinin de sonuç odaklı düşünceden kaynaklandığını söyleyebilirim. İlk 10 bine gireceğim baskısı, sonuç odaklı düşüncenin çıktısı olacaktır. Genç arkadaşım burada “İlk 10 bine giremezsem ne olacak?” demeye başlayacaktır. “Ben elimden gelenin en iyisini yapacağım, benim görevim bu ama kaç bine girerim onu bilemem. İnşaallah 10 bine girerim ya da 50 bine girerim” gibi bir hedef koyabilir kendine… Ama sabahtan akşama kadar sürekli sonucu düşünürse o öğrenci sınavda panik yapacaktır. Burada çocuğun ya da gencin deneme sınavındaki başarılarına bakması gerekmektedir. “Deneme testlerinde ilk 10 bine girebiliyorum. Ben daha önce deneme testinde şu puanı aldım, bunu da yapabilirim. Başarılı olmamam için hiçbir sebep yok” şeklinde düşünürse kaygısı azalır. Yani hazırlıklı olan kişinin böyle durumlarda kaygısı azalır. O nedenle “tahsilde hırs gösterin ama mahsulde kanaat edin” diyorum. 

 

Akıllı kaptan fırtınaya yakalanmamak için önlem alır…

Stres altında soğukkanlı kalmayı başarmak öğrenilebilen bir beceri. Bu doğuştan gelmiyor. Bir geminin fırtınaya hazırlanması gibidir. Akıllı kaptanlar fırtınaya yakalanmamak için önlem alanlardır. Sınava sayılı günler kala her gün için plan yapılması faydalı olacaktır. Sınava gerektiğinden fazla anlam da yüklememek gerekir. Sınav bizlerin hayat başarı basamaklarından sadece birisidir. Bu unutulmamalı… 

 

Sınav stresiyle baş etmede beyin dostu yaşamak önemli

Sınav stresiyle başa çıkmada uyku, beslenme ve egzersizin katkıları yadsınamaz. Uyku, beynin en büyük dostudur. Beyin dostu yaşayan kişiler sınavda daha rahat eder. Beyin dostu yaşamada ne vardır? Burada beslenme tarzı çok önemlidir. Mideyi aşırı doldurmamak gerekiyor. Sınav öncesinde mide aşırı dolduğu zaman odaklanma zorlaşıyor. O nedenle sınav öncesinde hafif şeyler yemek çok önemli. Ders çalışmadan önce karbonhidrat ve çok şekerli şeyler yediğiniz zaman kan şekeri birden yükseliyor. Böylece uykuya eğilim, halsizlik, kolunu ve bacağını oynatamayacak derecede halsizlikler oluşur. Akdeniz mutfağı beslenme tavsiye edilir. Renkli tabak diyoruz aynı zamanda. Protein, karbonhidrat, sebze ve meyvenin içinde olduğu, her renkten yiyeceğin olduğu bir beslenme modeli. Bu şekilde beslenmek beyin dostu beslenmedir. 

 

Kaliteli uyku ve stres ilişkisi… 

Stresle başa çıkmada kaliteli uyku da önemli. Yatmadan önce kahve içmekten kaçınılmalıdır. Erken yatıp erken kalkmaya özen gösterilmeli. Uykudan önce tablet ve telefonlar bırakılmalı; bu da uykunun kalitesini düşürmektedir. Günde iki kupa kahve içilebilir. Sabahtan öğleye kadar kahve tüketmekte hiçbir sorun yoktur. Kahve doğal olarak dikkat açar. 

 

Anne ve baba kaygıyı bulaştırıyor…

Sınavlar sürecinde aday arkadaşlarımız kadar heyecanlı olan bir kesim var ki o da ailelerimiz. Anne ve babanın çocuklarımızın başarısında doğrudan etkisi olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Eğer onlar bu süreci iyi yönetemezlerse sonuç başarıya yansıyacaktır. Kaygılar bulaşıcıdır. Çocukta sorumluluk duygusu yüksek mi yoksa sorumluluk duygusu düşük mü? Sorumluluk duygusu yüksek olan bir gence ve çocuğa yaklaşım farklı, sorumluluk duygusu az olan bir gence yaklaşım farklı olmalıdır. Genellikle aday arkadaşlarımızın birçoğu sorumluluk hissediyor. Sorumlulukları yüksek olan bir gence “Oğlum/kızım ders çalışmazsan da olur. Mühim olan sensin, senin sağlığın” dediğiniz zaman genç arkadaşlarımız çok bunalır. Kişinin zaten sınavla ilgili kaygısı var, beklentisi var, korkusu var. Böyle durumlarda korkusu olan bir kişiyi kaşıyorsunuz. Genç, “Eyvah demek ki benim sınavı yapamama durumum var ki annem ve babam böyle konuşuyor” diye kaygılanabilir. 

 

Tek konu ders olmamalı!

Bu dönem aynı zamanda ergenlik dönemi olduğu için ailelerimize şu bağlamda da seslenmek isterim. Sınav dönemleri, biyolojik olarak kişinin kendi kimliğini arayıp bulduğu dönemlerdir. Bu dönemde gençlerin, annesinin ve babasının yanında olduğunu hissetmeleri çok önemli. Çocuğun en güvenli alanı evi. Çocuğa bu hissettirilmeli. Bu da sınav maratonunda olan genç arkadaşlarımın başarısına başarı katacaktır. 

Çocuklarımızla beraber zaman geçirme çok değerli. Beraber zaman geçirirken tek konu ders olmamalı. Hayat olayları, günlük olaylar hakkında konuşulabilir. Ama sadece anne ya da baba konuşmayacak. Genellikle bizim kültürümüzde anne ve baba konuşuyor, çocuk dinliyor. Çocuğa soru sordurtan en güzel öğrenme yöntemi sokratik sorgulama yöntemi. Çocuğa konuşma imkanı verecek şekilde çanak sorular sorulabilir. Mesela “Şu konuda ben böyle diyorum” diye yaklaşmak yerine “Sen bu konuda ne düşünüyorsun?” şeklinde bir yaklaşım yararlı olabilir. Çocuğa buyurgan davranmak yerine örnek olmak ve seçenek sunmak gerekiyor. 

 

Stres var, panik yok!

Maratonda takvim işliyor. Elbette zorlu ama bir o kadar da keyifli bir süreç. Böyle düşünmeli. Sınav öncesinde stresin normal olduğunu unutmayalım. Ancak; “stres var, panik yok” diyoruz. Çünkü panik kişiyi bozuyor. Stresten korkmayalım. Bu süreci sağlıklı bir şekilde yürütelim… 

Bu sürecin anahtar cümlesini tekrar hatırlayalım: “Tahsilde hırs gösterin ama mahsulde kanaat edin.” 

Sizlere akademik ve hayat yolculuğunuzda başarılı bir maraton diliyorum. 

Unutmayalım, “Hayat Tercihtir.” 

Siz tercihinizi hangisinden yana kullanmak istersiniz? 

Stres mi, panik mi?