MUTLU OLMAK
Mutluluğun kapısı, bin bir marifetle ona anahtar uydurmaya çalışana değil de, lâyık olana açılır.
Bazısı dünyayı kucaklamış mutluluğa sahip olmak için hırslanırken, bazısı da bir dertlinin derdine eğilir ya da bir yetimi sevindirir de, mutluluk, onu kucağına alır...
BÂKİ KALAN
Bir kitaptan, aklımıza, kalbimize devşirdiğimiz anlamları alıp, kitabı yanımızda sürekli taşımayız; onun yeri kütüphanedir.
Dünya da bir kitap. Bizim için önemli olan da ondan kendimize kazandırdığımız mânâlar... Arabamızı bırakacağız, ama onunla yaptığımız iyilikler ve şükürler bizimle gelecek. Yani, arabamızı düşündüğümüz kadar bunları da düşünmemiz gerek…
Dünya ve dünyalıklar geride kalacak; biz yolumuza devam edeceğiz. Bu hayattan yanımızda götüreceğimiz ise, yaşadığımız kâinattan derlediğimiz mânâlar olacak.
GÜNEŞ VE AYNA
Bizler aynalarız. Ayna güneşe muhtaç; biz de yokluk karanlıklarına düşmemek için, Şems-i Ezelî’ye (celle celalühü) muhtacız.
KENDİNİ HARCAMAK
Denizleri aşacak bir tekne olsun da, bir su birikintisinde aciz olarak kalakalsın!..
Okyanuslar onu beklerken, o damladan bile habersiz olsun, reva mı?
Damlada boğulan, denizi anlar mı?
SEÇMEK
Nefsin eleğinden geçen, aklın eleğine takılır. Nefsimizin hoşuna giden, aklımıza ters düşer.
Aklımızın yönlendirdiği şeylere ise, nefsimiz yanaşmak istemez.
Tercih bize bırakılmış. Elbette seçim yapmak sonucu baştan kabul etmeyi de gerektirir. Yapacağımız seçimlerle beraber sonuçlarına da razı olmuşuz demektir.
ZENGİNLİK
Malın zengini, ama huzurun fakiri olmak da var.
GÜZEL GÖRMEK
Allah’a inanıyorsan; O’nu tanıyorsan; şu ömürde, sonsuza uzanan yolculuğumuzun, çok kısa bir bölümünü yaşadığımızı biliyorsan; yolun da, yolcunun da Sahibinin farkındaysan; O’nun ilmini, kudretini, merhametini de görüyorsan; bu yolda karşına ne çıkarsa hayra yor, yorulmazsın...