TR EN

Dil Seçin

Ara

Selim Abi Yaşıyor

Selim Abi Yaşıyor

Selim Abi’yi tanıdıktan sonra bir insanın başkası için çalıştığını, yaşatmak için yaşadığını, her konuda bir başkasını kendisine tercih ettiğini bütün duygularımla hissettim.

Mesajını o kadar rahat veriyor, insanların dertlerine o kadar çabuk eğiliyor, anlattıkları, insanların kalplerine o kadar rahatlıkla giriyor ve yerleşiyordu ki, onu okumaya ve dinlemeye alışanlar dakikaların ve saatlerin nasıl geçtiğini saatlerine bakınca hissediyorlardı. 

Yıl 2013. Moral fm’de her ayın ilk salısında mikrofonu paylaşıyorduk. Hiç konu belirlemeden söze başlıyorduk, bir saatlik süre an gibi geçiyordu. Mesela bir gençlik meselesine girince, hadisler, hikayeler, nükteler, hatıralar, atasözleri, deyimler birbiriyle çelişmeden konuyu zenginleştiriyor ve dinleyici de zengin bir ziyafet sofrasından doyup kalkıyordu.

Programdan önce ve program bittikten sonra karşılaştığı insanlarla konuşacak o kadar güzel meseleler buluyordu ki, onu tanıyan hemen dost oluveriyordu. Özellikle gençlerle çabuk diyaloğa geçiyor, okuma yazmaya meraklı olan insanları teşvik ediyor, onları araştırma ve yazı hayatına dahil ediyordu.

Geçtiğimiz yüzyılın başlarında Kırk Ambar diye dergi çıkaran Ahmet Mithat Efendi edebiyattan biyolojiye, siyerden tefsire, tarihten fiziğe her ilim ve bilgi dalında rahatlıkla kalem oynatırken; ondan yüz sene sonra Selim Gündüzalp aynı şekilde Zafer Dergisi’yle sahne aldı. 

Selim abinin en büyük meselesi bu dünya değil, ölüm ve ölüm sonrasıydı. Bütün konuşmalarında, sohbetlerinde mutlaka ölüme paragraf açar, ahireti gündemde tutardı.

Selim Gündüzalp sürekli kendisine hayru’l-halef yetiştirme gayretini gösterirdi. Hiçbir zaman yeri doldurulamaz ama elini tuttuğu insanlar onu yazılarıyla ve kitaplarıyla yaşatmaya devam edecekler. O bir ağaçtı; son meyvelerini verdi. Meyvelerin çekirdekleri taze bahçelere zemin hazırlayacaktır. Bedenen bu dünyadan çekildi ama kalplerde ve hatıralarda kıyamete kadar yaşayacağına inanıyorum. Üstadın dediği gibi “Şayet ölsek yirmi öleceğiz üç yüz dirileceğiz, harikalar asrındayız.”