TR EN

Dil Seçin

Ara

Bitkilerde Sinir Sistemi Var mı?

Bitkilerde Sinir Sistemi Var mı?

Bitkileri yaratan Yüce Allah (cc), onlara mahsus bir sinyal iletim sistemi de vermiştir. Belki insanlarınkinin aynısı değil ama onların ihtiyacını tam karşılayacak bir duyu iletim sistemi onlara bahşedilmiştir.

Bir hücreden galaksilere kadar bütün evrende maksimum iktisat prensiplerinin işlediğini görmekteyiz. Yaratılmışlarda iktisadın zıttı olan israfa yer olmadığı açıkça görülür. Bu açıdan bitkilerde insandaki gibi bir sinir sistemi olsaydı israf olurdu. Çünkü bitkiler bizim gibi yer değiştirerek hareket eden canlılar değil. Sadece bulundukları ortamla ve temasta oldukları çevreyle bir iletişimleri var.

Yani bitkileri yaratan Yüce Allah (cc), onlara mahsus bir sinyal iletim sistemi de vermiştir. Belki insanlarınkinin aynısı değil ama onların ihtiyacını tam karşılayacak bir duyu iletim sistemi onlara bahşedilmiştir.

Mesela, bitkinin bir yaprağı hastalık amili bir mikroorganizma tarafından istila edildiğinde derhal bu tehlikenin sinyali diğer yapraklara ve hatta köklere kadar iletilir. Kısa zamanda o bakterinin bitkide üreyip çoğalmasını engelleyici kimyasal maddeler sentezlenir. Bu maddeler fitoaleksinler olarak adlandırılmıştır. Bunlara bir çeşit bitki antikorları da denilebilir. Buradan da bitkilerin o kadar savunmasız olmadıkları anlaşılır. Eğer bitkilerde bir ileti sistemi olmasaydı bu tehlike sinyali bitkinin her tarafına nasıl iletilecekti? Demek ki bir iletişim sistemi var. Ama diğer canlılardaki gibi olması gerekmez. Bitkinin ihtiyacını karşılayacak bir sistem bu.

Bitkiler âleminde en hızlı sinyal iletimi Botanikteki adı Mimosa pudica olan “küstüm otu” bitkisinde görülür. Bu türün ana vatanı Güney ve Orta Amerika’dır. Bitkinin yaprakları çok duyarlıdır. Mesela, bitkinin sadece bir yaprağına hafifçe dokunsanız veya yaprağa bir sinek konsa bu sinyal bütün yapraklara bir saniye gibi kısa bir zamanda iletilir ve bütün yapraklar kitap sayfaları gibi kapanır. Bitkinin bu hareketi niçin yaptığı bilinmemektedir. Yaprakların sinek ve böceklerden korunması için bunu yaptığını düşünenler vardır. Ancak diğer bitkilerde niçin böyle bir sistem yok sorusu akla geliyor. Belki de Yüce Yaratan kendi harika sanatını da bu bitkide bu şekilde göstermeyi murad ediyor. Çünkü O, her türlü Yaratmayı bilir ve bunu yarattıklarıyla gösterir.

Yapılan araştırmalarda bu bitkinin yapraklarının dip kısmında motor hücreleri denilen ampül şeklinde şişkin hücreler bulunmuştur. Yaprak bir dış tehlike aldığında (dokunma, sarsıntı, ateş, elektrik ve kimyasal gibi) bu durum hızla motor hücrelerine iletilir.  Önce potasyum iyonlarını sonra da suyunu salıveren motor hücreleri büzülür ve yaprağın kapanmasını sağlar. Şartlar normale dönüldüğünde ise tersi olur ve yaprak açılır. Uyarının sadece yapraklar arasında değil bitkinin her tarafına yayıldığı belirlenmiştir. Uyarının bitkide taşınma hızı ise saniyede 50 cm olarak ölçülmüştür. Bitkide bir sinyalin bu kadar hızlı nasıl taşındığı ise hala bir sırdır. Bazı araştırıcılara göre sinyal iletimi bitki hormonlarıyla sağlanmaktadır. Ama hormon taşınım hızı sinyal iletim süresinden çok daha yavaştır. Bazı araştırmacılar ise kalsiyum iyonlarının sinyal iletiminde görevli olduğunu ileri sürmektedirler.

Nasıl olduğuna bakarken asıl meseleyi de kaçırmamak gerek. Allah (c.c) sanatını farklı şekillerde böyle göstermektedir. Bize düşen Alemler Rabbini tanıyıp, O’na düşünen bir muhatap olmak ve emirlerine muhabbetle itaat etmektir.