TR EN

Dil Seçin

Ara

“Güzel Kelimeler Güzel İsimlerin Hecesidir.” II

“Güzel Kelimeler Güzel İsimlerin Hecesidir.” II

Binlerce yıldır milyonlarca insanın dudağına değen, nefesine dolanan, kalbinde iz bırakan, duyguları taşıran ve taşıyan bir ‘kelime’ çok değerli bir cevherdir. Bu yüzden her “şey” gibi ‘kelime’ de bir esma tecelligâhıdır.

 

mahrec

(Arapça, hurûc mastarından isim; “çıkış yeri” anlamına gelir.) Daha çok, seslerin ağızdan çıkış yerlerini belirlerken kullanılan bir tabirdir.

İnsanın her mekândan çıkışı bir hurûcdur. Bu mekânlar, iş yeri, ev, oda, şehir, ülke olabilir. Mekândan çıkışlar olduğu gibi zamandan da çıkışlar vardır. İnsan, yeni bir güne girmek için bir günden çıkar. Yeni bir saate başlamak için, eski saatten çıkar. Yeni bir yıla girmek için, eski yılı terk eder.

“Girdiğim yere doğrulukla girdir, çıktığım yerden doğrulukla çıkar” diye öğretilen Kur’ânî dua, insanın her mahrecinde, her çıkışında sınandığını haber verir. Dudağından harice çıkan sözlerle sınanır insan.

Göz kapağını açtığında harice bakışıyla tartılır insan. Elinden dış dünyaya uzanışıyla değerlenir insan. İnsanın iradesi, iç dünyasından çıkışıdır. Ve dünya mahreci olan bir yerdir; “çıkışlar” “mahrec”ler üzerinden değerlenir insan. İnsanı yokluktan çıkarıp var eden, unutulmuşluğun karanlığından göz önüne getiren Rahman, dünyadan çıkarırken de sevindirmek ister. Öyle değil mi?

 

ibâre

(Arapça, “Anlatımı meydana getiren bir veya birkaç cümlelik yazılı söz dizisi” anlamında.

İnsanın yüzü, kimliğinin ibaresidir. İnsanın kimliği, varlığının anlatımıdır. İnsanın varlığı, insanı var etmeyi dileyen Kadir-i Rahîm’in ifadesidir, yazılı söz dizisidir.

Kendi varlığı, anlam ifade eden, bir anlamı hatırlatan bir ‘ibare’ olan insan, nasıl olur da anlamın ardına düşmez?

Varlığı anlam ifade etmek üzere seçilen insan, nasıl olur da yeryüzündeki varlığının anlamını merak etmez?

Sonunda bir mezar taşında ibare olarak kalacak adını, nasıl olur da anlamsız ve önemsiz bir geçiciliğe mahkûm eder?

 

mahrem

(Arapça, haram kökünden gelir.) Kök anlamı, ‘saygı’ anlamındaki ‘hürmet’e varır. Saygıdan ötürü dokunulmaz olanı ifade eder. “Yakın, çok yakın” anlamını da, yine “saygı” anlam kökünden alır.

Bir kişinin “mahrem”i, başkalarının gözüyle, eliyle, diliyle dokunamayacağı saklısıdır. Kişiye “mahrem” olan eşi, emanettir; saygıdeğerdir, el üstünde tutulasıdır. Öbür türlü haram olacak olanı, Allah’ın izniyle kendisine helâl ettiği için, kişi ile mahremi arasında “Allah” vardır. En yakınından da yakın olandır Allah, çok yakınlar arasında Allah’ın hatırı vardır. Allah adına dokunur mahremine insan. Allah’ın izniyle temas eder. Emanet taşıma nezaketiyle taşır yakınlığında. Kimse kimseye mülk değildir; kimse kimseye mâlik değildir. Biricik Mâlik’in mülkünde Mâlik’in izniyle hareket eden mahremler, mahremin ‘hürmet’ anlamını beslerler, hayata geçirirler.