TR EN

Dil Seçin

Ara

Bir Evrim Masalı: Hesperopithekus Haroldcooki

Bir Evrim Masalı: Hesperopithekus Haroldcooki

Henry Fairfield Osborn'un bulduğu bir azı dişinden yola çıkılarak, nasıl bir bilimsel masal yazıldı!?

1922 yılıydı. Amerikan Doğa Tarihi Müzesi Müdürü Henry Fairfield Osborn, Batı Nebraska’daki Yılan Deresi yakınlarında kazı çalışmaları yapmaktaydı. Uzun bir süredir içinde eşelendiği çukurdan, “Buldum! Buldum! Buldum!” diye naralar atarak çıktı.

Tam o sırada, asistanlarından bir tanesi—elbette en kurnazı—Osborn’un ne bulduğuna bile bakma gereği duymadan, “Ben düşürdüm! Ben düşürdüm! Ben düşürdüm onu!” diye bağırmaya başladı.

Eğer Bay Osborn kıymetli bir şey bulmuşsa, üzerine konmanın en kestirme yolu buydu çünkü. Fakat, çukurdan çıkan Osborn, bu embesil asistanının yüzüne öfke ile bakarak, elinde tuttuğu şeyi gösterdi.

Bu eski bir kemik parçasıydı ve gerçekten çok eskiydi.

– Seni salak! Kendini çok mu kurnaz zannediyorsun. Şu bulduğum şeyi düşürmüş olabilmen için, en az bir milyon yaşında olman gerekir!

– Çok özür dilerim Bay Osborn! Acaba o elinizde tuttuğunuz şey nedir? Pis bir şeye benziyor, sakın mikrop kapmayasınız!

– Bu bir, Hesperopithekus haroldcooki!

– Hespero.. ne?

– Hesperopithekus haroldcooki! Ama, Nebraska Adamı da diyebilirsin!

– Nebraska Adamı! Evet bu kesinlikle daha iyi! Hem ben de Nebraskalıyım, anne tarafından!

Bay Osborn’un bulduğu bir azı dişiydi. Ve kendisi, bunun insan ile maymun arasında bir geçiş formuna ait olduğundan yüzde yüz emindi.

Azı dişi büyük bir itina ile müzeye getirildi. Nebraska Adamı’na herkes çok büyük bir önem veriyordu.

Bilim adamları azı dişini her bir milimetrekaresine kadar incelediler. Bu azı dişinin milyonlarca yıl önce durduğu çene kemiğinin nasıl bir yapısı olduğu hesap kitap edildi. Sonra o çene kemiğinin nasıl bir ağıza ait olduğu tasarlandı. Sonra o ağızın nasıl bir kafaya, sonra o kafanın nasıl bir bedene ait olduğu ince ince hesaplandı. Sonunda ne insana ne de maymuna benzemeyen ikisinin arasında bir canlı resmi çizildi. Daha sonra bu canlıyı, öyle yapayalnız görmeye tahammül edemeyen içli bilimadamları ona bir eş ve üç-beş de çocuk çizdiler. 

Dünyanın en prestijli bilim dergileri, en prestijli bilimadamlarının, bir azı dişi üzerine döktürdükleri sayfalar dolusu yazı ve resim yayınladılar. Herkese bunların insanların maymundan geldiğine dair çok büyük bir delil olduğu söyleniyordu. 

Günün birinde William Bryan adında insaflı bir bilimadamı ortaya çıktı ve:

“Arkadaşlar elinizde tek bir azı dişi var! Bir tek azı dişinden yola çıkıp, adamın yedi sülalesinin resmini çizdiniz ayıptır be!..” demek zorunda kaldı. 

Fakat, dediğine de diyeceğine de pişman ettiler adamı.

1927 yılında, Yılan Deresi yakınlarındaki kazılarda, bu azı dişinin bulunduğu yerde, başka kemikler de bulundu. Bunlar, şüphesiz azı dişinin sahibine aitti. Yani, yüzlerce yıl önce soyu tükenmiş bir yaban domuzuna!

Bilim adamları utanmadan, “yanılmışız” diyerek işin içinden sıyrılıp çıktılar... Olan, bunların “bilimsel bilimsel” sözlerine inananlara oldu!