TR EN

Dil Seçin

Ara

“Bir Sineğin Kanadını Kırk Kağnıya Yükledim, Kırkı da Çekemedi…”

“Bir Sineğin Kanadını Kırk Kağnıya Yükledim, Kırkı da Çekemedi…”

Yunus Emre’nin “Bir sineğin kanadını…” diye başlayan bu sırlı sözünü, zamanın fenni malumatı ile anlamak daha bir kolay hale geldi. Çünkü sineğin anatomisini inceleyen ilim dalları, sineğin ne kadar harika ve mükemmel bir sistem ve düzenle yaratıldığını gözler önüne serip insan oğlunu hayret içinde bırakıyor.

Bir göz, elli yüz gramlık bir et parçası, ama bir insanın bir göz doktoru olabilmesi için en az on beş yıl okuması gerekiyor. Şayet o doktorun on beş yıllık okuduğu ders kitaplarını bir kağnıya yüklesek kağnı zor çeker. Tabi “kırk kağnı” ifadesi bu inceliğe işaret eden güzel bir edebî teşbihtir. Burada asıl maksat, sineğin kanadı dahi öyle mükemmel bir sanat ve güzel bir eserdir ki insan aklını şaşkına çeviriyor. Bu harika sanat ve eserleri tabiata ve tesadüfe havale etmek mümkün değildir.

Sinek, saniyede 200 defa kanat çırpar, acelesi yoksa saatte 7,5 kilometre hızla uçar. Bu, kendi boyuna nispet edildiğinde, bir otomobil için saatte 5.000 kilometre hız demektir. Bir de bakarsınız ki, bu küçük uçaklar konduğu gibi kalkıyor, kalktığı gibi konuyor, pike yapıyor, yön değiştiriyor, dalışlar yapıyor, gözle takip edilemeyecek manevraları sessiz sedasız gerçekleştirerek filolar halinde odanızı hava gösterileriyle şenlendiriyor.

Tavanda baş aşağı durmak, kaygan camın üzerinde dikine yürümek de, insan medeniyetinin harikalarıyla alay edercesine bir sineğin her gün binlerce defa tekrarladığı işlerdendir. 

Ayrıca dünyada başka hiçbir canlıya yer bırakmayacak bir üreme potansiyeline sahip olan bu minik kuş, yine karşınızda bir fantom heybetiyle durur ve kendisini belli bir nüfusta tutan kuvvetin sizde olmadığını ilan ederek, Allah'ın ayetini hal diliyle size şöyle tercüme eder:

''Ey insanlar! Evrim, tesadüf, tabiat, sebepler diye gevelemeyi bırakın. Sizin bel bağladığınız şeylerin hepsi toplansa benim benzerimi yaratamazlar. Ben onlardan bir şey kapsam onu da geri alamazlar. Onlar da, siz de, sizin yaptıklarınız da acizliğinizle baş başa kalırsınız, o kadar.''