TR EN

Dil Seçin

Ara

Konuşan Ağaçlar / Mezarlıklara Neden Selvi Dikilir?

Konuşan Ağaçlar / Mezarlıklara Neden Selvi Dikilir?

İnsanlığın her döneminde birçok sembolik öğeler kullanılmıştır. İşte bunlardan biri olan selvi ağacı, bizim kültürümüzde bolluk ve bereketi simgeler ve hayat ağacı olarak nitelendirilir. Ağaç köklerinin toprağın altından gelmesi ile doğumu, gövdesinin yeryüzünde olması ile yaşamı, ağacın her dem yeşil kalması ise ölümsüzlüğü, yapraklarının göğe uzanması ile de cennete ulaşma arzusunu simgeler.

Uzun boyu, sık dalları, kışın dökülmeyen yaprakları ile hep dikkatimizi çekmiştir selviler. Belki de bu nedenle selvi ağacı, Türk topluluklarında özellikle Selçuklu ve Osmanlı dönemindeki sanatların çoğunda sıkça rastlanan figürlerden biri olmuştur.

İnsanlığın her döneminde birçok sembolik öğeler kullanılmıştır. İşte bunlardan biri olan selvi ağacı, bizim kültürümüzde bolluk ve bereketi simgeler ve hayat ağacı olarak nitelendirilir. Ağaç köklerinin toprağın altından gelmesi ile doğumu, gövdesinin yeryüzünde olması ile yaşamı, ağacın her dem yeşil kalması ise ölümsüzlüğü, yapraklarının göğe uzanması ile de cennete ulaşma arzusunu simgeler.

Selvi ağacı, geleneklerimizde hem ölümün, yani faniliğin, hem de vahdetin sembolüdür. Gövdesinin semaya uzanan dik duruşu sebebiyle doğruluğu temsil eder. Ayrıca bu dik duruşu ile Kur’an’ın ilk harfi elif harfine benzetilir, böylece ona manevi bir anlam yüklenir. Elif’in aynı zamanda “Allah” lafzının ilk harfi olması ile tasavvufta vahdaniyetin simgesi olarak bilinir.

Kadirî külahlarının konik şekli de selvinin bu anlam derinliğindendir. Selvinin alt dallarının düz olması ellerini duaya açmış insanı hatırlatır. Üst dalları, tıpkı Yaradan’ın huzurunda acizliğini anlayıp boyun büken bir derviş gibi yere dönüktür. Tasavvufta selvinin bu hâli, dünyadan el etek çekmeye benzetilmektedir.

Bunlara ilave olarak, ağacın dik ve düzgün biçimi doğruluğun, dürüstlüğün; rüzgârda savrulmayan sağlam yapısı ise sabrın sembolüdür. Ayrıca, yapraklarıyla rüzgârda ‘Hu’ yani O deyip zikreder; insanlara onu böyle güzel ve özel yaratan Allah’ı hatırlatır.

Mezarlıklara selvi dikilmesinin sebebi belki de selvi ağacı ve rüzgârın adeta bir zikir halkası oluşturmasıyla manevi bir atmosferin hissedilmesidir. Evliya Çelebi de Fatih Camii’nin avlusunu tasvir ederken serviler için; “Göklere baş çekmiş minarelere denk uzun yeşil selviler var ki, sanki her biri yeşil bir melek” diye betimleme yapar.

Kâinatta ne var ne yok, her şey Allah’ın ilmini, iradesini ve kudretini gösterip tesbih ediyor; ve Ona ibadet yani itaat ediyor. Bu tesbih ve ibadette, irade ve şuur sahipleri bilerek ve isteyerek tesbih ve ibadette bulunuyorlar. İrade ve şuur sahibi olmayan diğer mahlukat ise, vazife ve fıtrat itibari ile tesbih ve ibadet yapıyorlar. İradesiz ve şuursuz olan bu mahlukat, hâl dili ve vazife noktasından fıtri olarak tesbih ve ibadette bulunuyorlar.

Nitekim Kur’an’ın çok ayetlerinde, şuurun alametleri hükmünde olan tesbih ve zikir, cansız varlıklara izafe edilmiştir. Mesela:

“Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah’ı tesbih etmektedir. O, Aziz’dir, Hakîm’dir.” (Hadîd, 57/1)

“Yedi gök, arz ve bunların içinde bulunanlar, Onu tesbih ederler. Onu övgü ile tesbih etmeyen hiç bir şey yoktur, ama siz onların tesbihlerini anlamazsınız. O, Halîm’dir, çok bağışlayandır.” (İsrâ, 17/44)

Ayrıca her bir mahluka nezaret ve vekâlet eden bir meleğin olduğu hadis ile sabittir. Mesela bir ağaca vekâlet eden melek, ağacın her bir yaprak ve dallarının fıtri bir dil ile yaptığı tesbih ve takdisi kendi namına Allah’a takdim eder. O melek ağacın her bir yaprak ve dalını temsil edecek fıtri bir ahvale ve yeteneğe sahiptir.

Tüm bu açıklamalardan sonra anlaşılıyor ki selvilerin rüzgârda hışırdayan yapraklarının “Hu” çekip zikretmesi akıldan uzak değildir. Çünkü yaratılan her şeyin bir anlamı ve hikmeti olduğu gibi seslerin de anlamı vardır.

Gelelim selvilerin mezarlıkta dikilme nedeninin biyolojik ve ekolojik nedenine…

Selvi ağaçları diğer yaprak döken bitkilere nazaran topraktan amonyum iyonlarını daha çok alırlar. Bu nedenle, mezarlıklarda selvi gibi yaprak dökmeyen ağaçlar çevre korumacılığı açısından önem arz eder. Çünkü buralarda toprağa karışan ceset ve atıklardan bol miktarda amonyum ayrışır. Eğer bu amonyum bitkiler tarafından alınıp temizlenmezse ya da bakteriler tarafından nitrata çevrilmezse amonyak gazı halinde havaya geçer ve bu havayı soluyan çevredeki canlılar için zararlı etkiye yol açar.

Tüm bunlara ek olarak, selviler her mevsim yeşilliğini kaybetmeyen estetik görünümü, uzun ömürlü olması, ihtiva ettiği reçine sebebiyle havaya yaydığı güzel kokusu ile de mezarlıklar için çok uygun bir ağaçtır.