TR EN

Dil Seçin

Ara

Son Nebi

Son Nebi

Yâ Rasulallah (asm), sanadır hasretimiz.

Bu dünyada en büyük nimet Sana imandır Allah’ım; 

Seni tanımak, Seni sevmektir. 

Bir de, Habibinin (asm) ümmetinden olmak şerefidir.

Bu nimetler, dünyadaki her nimetin üstündedir.

Allahım, verdiğin tüm nimetler için, Sana sonsuz hamdler ederiz.

...

Yâ Rasûlallah (asm) adını andıkça, sana salâvat getirdikçe dillerimiz ferahlıyor. 

Kalblerimiz hasret sana yâ Rasûlallah (asm).

“Nasıl ki bağrı yanar, gün kızınca, sahranın; 

Benim de ruhumu yaktıkça yaktı hicranın!”

— Mehmed Âkif Ersoy

 

Kalp aynası, toz duman içinde. Onun cilası sana salâvat getirmek. 

Es-salâtü ve’s-selâmü aleyke yâ Rasulallah.

Düşüncemiz, hayalimiz hep oralarda.

Kuşlar ve güvercinler dalga dalga gelip Ravza’na konuyor.

Kim bilir dünyamızın hangi yerindeki bir mü’minden sana selâm getiriyorlar?

Bu fâni dünyada her şey biter ama sana hasret bitmez yâ Rasulallah (asm).

Hasretin zevkini bilenler, sana kavuşacakları günü heyecanla beklerler.

Bu dünyada, kim neyi beklerse beklesin, beklenmeye değer sadece sensin yâ Rasulallah (asm).

Arayan ne bulamaz ki sende? Siret ve suretinle yani iç ve dış güzelliğinle en güzel şekilde yaratmış Rabbimiz seni. Biricik örneğimiz ve rehberimizsin. Ruhumuzun aradığı ne kadar güzellik varsa, bunların hepsini sende toplamış Rabbimiz.

Onun için seni çok seviyoruz ve özlüyoruz yâ Rasulallah (asm).

...

Sen bildirmeseydin, ne kendimizi, ne de dünyamızı tanıyabilirdik.

Kur’ân’la ders verip aydınlatmasaydın, karanlıklarda kalırdık.

Her sorumuza cevap sende. Kuruyan dillere, gönüllere bengisu sende. Susuzluğumuzu sende giderdik.

Açık denizlerde pusulasını kaybetmiş gemiler gibiydik. 

Sen geldin rotamız düzeldi. Yolunu izlemekle tehlikelerden kurtulduk. Hayatımıza ışık tuttun. 

Yönümüzü seninle bulduk. Yoksa, dalgalı şu dünya denizinde batıp gidecektik. 

Önümüze açılan sayısız yollar arasından, en doğru olanı bize sen gösterdin. 

Hüsrana düşmekten, sözlerinle, sünnetlerinle, sohbetlerinle kurtulduk.

Kalbimiz bunun için seni çok sevdi.

Denizleri, dağları, bitkileri, hayvanları, gökteki yıldızları ve insanları, cinleri, melekleri ve ahirete dair en doğru bilgileri bize sen bildirdin, sen ders verdin. 

Ruhumuzun ebedî ihtiyacını giderdin. Kalbimizi ve aklımızı verdiğin dersle tatmin ettin.

Doyurdun tüm duygularımızı.

Getirdiğin Kuran’ı, o sönmeyen ebedî mucizeni okuduk ve yeniden doğduk.

Rabbimizi bildik. Bu dünyada başıboş olmadığımızı seninle öğrendik. 

Herkes sevdiğine kavuşmak için bir yol arar. Biz o yolu sende bulduk. 

Sana hasret bitmez yâ Rasulallah (asm)... 

Allah’ım; Habibine olan aşkımızın ateşiyle tutuştur gönüllerimizi.

Tutuştur ki, başka sevgilere, hasretlere yer kalmasın kalbimizde. 

...

Ömrümüz günbegün geçiyor. Adım adım buluşacağımız o günlere doğru gidiyoruz.

Mahşer gününde bizi yalnız bırakma yâ Rasulallah (asm). Dünya hasreti ne kadar uzarsa uzasın, ebedî âlemde sana kavuşmak ümidiyle teselli buluyoruz.

Saadetli devrine yetişemedik ama hayatını anlatan en nurlu ve en özlü eserleri okuyup öğrendik. Bazı sahneler hiç çıkmadı hayalimizden. Rüyalarımızı süsledi hatıraların, hasretimizi bir nebze olsun rüyalarda giderdik. 

...

Her şeyin iyisine bakmayı, güzellikleri söyleyip hataları örtmeyi ve affetmeyi senden öğrendik.

Senden öğrendiğimiz bir değil, binlerdir. Anneye babaya saygıyı. Nimetlere şükretmeyi. Acılara sabretmeyi. Tefekkür etmeyi. Şefkat göstermeyi cümle yaratılmışa. Doğruluktan şaşmamayı, yalan yanlış konuşmamayı. Temiz ve sade giyinmeyi. Yardım etmeyi muhtaca, fakire. Yetimlere, çocuklara iyi davranmayı onları hediyelerle sevindirmeyi. Yaptığımız her işte, attığımız her adımda senden hayatımıza yansıyan güzel örnekler var. Oturup kalkmayı, doğru tartmayı. Kim olursa olsun onu aldatmamayı. Allah’ın adıyla okumayı, vatana, millete ve dinimize hizmet etmeyi. Ne varsa hayatımızda güzellik ve iyilik adına, hepsini senden öğrendik yâ Rasulallah (asm)... Dünya okulunda bize en birinci öğretmen sen oldun.

Allah (cc), seni bize en güzel bir örnek olarak yaratıp göndermiş. 

Seni sevenlerin ateşini ve hasretini dindiren bir sır var sende. Sen dünyamızın nurusun, ruhusun. Rabbimizin güzel isimlerini, en parlak şekilde gösteren bir aynasın sen.

 

“Vücud ikliminin Sultanısın sen

Efendim, derdimin dermanısın sen…”

 

Sen, çorak dünyamızın, kuruyan dudaklarımızın âb-ı hayatısın yâ Rasulallah (asm).

Bir şairin dediği hallerdeyim:

 

“Öyle bülbülsün ki, dem çektikçe her mevsim bahar

Öyle Mecnunsun ki, bir âhınla bin Leyla yanar...”

Ey akıllarımızın öğretmeni, hasta kalplerimizin şifası, ey dertlerimizin devası, ey sevgililerin en sevgilisi…

Emanetler var üstümüzde. Sana tek tek selâmlarını, hasretlerini iletiyorum seni seven gönüllerin. Her mümin kardeşimin. Zerrece de olsa, kalbinde muhabbetini taşıyan herkesin.

Rabbim, şu andan itibaren yeniden doğmak ve hayata yeniden başlamak istiyoruz.

Tüm günahlarımıza gönülden ve samimane tövbe ediyoruz. Affımızı ümit ediyoruz. Bize yeni bir sayfa açar mısın? Sevgili Habibin hürmetine Allahım, bunu Senden niyaz ediyoruz.

...

Gün gelir dünyada her şey biter. Sana olan hasret bitmez yâ Rasulallah (asm)...

Mıknatısın demiri çektiği gibi, sen de kalplerimizi kendine doğru çekiyorsun. Rabbimizin katında özel bir yerin olmasaydı senin, hiç şüphesiz hissedemezdik bunları. Kalbimiz ve dilimiz yanılmıyor, doğru söylüyor yâ Rasulallah (asm).

Sende bize ait bir şey var ki, bunca insan akın akın cezbe içinde sana doğru geliyor.

Bu fani beden için ruh ne ise, sen de bizim hayatımız için öylesin. Hayatımıza hayat veren, mana katan, senin hayatındır. 

Yâ Rasulallah (asm), sanadır hasretimiz. Sen oradayken, bu dünyada bırakılmayacak ne var ki? Kavuşmayı, buluşmayı diliyoruz.

Rabbim, bağışla bizleri. Habibin (asm) hürmetine bağışla. Kapındaki bu dilenciye bir mülk bağışla. Kalem tükendi, dil sustu, kelimeler bitti. Damlaların denize hasreti biter mi? Sana hasret bitmez yâ Rasulallah (asm)... 

Es-salâtü ve’s-selâmü aleyke yâ Habiballah…