TR EN

Dil Seçin

Ara

Son Kurgu

Son Kurgu

Amel defterinizden bir film yapılsa ortaya nasıl bir şey çıkardı dersiniz? Hayatınızın her anı videoya kaydedilmiş olsa ve en mutlu anlarınızdan oluşan “hayat özetiniz” ölümünüzün ardından cenaze merasiminize gelenlere gösterilecek olsa, hani şu düğünlerde yapılanlar gibi, sizce ortaya nasıl bir film çıkar?

Amel defterinizden bir film yapılsa ortaya nasıl bir şey çıkardı dersiniz?

Hayatınızın her anı videoya kaydedilmiş olsa ve en mutlu anlarınızdan oluşan “hayat özetiniz” ölümünüzün ardından cenaze merasiminize gelenlere gösterilecek olsa, hani şu düğünlerde yapılanlar gibi, sizce ortaya nasıl bir film çıkar?

Başrolünde Robin Williams’ın oynadığı 2004 yapımı bir film var, adı “Final Cut” yani “Son Kurgu”. Filmde yasal bir zorunluluk olarak, doğar doğmaz her insana bir hafıza implantı yerleştiriliyor; çıkarmak veya müdahalede bulunmak neredeyse imkânsız. Kişi öldüğü zaman, sadece “Kurgucu” adı verilen yetkili kişiler bu implantları teslim alıyor ve bütün hayat kayıtları izleyerek en mutlu anlarından oluşan bir kurgu hazırlıyorlar, bu video cenaze merasiminde sevenlerine seyrettiriliyor...

Hayatımızın her anının kayıtlarının tutuluyor olduğunu bilmek ve günü gelince kendi tercihlerimizin oluşturduğu bir kayıtlar odasında baş başa kalmak; düşünmesi bile insanın rahatını kaçırmaya yetiyor. 

Bir şeyi kayıt altına almak deyince; 1814 yılına kadar ezberlemek ve yazmak, 1896 yılına kadar ezberlemek, yazmak ve fotoğraflamak anlaşılıyordu. Günümüzde ise kayıt altına almak deyince; üç boyutlu video kaydı, parmak izi taraması, retina taraması gibi optik taramalar, DNA kimliklendirmesi, hafıza kartları, hard diskler, cd’ler de dahil olmak üzere çok yönlü bir kayıt altına almayı anlıyoruz.

Bunlar sadece keşfedebildiklerimiz ve amel defteri denen şeyin çok daha karmaşık, bütün itirazlara kapıları kapatacak nitelikte bir “kayıt altına almak” olduğu muhakkak. 

Belki sizi, bir günahı işlediğiniz ortama aynıyla götürecek, bütün detaylarıyla size yeniden yaşatacak, hatırlatacak ve pişmanlıktan deliye döndürecek, ayetin ifadesiyle “bizi geri döndür de güzel işler yapanlardan olalım” dedirtecek bir kayıt şekli.

Nefes aldığı her saniyede bir tercihle karşı karşıya insan, her tercihte ya salih amellere, ya da necis günahlara yol alır durur. Bu elleriyle olur, ayaklarıyla olur, duygularıyla olur, olur da olur.

Allah, insanı bol med-cezirli olarak yaratmıştır; bir gider bir gelir, bir güler bir ağlar, bir unutur bir hatırlar, bir uyur bir uyanır. Ve galiba asıl murad, unutmaları azaltıp hatırlamaları çoğaltmaktır.

Film icabı değil, bütün gerçekliğiyle, hayatımızın her saniyesini, niyetlerimizi ve kalbimizin en gizli saklı cümlelerini dahi kayıt altına alan bir Yaratıcı’ya iman ediyor olmanın gereği nedir peki?

Günü geldiğinde ömrümüzün son kurgusunu seyredeceğimiz bir yüzleşme anından endişe ediyor olmanın gereği nedir? 

Hayatımızın her kesitinin, gizlediklerimizin ve açığa vurduklarımızın çok yönlü kayıtlarıyla yüzleştiğimizi bir düşünün!

Bu korkunç!

İbret nazarıyla izlenen bir film, insanı mahşer meydanına götürürmüş, o büyük yüzleşmeyi tüyleri diken diken edercesine yaşatırmış, tefekküre kapılar açarmış onu anladım.

Belki de sır budur, yani gözün her gördüğünden, başa gelen her şeyden Rabbin katına kapılar açmak köprüler kurmaktır. Ancak bu sayede iyi amellerin çoğunlukta olduğu bir “Son Kurgu” bizi bekliyor olacak.

Ne dersiniz?

Al-İmran Suresi, 30. ayet, bismillah:

“Herkesin yaptığı her hayrı ve işlediği her kötülüğü, önünde hazır bulacağı gün yaklaşmaktadır. O gün kişi, kendisiyle yaptığı kötülükler arasında uzak bir mesafe bulunmasını ister. Allah sizi, kendisinden korkmanız için uyarıyor.”