ÇOCUKLAR VE ORUÇ
Çocuklar küçük yaştan itibaren İslam adına ilk defa onun bayramlarıyla karşılaşırlar. Onlar için din, babaların aldığı cici cici elbiseler veya aldıkları hediyeler veya oyun ve eğlencelerdir. Böyle kendilerine neşe, şefkat ve hediye getiren, fakat kendilerinden hiçbir şey istenmeyen bayrama ve dolayısıyla dine müteşekkir olurlar.
İslam'ın namaz, oruç gibi ibadetlerle değil de, öncelikle bayram vasıtasıyla temasa geçmesi ve daha sonra yaşları ilerledikçe hallerine göre başka mükellefiyetlerle onları mesul tutması tesadüfi değildir. Bu, onlara bir şey teklif etmeden önce, onlara bir şeyler vermek gerektiğinin ifadesidir. Böylece İslam, onların anlayacağı dilde, hoşlanacağı şekilde, kendini onlara takdim etmiştir.
Ve bu sayede İslam, çocukların çocukluk hatıralarına karışarak bütün bir ömür boyu onların bir parçası haline gelir. Şu halde, tanıdık tanımadık tüm çocuklara, elden geldiği kadar ömür boyu unutamayacakları tatlı hatıralar yaşatmaya çalışmalıyız ki, bu sayede İslam'a kendilerini daha yakın hissetsinler ve İslam'ı sevsinler.
Bayramları tanıyıp sevdikten sonraki yıllarda çocuklar oruçla da tanışır. Çocukların, her türlü yiyecek ve içeceklere rağmen hiçbir maddi karşılık ummaksızın aç susuz kalmaları onlara, maddi şeylerin üstünde birtakım manevi değerlerin var olduğunu kabul ettirir. Çünkü ne kendi ne de başkaları, ne para ne de başka menfaatler için aç kalmaktadır. Öyle ise paranın bile yaptıramayacağını yaptıran bu manevi güç, paradan ve onun gibi her şeyden yüksektir... Böylece gençler para için yaşamazlar.
Oruç sayesinde çocuklarımız hiç kimse yokken kendini gören ve bütün hareketlerini takip eden, bir varlığın mevcut olduğunu derk edince, bütün hareketlerinde tedbirli, temkinli olması gerektiğini, aksi takdirde yaptığı hareketlerden mesul olacağını da kavramaya başlar.
Ali Murat Daryal
***
Oruç (her türlü kötülüğe karşı koruyan) bir zırhtır.
Hadis-i Şerif
***
Yumurta dıştan bir güçle kırılırsa hayat son bulur; içten bir güçle kırılırsa hayat başlar; çünkü doğru ve düzgün dönüşümler hep içten gelir.
İbni Rüşd
***
Geleceğe ilişkin bir projemizin olması lazım ki geçmiş anlam kazansın. Yoksa geçmiş ya bir özlemdir ya da bir yüktür.
Ben şuna samimiyetle inanıyorum: Tarih ancak geleceğe ilişkin projesi olan milletler için anlam kazanır. Yoksa hiçbir anlamı yoktur. Akademik bir gevezelik, psikolojik bir tatmin ya da nefretin konusu olmak dışında hiçbir anlamı olmaz tarihin...
İhsan Fazlıoğlu
***
HAYAT VE İNSAN
Hiç bir şey aynen tekrarlanmamaktadır. Tekrarlandığı sanılan şeyler bile değişerek tekrarlanmaktadır. Parmak izinin tekrarlanmaması gibi, birbirine benzese, birbirinin aynıymış gibi görünse de, aynen tekrarlanan hiçbir şey yoktur. Hele de insanoğlu için...
Allah Resul'ünün (sav) Miraç'tan sonra melekler hakkında bildirdiği bilgiye göre, bazı melekler sürekli kıyam halinde, bazıları sürekli rüku halinde, bazıları da sürekli secde halinde bulunuyormuş.Bu hallerin herhangi birinde insanın sürekli kalması onun fıtratına uygun düşmez. İnsan biraz kıyam halinde, biraz rüku halinde, biraz secde halinde kalır. Hiçbirinde sürekli kalamaz. Çünkü onun fıtratı bir halden başka bir hale değişmek, dönüşmek istidadındadır.
Peki, kendini arayan insan onu nerde, hangi an içinde arayacak? Onu bulduğunu farzettiği her seferinde, acaba gerçekten onu bulmuş mu olacak ve böylece arayış bitmiş mi olacak?
İnsanın bazen, rahmetin, gökten yoğunlaşmış bulutlar halinde indiğini düşündüğü demler oluyor ve kendini o rahmetin içinde görme arzusuna kapılıyor, işte o zaman bile, kendini bir tek momentin içine tıkışmış olarak görmek istemiyor ve kimliğini bir anla mukayyet saymıyor. Rahmetin her anı nasıl farklı tecelliler içinde zuhur ediyorsa, insanın kimliği de, öylece andan ana değişik tezahürler halinde bulunuyor, ama asla sabitleşmeye müsaade etmiyor.
Rasim Özdenören
***
UNUTMAYASIN
Dilerim ki, herkes bir gün zengin ve ünlü olur ve hayalini kurduğu her şeye kavuşur; böylece aranılan esas cevabın bu olmadığını anlar.
Jim Carrey
***
NİÇİN KUR'AN OKUYORSUN?
Yaşlı adam Kur'an okurken torunu sormuş:
''Dede, sen de mi ders çalışıyorsun, sınavın mı var?''
O da cevap vermiş:
''Evet, ben de hayat dersine çalışıyorum. Mahşerde diploma alabilmek için.''