TR EN

Dil Seçin

Ara

Birer Kukla mıyız?

Birer Kukla mıyız?

Hiç kuşkusuz varlıkları birer oyuncak, insanı da bir kukla olarak yaratmadı. Bunu diyenler saçmalıyor. Bak, ayet bu iftirayı nasıl reddediyor: “Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri oyuncak olsunlar diye yaratmadık. Eğlence edinmek isteseydik onu kendi katımızdan edinirdik.”

Allah Sübhandır. Hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Bütün şanları, nitelikleri, isimleri sınırsızdır, sonsuzdur. Kendine yeten yegâne varlıktır.

Hiç kuşkusuz varlıkları birer oyuncak, insanı da bir kukla olarak yaratmadı. Bunu diyenler saçmalıyor.

Bak, ayet bu iftirayı nasıl reddediyor: “Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri oyuncak olsunlar diye yaratmadık. Eğlence edinmek isteseydik onu kendi katımızdan edinirdik.”

Yalnız olmaktan gelen can sıkıntısı, oyalanma ihtiyacı bir kusurdur, bize özgüdür. Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan Rabbimizi kendi noksan sıfatlarımızla tanımlarsak saçmalamış oluruz.

Düşünsene, bir çocuk nasıl hayal eder padişahı? Bir sürü oyuncakları olan bir adam. Kendine benzetir, kendi ölçüleriyle tanımlar. 

İnsan da çocuk gibi. Oyalanmak için oyunlara ihtiyacı var ya, âlemleri yaratan eşsiz yaratıcıyı da kendisi gibi sanıyor!

Halbuki büyük hikmetler, yüksek amaçlar, yüce gayeler var bu yaratmada.

Allah, sınırsız güzelliklerini, sonsuz niteliklerini görmek ve göstermek istedi. 

Zira her cemal ve kemal sahibi kendi cemal ve kemalini görmek ve göstermek ister. Allah sonsuz güzel ve mükemmeldir.

İşte bu nedenle, hem kâinata hem de kâinatın özü olan insana ilahî isimlerini tecelli ettirdi, yansıttı, onları kendine ayna yaptı.

İnsanı yarattı, varlık gibi, hayat gibi, insanlık gibi büyük nimetleri tattırdı. 

Bu mahlûkuna büyük önem verdi. İsimler bilgisiyle donattı, meleklere secde ettirdi.

Sonra kendini anlattı, tanıttı. Kâinatı ve insanı yaratma sebebini açıkladı.

Peygamberler, kitaplar gönderdi, kullarını uyardı, varlık sebebini bildirdi onlara. Ebedi hayatı kazanmanın yollarını gösterdi.

Var olmak güzel. Hayat büyük bir nimet. İnsan olmak harika.

Rahmanı tanımak, ona inanmak, ona dayanmak, ona güvenmek, onu sevmek, her yerde onunla olmak manevi bir cennettir adeta.    

İman bir cennet tohumudur, lezzet verir. Küfür ise, cehennem tohumudur, daha dünyadayken ateş azabını tattırır.

İnsan, kalbinde taşıyor cennetini de, cehennemini de! İkisi de tercihlerimizin ve yapıp ettiklerimizin meyvesi.