TR EN

Dil Seçin

Ara

Bediüzzaman Ve Steve Jobs

Bediüzzaman Ve Steve Jobs

Yenilikçilik anlamında, Bediüzzaman Said Nursi ile Steve Jobs arasında yakın bir paralellik vardır.

Fen Bilimleri, fizik âleminde gözlemlere; felsefe, fizik-dışı fikir âleminde muhakemelere; inanç ise kişisel âlemlerde benimseme, içselleştirme ve müşteri olmaya dayanır. 

Bu yüzden fen bilimleri ve felsefe evrensel; inanç ise bireyseldir. Fen ve felsefe kişinin dışında; inanç ise içindedir. Fen ve felsefe dış âlemde olay ve varlıklar arkasında hükmeden ve akılda yansıyan manevi şabılon ve makinalarla, inanç ise iç âlemde kişilerin düşünce âlemini şekillendiren ve onlara hükmeden bakış açısı, değerler ve mekanizmalarla ilişkilidir.

Hızla akan bu bilişim, iletişim ve hürriyetler çağında fen, felsefe ve inançlar birbiriyle iç içe ve her biri diğerlerinden menfi veya müspet anlamda beslenmektedir. Birbirini güçlendirmekte veya zayıflatmaktadır.

 

Bediüzzaman'ın Fen Ve Felsefeye Katkıları

Bediüzzaman, mantık ve muhakemeye dayalı felsefî metodu en etkin şekilde kullanarak ve gözlemlere dayalı bilimsel yaklaşımı destek yaparak en büyük gerçekliklere en kolay ve kestirme bir yol açmıştır. Ve insanların muhakeme mekanizmalarının işleyişini de dikkate alarak Risale-i Nur eserlerinde fikrî bazdaki gerçeklikleri sağlam fikri yapı taşlarına yani inançlara dönüştüren tılsımı çözmüştür.

Mesleğinde felsefeyi bir basamak olarak kullanmıştır. Hatta daha ileri giderek mânâyı harfi bakış açısıyla mânâ-yı ismi yaklaşımına dayanan fen bilimlerini marifetullaha dönüştüren bir bakış açısı geliştirmiştir. Bütüncül bir yaklaşımla fen bilimleri, felsefe ve inancı entegre ederek bir potada mezcetmiş ve zihinlerin beğenisine sunmuştur.

Sunduğu mekanizma ile fen bilimleri ve felsefe Risale-i Nurları, dolayısıyla iman hakikatlerini daha derinlemesine anlamakta bir merdiven olmakta, Risale-i Nurlar da tamamlayıcı bir rol oynayarak öznesiz fen bilimlerine özne ve anlam, felsefeye de işlevsellik kazandırmaktadır.

 

Steve Jobs Ve Bediüzzaman Arasındaki Benzerlikler

Bilim ve teknolojide merak ve sorgulamanın tahrikiyle sürekli gelişim esastır.

Isaac Newton'un 1687'de yayınladığı meşhur hareket kanunları bilim ve sanayi devrimlerinin lokomotifliğini yaptı ve determinizmin felsefî altyapısını oluşturdu. Ancak 20. asrın başlarında Newton'un efsanevi kanunlarının da atomaltı boyutlarda ve çok yüksek hızlarda geçersiz olduğu ortaya çıktı.

Atomaltı dünyada parçacıkların bir anda çok yerde olmasının gözlenmesi ve zaman ve mekân kavramlarının çökmesi, fizikte tüm taşları yerinden oynattı. Ortaya konan Kuantum teorisi ve dayandığı belirsizlik prensibi, fizik anlayışımızın temelinden değişmesine sebep oldu.

Yenilikçilik anlamında, Bediüzzaman Said Nursi ile daha 21 yaşında iken dünyayı kişisel bilgisayarla tanıştıran Apple'ın kurucusu Steve Jobs arasında yakın bir paralellik vardır.

1970'li yıllarda bilgisayarlar ancak programlama dilini çok iyi bilen uzmanlar tarafından kullanılabilirdi ve sıradan bir vatandaşın bilgisayar kullanarak teknolojiyi hayatına katması söz konusu değildi. Ancak Steve Jobs'ın ikonlara dayanan yaklaşımı sonucu bugün 7'den 70'e herkes kişisel bilgisayar kullanabilmekte ve eskiden ancak uzman programcıların yapabildiği karmaşık işler bir çırpıda yapılabilmektedir. Yani Steve Jobs sayesinde teknoloji herkes için 'erişilebilir' bir hale geldi.

Benzer şekilde Bediüzzaman, eskiden hakikatine 15 yılda ulaşılabilen iman ilimlerinin, 15 haftada tahsil edilebileceği ve bir yılda ciddi bir âlim olunabileceği güvenli bir metot geliştirdi ve zamanımızın aceleci insanının kısa zamanda bir âlimin iman ve izan seviyesine erişebileceği bir yol açtı.

 

Risale-i Nur'un Kendi Kendine Ve Hayat Boyu Öğrenme Metodu

Keza, kendi kendine öğrenme ve hayat boyu öğrenme son zamanlarda tüm dünyada öne çıkan ve Bologna Süreci kapsamında yaygınlaşan değerler arasındadır.

Çok manidardır ki, modern dünyanın ancak 1990'larda önemini kavrayıp hayata geçirmeye başladığı kendi kendine öğrenme ve bunu hayat boyu sürdürme yaklaşımını, Risale-i Nur bireysel ve birlikte mütalaa yoluyla 1930'larda başlatmış ve 7'den 70'e herkesi talebe yaparak kişisel gelişim esaslı enformel din eğitiminde yeni bir ekol oluşturmuştur. Bunu da kişisel hak ve hürriyetler zemininde bireylerin hür iradelerine saygı içinde yapmıştır. Böylece dini de hürleştirmiş, dinin kişi veya kurumlar tarafından inhisar altına alınmasına engel olmuştur.

Yani Bediüzzaman, zamanımız insanının Kur'an'ı anlamasını kolaylaştırmıştır.