Genç susmak bilmiyordu. Kelimelerle tarıyordu ortalığı adeta. İhtiyarın dili “lâ havle” çekiyordu...
Bir süre sonra sustu ve “sen ne diyorsun” dercesine baktı ihtiyarın yüzüne...
İhtiyar:
“Bizim oralarda bir laf vardır, ‘söz ilaç gibidir’ derler. Ne fazla, ne çok olmalı...”
Genç:
“Ben bildiğim doğruları söylüyorum...”
İhtiyar:
“Söylediğinin doğru olması yetmez. Hem, her doğru da her yerde denmez...”
Gencin duracağı ve onu dinleyeceği pek yoktu.
O yine kaldığı yerden başladı kelimeleri ard arda dizmeye...
Yoruldu... Sonunda bir yerde durdu kaldı...
İhtiyar başını kaldırıp gence doğru baktı; uzun uzun baktı...
Genç:
“Bir şey mi diyecektin?”
İhtiyar:
“NE ÇOK ŞEY BİLİYORSUN SEN, ALLAH’TAN GAYRI...”
Sesler kesildi birden ve bir melek sanki sekinet indirdi gencin üzerine...
Bir rüyadan uyanmış gibiydi...