TR EN

Dil Seçin

Ara

Danışmak mı, Gıybet mi?

Danışmak mı, Gıybet mi?

Bazen söylenen söz, gıybet gibi görünse de bazı özel şartlarda söylendiğinde, gıybet sayılmaz. Ancak yine de yalnızca doğrular söylenmeli, garazsız ve sırf hak ve maslahat için konuşulmuş olmalıdır. Bu yazımızda, bu özel şartlardan birisi olan danışma içerikli konuşmaları ele alacağız. Acaba danışırken nasıl konuşalım ki, gıybet olmasın?

 

Danışma/istişare: Birbirimize danışma ve fikir almak gerektiğinde yapılan kimi konuşmalar da gıybet değildir. Netleştirelim:

• Birisiyle ortaklık yapacaksınız/birlikte bir iş yapacaksınız veya birisi tanıdığınız biriyle ortaklık planlıyor. Ortak olunacak kişiyi iyi tanıyan birisine gidip onun özelliklerini sormanız veya size sorulduğunda söylemeniz gıybet değildir. Ortaklığın her türlü biçimini dikkate alabilirsiniz: Ortak işyeri açacaklar, evlenecekler, birlikte ev, arsa satın alacaklar, borç alıp verecekler, aynı odayı paylaşacaklar, bir projeyi bölüşecekler, oradan alışveriş yapacaklar, birbirlerine birşey emanet edecekler...

• İncelik şudur: Ortaklıklarda birbirinizin özel hayatlarına girersiniz, toplumsal boyutun ötesindeki yönlerinizi paylaşırsınız. Özel hayatınız ortaklık yapacağınız kişinin özel hayatından etkilenir. Örneğin birisinin dolandırıcı olması, ondan yapacağınız alışveriş kararınızı etkiler. Bir kişinin gizli ve özel hayatı beni hiç etkilemeyecekse, o zaman ortaklık ilişkisi içerisinde olduğumu savunamam. Örneğin kalabalık bir işyerinde çalışıyorsam, dairemdeki benimle doğrudan ilgisiz diğer arkadaşların özel yanları hakkında kimseye danışamam ve bana bu gerekçeyle sorulursa cevap veremem. Aynı kurumda çalışıyor olmamız, ortak olduğumuz anlamına gelmez.

• Analiz yapmalısınız: Size birisi hakkında fikir soran kişi en samimi kardeşiniz bile olsa, önce niçin sorduğunu öğrenmelisiniz. Çoğu zaman, ortalıkta dolaşan bir dedikodu yüzünden merak ettiklerini, yani fitne ve fesat seline kapıldıkları için sorduklarını fark edeceksiniz. O anda ağzınızı açıp konuşursanız, ne yazık ki kardeşinizle birlikte çamur seline kapılmış, manevî bataklığa siz de sürüklenmiş olacaksınız. Sorma gerekçesinde, ‘ortaklık’ diyebileceğiniz kadar önemli, ciddi bir yön varsa, o zaman cevap vermelisiniz.

• Şartları oluşmuşsa istişareye doğru cevap vermek zorunluluktur. Eğer size sorulan kişinin bildiğiniz bir kusuru varsa, sevdiğiniz kişi, örneğin evladınız olduğu için gerçekleri gizlemişseniz; bu yüzden ilerde oluşacak tüm problemlerin sizin defterinize yazılacağından, suskunluğunuzun bedelini ödeyeceğinizden korkmalısınız. Susmak ne kadar önemliyse, gerekli olduğunda konuşmak da o kadar önemlidir.1

• İstişarede vereceğimiz veya soracağımız bilgi, konuyla ilgili olmak zorundadır. Örneğin: “Onunla ortak olma, zira ahlâksız bir kişidir; zaten anne babası da ahlâksızdı” derseniz, doğru da söyleseniz, ‘zaten anne babası da ahlâksızdı’ demekle gıybet yaparsınız. Danışan kişi onu mu, anne babasını mı sordu? Eğer anne babasıyla ortaklık yapacaksa, o zaman çocukları hakkında hiç konuşmamanız gerekirdi. Kimsenin suçu yakınlarını lekelemez ve insanı bir yakınının kötü yanıyla anmak zalimliktir, alçaklıktır, haysiyetsizliktir, en iğrenç şeytanlıktır.2

Lût peygamber (as), asilerle işbirliği yapan eşine nisbet edilemez. Hangi kötü akrabanız yüzünden size çamur atılmasına vicdanınız razı olabilir? Ancak, çok dikkatle bir istisnayı söyleyebiliriz: Şayet tanımladığımız kişinin yakın çevresinin bu olumsuz durumlarının bu ortaklığı etkileyeceği düşüncesindeysek, bunları vurgulamamız da gereklidir. Fakat gerekmiyorsa, bunları isim isim açıklayarak değil, isimlerden soyutlayarak aktarmalıyız.

• Vereceğimiz bilgi, öfkemiz veya önyargımız nedeniyle gerçek sınırını aşar da gerçek dışı boyutlar da içerirse, yani yalan da katarsak, o zaman iftiralı gıybet olacaktır. Hele sözümüz tahmine veya başkalarından duyduğumuz sözlere dayanıyorsa, doğru da çıksalar, büyük tehlike olduğu kanaatindeyim. Çünkü, Müslüman sadece doğru olanı söylemekle değil, eğer kullanacaksa duyduğunun doğruluğunu araştırmakla da sorumludur. Varsayalım ki verdiğimiz bilgi doğru olsun; ama tahkik etmediğimiz bir bilgi ise, tahkik görevini ihmal ettiğimiz için bence sorumlu oluruz. Şöyle ki; doğruluğundan emin olmadığımız halde söylüyorsak, bu bizde alışkanlık haline gelebilir ve duyduklarımızı yalan yanlış aktarmaya da başlayabiliriz.

 

 

Açıklama:

1. Pek çok kişinin doğruyu söylememek yüzünden verdiği zararın dönüp dolaşıp kendi geleceğini kahrettiğine çok şahit oldum.

2. TV ve gazetelerde bu tür haberlerle karşılaştığımda yazık diyorum: “Filancanın berberi uyuşturucu kullanmış. Filancanın kardeşi vergi kaçırmış. Filancanın oğlu barda olay çıkarmış...” Tanınan insanların isimlerini kullanarak, ilişki içerisinde oldukları tanınmamış kişileri lekeliyorlar; böylece kimi insanlara iğrenç ve aşağılık bir yolla çamur atıyorlar.