TR EN

Dil Seçin

Ara

Bitkilerde Kışa Hazırlık

Bitkilerde Kışa Hazırlık

Geçenlerde güz mevsimi ile ilgili olarak Selim Gündüzalp abiyle kısa bir söyleşi yaparken duyduğum “Eylül’de kar yağdığında ağaç dalları kırıldı, o zaman anladım ki, bitkiler yapraklarını dökmeden kar yağmaz.” cümlesi, beni güz mevsimindeki bu tahribatın hikmetlerini düşünmeye sevk etti.

Yaprakların, ilkbahar ve yaz boyunca yaptığı onca hizmetten sonra, düşüp çürümesi, ağaçlar için bir zorunluluktur ve bu birçok hikmet ve gayelerle yüklüdür. Bitkilerin, özellikle de geniş yapraklı bitkilerin sonbaharda yaprak dökmesi, bir nevi “kışa hazırlık” faaliyetidir aslında.

 

Yapraklar dökülmeseydi bitkiler ölebilirdi

Yaprak dökümü öyle basit bir hadise değildir. Yaprak dökümünden önce her yaprak içinde oldukça karmaşık bir dizi biyokimyasal işlem gerçekleşir: Allah’ın genel bir kanunu olan “Maksimum iktisat prensibi” çerçevesinde, yapraktaki protein ve karbonhidrat gibi kullanılabilir maddeler, bitkinin gövdesine tekrar geri gönderilerek depolanır. Böylece dökülecek olan yaprakla birlikte bu maddeler boş yere harcanmamış ve ilkbaharda yeni filizlenecek yaprak ve sürgünlere gıda kaynağı temin edilmiş olur.

Yapraklardaki su ve besinler gövdeye çekildikten sonra yapraklar kurumaya ve dökülmeye başlar. Eğer bu ön hazırlıklar yapılmamış olsaydı, soğuk kış şartlarında yaprakların içerisinde kalan su ve glikoz gibi besinler donarak bitkilerde ölümcül zarara neden olabilirdi.

Ayrıca yaprakların dökülmesiyle kışın sert rüzgârları karşısında bitkinin zarar görmesi engellenmişve karlı dönemlerde dalların kar yükü ile kırılmasının da önüne geçilmiş olur.

Bu hakikat Risale-i Nur’da nükteli bir şekilde anlatılır: “Evet rahmetin erzak hazinelerinden olan bir şecerenin (ağacın) uçlarında ve dallarının başlarındaki meyveler, çiçekler, yapraklar ihtiyar olup, vazifelerinin hitama ermesiyle gitmelidirler. Tâ, arkalarından akıp gelenlere kapı kapanmasın. Yoksa rahmetin vüs’atına (genişliğine) ve sair ihvanlarının (kardeşlerinin) hizmetine sed çekilir. Hem kendileri, gençlik zevaliyle hem zelil, hem perişan olurlar.

 

Yaprak dökülmesi nasıl gerçekleşir?

Yaprak dökümü, her yaprağın sapı ile dal arasındaki bölgede meydana gelen son derece karmaşık ve planlı olaylar sonucunda ortaya çıkar.

Yapraklardaki yaşlanmanın ilk işaretlerinden biri, yapraklarda absisik asit (ABA) ile etilen hormonunun üretiminin başlamasıdır. Bir süre sonra, bu hormonlar yaprak sapının dala bağlandıkları bölgedeki hücrelerde bir değişime neden olur ve bu bölgede küçük hücreler görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu hücrelerde parçalayıcı enzimler üretilir. İlk olarak selüloz enzimleri hücre çeperlerini parçalar. Daha sonra pektinaz enzimleri hücreleri birbirine bağlayan pektin tabakasını parçalar. Tüm bu olaylar sonucunda yaprak sapının dala bağlandığı yerde bir ayırma bölgesi meydana gelir. Sonunda, yalnız orta damar sayesinde dala bağlı olan yaprak hafif bir rüzgâr ya da titreşim sonucu kopar.

Sonsuz ilim ve hikmet sahibi yaratıcının kanunu ve iradesi ile, yaprak sapı ve gövdenin ayrılma noktası etrafındaki hücrelerde, su kaybını ve mikroorganizma salgınını önlemek amacıyla hemen mantar tabakası kaplanır ve açılan yara kapatılır.

Görüldüğü gibi bir yaprağın dökülmesi, tesadüfen meydana gelen basit bir olay değil, planlı gerçekleşen ve hâlâ tam olarak açıklanamayan bir seri fizyolojik ve biyokimyasal olaylar zinciridir.

Her dökülen yaprakta cereyan eden bu zincirleme planlı olaylar, Âlemler Rabbi’nin herşeyi kuşatan ilmini, kudretini ve hikmetini göstererek, Kur’an-ı Kerîm’deki “Onun ilmi dışında bir yaprak dahi düşmez.” (En’am, 59) ayetini hatırlatmaktadır.

Her sonbaharda şahit olduğumuz yaprak dökümü, yeryüzündeki hayatın devamlılığı açısından da ekolojik ve biyolojik hikmetler taşımakta ve hiçbir şeyin gayesiz olmadığını düşündürmektedir.

Ayrıca sararıp dökülen yapraklar, büyük insanlık ağacının başında birer yaprak olan bizlere, dünyanın faniliğini, ihtiyarlığı ve ölümü hatırlattığı gibi; ölmüş ağaçları yeniden dirilten Allah’ın, bizleri de aynı şekilde ebedî baharda yaratacağının müjdesini saklar.

 

 

Kaynaklar

Kocaçalışkan, İ. Bitki Fizyolojisi, Nobel Yayınevi, 2008.