TR EN

Dil Seçin

Ara

Kışa Hazırlık

Şu günlerde kışa hazırlık yapıyoruz. Dolaplardaki paltolar, kazaklar, atkılar çıkarılıyor, mutfakta turşu ve reçeller hazırlanıyor, patates ve soğan gibi besinler çuvalla alınarak kilerlere yerleştiriliyor, evlerin pencere ve kapıları gözden geçiriliyor, binaların dışında mantolama yapılarak izolasyon sağlanıyor. Bunları görünce bitkileri düşündüm. Bitkiler kışın soğuktan nasıl korunuyor? Onların da kışa hazırlığı var mıdır?

Bir ağacın altından geçerken veya bir otun üzerine basıp geçerken hiç onların kışa nasıl hazırlandıklarını merak ediyor muyuz? Halbuki onlar kışın soğuğunda tipi ile boğuşurken biz sıcacık evimizde pencereden onları seyrederiz.

Elbette bitkiler de çeşitli şekillerde kışa hazırlanırlar. Sonbaharda yaprakların dökülmesi kışa hazırlığın ilk göstergesidir.

Bitkinin üzerine yaprakları takan Yaratıcı, yaprakların alt yüzünde gözle görülemeyecek kadar küçük stoma adı verilen pencereler açmayı da ihmal etmemiştir. Bitki bu pencerelerden teneffüs eder. Bunların bir benzeri ağaçların gövdesinde bulunan ve lentisel adı verilen deliklerdir. Hem stomalar hem de lentiseller bitkide CO2 ve O2 gazlarının alışverişinin yapıldığı yerlerdir. Bu pencereler kışın da açık olursa buralardan soğuk girer ve bitki üşür.

Bitkiler kış uykusuna girdikleri için kışın fotosentez ve solunum yapmazlar, yani bu gazlara ihtiyaçları yoktur. Bu yüzden kışa girmeden önce bu pencerelerin kapatılması gerekir. İzn-i ilahi ile sonbaharda yaprakların dökülmesi sonucu bunlardaki pencereler atılmış olur. Yaprağın koptuğu yerde meydana gelen yara derhal bir kallus dokusu ile kapatıldıktan sonra üzerine mantar doku ile yalıtım yapılır. Gövdedeki lentiseller ise volkan bacasına benzerler. Yapraklar dökülürken bu bacalar da bir başka mantar doku ile kapatılır. Bitkilerin gövdesi ve dalları zaten kabuk dediğimiz bir koruyucu doku ile kaplıdır.

Mantar doku; yapısında süberin, lignin ve fenolik maddeler bulunduğundan iyi bir izolasyon malzemesidir. Böylece bitkinin bütün dış cephesi mantolanmış olur. Artık kendisine giydirilen bu koruyucu elbiseyle bitki kışa hazır hale getirilmiştir.

Çam, ardıç, köknar gibi iğne yapraklı bitkiler ile şimşir gibi pul yapraklı bitkiler yapraklarını mevsime göre dökmediklerinden kış boyunca yeşil kalırlar. Bu tür bitkilerde yapraklar küçük ve dar olduğundan soğuktan etkilenen yüzey azdır. Yine bu bitkilerin yaprakları kalın bir kutikula tabakası ile kaplıdır. Kutikula, kütin ve mum karışımından meydana gelen başka bir izolasyon malzemesi olup yaprağı soğuktan korur. Ancak bu bitkilerin yaprakları kışın bitkinin üzerinde kaldığından yapraktaki pencerelerden soğuk girmemesi için yapraktaki pencereler mağara biçimindeki çukurluklar içine yerleştirilmiştir. Çukurluğun ağzı da yaprak tüyleriyle kaplı olduğundan bitkiye soğuk girmesi engellenmiştir.

Bazı bitkilerde ise yapraklardan salgılanan ve müsilaj adı verilen yapışkan bir sıvıyla yaprak yüzeyi kaplanır ve sonra bu maddenin katılaşmasıyla soğuktan koruma sağlanır.

Bitkilerin dış cephesinde mantolama faaliyetleri sürerken içeride de Yüce Yaratanın koyduğu fizyolojik mekanizmalarla kışa hazırlık yapılmaktadır. Nasıl ki kış öncesinde arabanın bakımını yaptırarak kışa hazırlıyorsak ve en önemlisi radyatör suyuna antifiriz maddesinin ilave edilmesi gerekli ise, bitkilerin hücrelerinde de kışa girerken soğuğun uyarmasıyla antifiriz proteinleri sentezlenir. Bu proteinler diğer proteinlere göre daha küçük olup bunlarla hücrelerde donma noktası düşürülür ve buz kristallerinin oluşumu engellenir.

Diğer taraftan yaz mevsiminde yaprak mutfağında hazırlanan yağ, protein ve karbonhidrat gibi besinlerin bir kısmı meyvelere taşınırken bir kısmı da ihtiyat akçesi olarak aşağıya taşınarak kiler görevi yapan kök ve gövdenin parankim hücrelerinde depolanır. Çünkü ilkbaharda yaprakların ve çiçeklerin tekrar inşasında bunlara ihtiyaç olacaktır.

Dünyamızın en soğuk yerleri olan kutuplara yakın bölgelerde de bazı bitki türleri yaşar. Bunlar ayı üzümü, huş ve yaban mersini gibi boyları 1 metreyi geçmeyen çalılar ile bazı otsu bitkilerdir. Bu bölgelerde yaz mevsimi sadece 2 ay kadar kısa sürer. Onun dışında kış mevsimi bütün şiddetiyle hâkim olup sıcaklık sıfırın altında - 60°C ye kadar düşer ve kuvvetli rüzgârlar eksik olmaz. Diğer taraftan dünyamızın normal iklime sahip olan yerlerinde yüksek dağların tepelerinde de buna benzer soğuk iklim şartlan hâkimdir. Zira deniz seviyesinden her 100 metre yükseldikçe sıcaklık 1°C azalır. Onun için yüksek dağ tepelerinde yaşamak kolay değildir. Merhameti sonsuz Yüce Yaratan bu zorlu şartlarda yaşamaya müsait bitki türleri yaratmış ve onlara mahsus soğuktan koruyucu mekanizmaları onların yapılarına yerleştirmiştir. Buralarda yaşayan bitkilerin yaprakları kalın bir kutikula tabakası ile kaplı olduğu gibi yaprak yüzeyi pamuğumsu uzun tüylerle bir örtü gibi sarılmıştır. Ayrıca yapraklarda klorofille birlikte bol miktarda antosiyanin denilen koyu kırmızı renk maddeleri bulunur. Bunlar güneş ışığını emerek yaprağın ısınmasını sağlarlar. Bu sayede bitkilerin yaprak sıcaklığının hava sıcaklığına göre 15°C kadar daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Soğuk yerlerdeki bitkiler bu donanımlar sayesinde kışın zor şartlarında yaşayabilirler.

Canlılarda Cenab-ı Hakk’ın rahmet ve merhametinin tecellisi, o canlının gücünün derecesi ile ters orantılıdır. Canlıların en acizleri yavrular olduğundan en iyi beslenip bakılanlar onlardır. Aynen bunun gibi, kışın şiddetli soğuğuna karşılık toprağa bağlı olduklarından bir yere kımıldayamayan bitkiler, hal dilleriyle acziyetlerini ifade ediyorlar. Yarattıklarına sonsuz şefkatli Yüce Yaratıcı da onları soğuktan korumak için ihtiyaçlarına göre özel koruma sistemlerini onlara bahşetmiş ve böylece deniz diplerinden yüksek dağ tepelerine, çöllerden kutuplara kadar hemen her yeri bitkilerle şenlendirmiştir.

***

“Ey haşri inkâr eden adam! Ağaçlara bak; kışta ölmüş, kemikler gibi hadsiz ağaçları baharda dirilten, yeşillendiren, hattâ her bir ağaçta yaprak ve çiçek ve meyve cihetiyle üç haşrin numunelerini gösteren bir Zâta karşı inkâr ile, istib’âd ile kudretine meydan okunmaz.”

(Bediüzzaman, 25. Söz)