TR EN

Dil Seçin

Ara

Doğa Diye Diye Ölenler

Doğa Diye Diye Ölenler

Allah dememek için doğa diyorlar.

“Eskiden okuduğum kitaplara bir göz attım da şaşıp kaldım. Ne çok ‘doğa yaptı, doğa yarattı’ lafı geçiyormuş meğer. Farkına bile varmamışım. Ben de kullanırdım eskiden. Bakalım sen ne diyeceksin…”

 

Ne diyeyim, Allah ıslah etsin! Allah dememek için doğa diyorlar.

Bir yazı okuduğumuzda “Bu harfler mürekkeple yazılmış. Mürekkebin doğasında yazı olma özelliği var.” diyerek, yazarı inkâr edebilir miyiz?  

Tablodaki resme hayran olup “Resim olmak boyaların doğasındandır. Bu eserin ressamı yok.” diyebilir miyiz?  

“Bina kumun, çakılın, demirin, tahtanın doğası gereği var olmuştur. Mimarı yoktur.” diyen birine kim inanır? Ya da, o binanın planını görüp “İşte mimar budur!” diyerek kimi kandırabiliriz?

Binanın yapılması için, plan yapan, yapı kuran bir mimar gerek. Evrendeki eserlerin de ölçülü, düzenli, uyumlu yaratılması için bir usta olmalı. Bilen, seçen, gücü yeten bir usta.

Dünya sergisindeki her varlık da sanatlı birer eser. İnsan gücünü aşan bir bilim, sanat, estetikle yapılmış, yaratılmış. Ölçü, düzen, güzellik dilleriyle sanatkârını tanıtıyor. Bu sesi kim susturabilir!

Kâinat, yaratılanların bütünü... Demek kendisi de yaratılmış. Doğa ise evrendekilerin toplamı. Daha net bir anlatımla, bir bakıma evrenin ikinci adıdır doğa. Öyle olunca “Evreni de, içindekileri de doğa yarattı.” demekle “Evren kendi kendini yarattı.” demenin ne farkı var! 

Bir mühendis düşün. Mükemmel bir plan hazırladı, sonra onu uygulayıp uzaktan kumandayla çalışan bir fabrika yaptı. O harika fabrikaya bilimden, teknikten, sanattan nasip almamış vahşi bir adam girdi. Baktı ki, makineler büyük bir düzenle çalışıyor.

Çevresini araştırdı, mühendisi göremedi. “Bu makineler kendi kendine kurulmuş. Çalıştıranı da yok.” diye düşündü. Sonra duvarda asılı bir pano gördü. Oraya fabrikanın yapısı ve çalışmasıyla ilgili karmaşık bazı rakamlar yazılmış, karışık çizgiler çizilmişti. “İşte fabrikayı kuran, makineleri çalıştıran bunlardır.” dedi. 

Doğacı da tıpkı o adam gibi düşünüyor ya da düşünemiyor. Evren de mükemmel bir fabrika. Şaşırtıcı bir düzenle çalışıyor. Her şey birbiriyle uyumlu. Her iş, belli bir yasaya, ilkeye, kurala göre yapılıyor. Bu ilkeleri, yasaları, kuralları yaratıcı sanmak büyük gaflet!