Cihad, Allahu Tealâ’nın razı olmadığı küfür ve dalâlet gibi kötülüklerin def edilmesi ve iman ve takva gibi hakikatlerin hayat bulması için çalışmaktır.
Cihad, Cenâb-ı Hakk’ın insana lütfettiği akıl, kalp gibi, servet ve makam gibi nimetleri O’nun rızası istikametinde kullanmaktır.
İslâm’da cihad farzdır; kitab, sünnet ve icma ile sabittir.
Cihad, cehalete karşı cihad, nefisle cihad, şeytanla cihad, iç ve dış düşmanlara karşı cihad olarak başlıca dört kısma ayrılır.
Bu zamanın en önemli cihadı kalemledir. İslâm’ın inkişafı dün olduğu gibi bugün de tebliğ, irşad ve güzel örnek olmaya bağlıdır. Kalbler yine bununla feth olur, vicdanlar ancak böylece tatmin olur... Zaten bugün dünyanın her tarafında her gün binlerce insanın İslâm’ın cazibesine girmesi silah ve kuvvetin değil, ilim ve kalemin zaferidir. Evet, artık zafer zorlamayla değil ikna iledir, silahın değil kalemindir. Evet, bugün kalem sayesinde İslâmiyet dünyanın her yerinde her an yayılmaktadır.
Bediüzzaman Hazretleri de bu zamanda cihadın en büyük silâhının ilim ve kalem olduğunu şu ifadeleriyle ortaya koymaktadır.
“Elbette nev-i beşer, ahir vakitte ulum ve fünuna dökülecektir. Bütün kuvvetini ilimden alacaktır. Hüküm ve kuvvet ilmin eline geçecektir.” (Sözler)
İnsan, yeteneklerini ilimle geliştirir. Yaratılışın sırlarını onunla keşfeder. Hem insan, ilimle kâinattaki kudret mucizelerini tefekkür eder. Böylece ruhen yükselir, kalben inkişaf eder ve neticede marifet ve muhabbet-i İlâhiyeye mazhar olur.
Evet, ölmüş kalpler ilim ve hikmetle ihya olur. Evet cehaletin karanlığı, silahların parıltısı ile giderilmez.
İlimle cihad, cihadların en ulvîsidir. Nitekim Resulullah Efendimiz (asm) “İlim talep etmek, ind-i İlâhîde (nafile) namaz, oruç ve hacdan ve fisebilillah cihaddan üstündür.” buyurmakla ilimle cihadın önemini en güzel şekilde anlatmıştır.
O halde en büyük cihad, insanları ilim ve irfan ile ahlâk ve fazilet ile donatmak ve kalp ve ruhlarını, akıl ve duygularını yüce gayelere yöneltmektir.
Evet, insanlar imanı, fazileti, ahlâkı zorla değil kendi istek ve arzularıyla kabul ederler.
Hz. Resul-i Ekrem Efendimiz (asm) de mücahedesine tebliğle başlamış ve Hz. Erkam’ın evini irşad merkezi haline getirerek Kur’an nuruyla gönülleri, fikirleri fethetmiştir.