TR EN

Dil Seçin

Ara

Bağışıklık Sistemi Ve Sirkadiyen Ritmi

Bağışıklık Sistemi Ve Sirkadiyen Ritmi

Sirkadiyen ritim tabiri, dünyanın günlük dönüş ritmine uygun olarak canlılarda görülen ritmik fizyolojik değişiklikler için kullanılır. Bazı canlılarda genlerin yaklaşık %10’unun sirkadiyen bir ritim gösterdiği bilinmektedir. Gün ışığı, dünyanın gece ve gündüz ritmi ve sirkadiyen ritim arasındaki ahengin sağlanmasında önemli bir rol oynar.

Beynimizdeki hipotalamusun suprakiazmatik nukleusları merkezi saat sistemimizi oluşturur. Gözümüzden hipotalamusa giden nöronlar ile göze gelen uyarılar merkeze iletilir. Merkezi saat sistemimizin yanında birçok lokal saat sistemlerimiz de mevcuttur. Yani farklı organ ve doku sistemlerimizin kendine ait iç saat mekanizmaları vardır. Bütün bu farklı saat sistemlerinin orkestra şefliğini de beyindeki merkezi saat sistemimiz yönetir. Bu sayede neredeyse bütün hücrelerimizde bulunan bu minik saatlerin uyumlu çalışması da gerçekleşmiş olur. Bu senkronizasyonun nasıl gerçekleştiği henüz bilim adamlarını meşgul eden araştırma konuları arasındadır. Otonomik sinir sisteminin uç hücrelerinden salınan noradrenalin gibi hormonların bu ritmin düzenlenmesinde önemli rolü olduğu düşünülmekte ise de bu konuda bilinmeyen çok fazla aktör olduğu sanılmaktadır.

Vücudumuzun en kompleks sistemlerinden olan bağışıklık sistemimizin kanda dolaşan farklı hücrelerinde de sirkadiyen, yani gece ve gündüz farklılıklar sergileyen özellikler gösterilmiştir. Hatta bu farklılıklar gündüz aktif hayat yaşayan insan gibi canlılar veya gece aktif hayat gösteren kemirgenler arasında da farklıdır. Örneğin insanlarda bağışıklık sisteminin en önemli hücrelerinden olan olgun lökositlerin sayısının gün içinde en fazla arttığı zaman dinlenme zamanı olan gece iken kemirgenlerde ise gündüzdür. Lökositlerdeki bu sirkadiyen farklılıkların fizyolojik önemi tam olarak bilinmemektedir. Ancak, lökositlerin kan dolaşımından dokulara en fazla geçtiği dönem olan gündüz saatlerinde karşılaşılan bu yoğunluğun, gündüz oluşan kas hasarlarının tamirini hızlandırdığı ve ayrıca bakterilere karşı olan savaşa yönelik olduğu sanılmaktadır.

Sirkadiyen farklılıklar sadece lökositlerin sayılarında değil fonksiyonlarında bile görülür. Örneğin lökositlerin yabancı patojenleri en fazla yutma ve sitotoksite (hücreyi direkt olarak öldürme) ile düşmanları yok etme kabiliyetlerinin en fazla olduğu zamanın gündüz insanın aktif saatlerinde olduğu anlaşılmıştır.

Romatoid artrit adlı nispeten sık görülen romatizmal hastalıkta da hastaların eklem şikayetlerinin sabah saatlerinde daha fazla olması sabahın erken saatlerinde maksimum seviyeye çıkan TNF ve IL-6 gibi bağışıklık sistemi proteinlerine bağlıdır.

Vücudumuzdaki bu saat sistemimizi kontrol eden genlerdeki bozukluklar, düzensiz çalışma saatleri veya sık uzun mesafe uçuşları gibi gece gündüz dengemizi bozan durumların vücut saat sistemimizde yol açtığı dengesizlikler nedeniyle bu kişilerde kanser riskini artırdığı gösterilmiştir. Yine vücut saat sistemimizin sağlıklı çalışmasını desteklemek için yapılan bir çalışmada, yoğun bakım merkezlerinde ışık miktarının gece ve gündüz saatlerine göre uygun bir şekilde ayarlanmasının bazı hastaların iyileşmesini kolaylaştırdığı gösterilmiştir.

Bütün bu ve benzeri birçok çalışmanın gösterdiği bulgular bağışıklık sistemimizin sirkadiyen ritmini daha iyi öğrenerek bazı hastalıkların tedavisinde daha başarılı olmamıza vesile olabilir gibi gözüküyor. İlaçların günün belirli saatlerinde daha etkili olabileceği ihtimali, daha düşük dozda ilaç ile daha fazla tedavi gücü ve daha az yan etki anlamına da gelmektedir. Vücudumuzdaki merkezi ve lokal ritmik mekanizmaların daha iyi anlaşılması ileride tıpta önemli gelişmelere yol açacak gibi görünüyor.

Peygamber Efendimiz’den (sav.) rivayet edilen bazı hadislerde de zamansız olan uykuların bazı hastalıklara yol açacağını bildirmiştir. Bu hadislerin, yeni yeni anlaşılmaya başlanan yukarıda özetlenen bilgilerimiz ışığında değerlendirilmesiyle Peygamber Efendimiz’in (sav.) mucizelerinden olduğu şimdi daha iyi anlaşılmıştır.

Konuyla ilgili ayet ve hadisleri aktararak yazımızı bitirelim:

“O, dinlenmeniz için geceyi, gündüzü de aydınlatıcı (mubsir) olarak sizin için yaratmıştır. Şüphesiz işitebilen bir topluluk için bunda gerçekten ayetler vardır.” (Yunus Suresi, 67)

“Sabahları uyuyan sırt ve bel ağrılarına müptela olur.” (İ. Şarani)

“Sabah uykusu, tembellik ve unutkanlığa sebep olur.” (İ. Maverdi)

 

 

Kaynak:

Nature Reviews Immunology, Şubat 2013.