TR EN

Dil Seçin

Ara

Ruhsal Şifa

Ruhsal Şifa

 

Soru:

Ben yoğun çalışan bir insanım... Zamanımın çoğu işte geçiyor. Toplantılar, iş görüşmeleri derken, uzun saatler dışarıda kalıyorum. Eve genellikle geç geliyorum. Ben geldiğimde çocuklar çoktan uyumuş oluyor. Uyumadıkları zaman da ses kaldıracak halim olmuyor. Gün boyu yorulunca eve gelip dinlenmek istiyorum... Eşim, çocuklarla ilgilenmiyorsun, bize hiç vakit ayırmıyorsun diye şikâyet ediyor... Ben onlar için çalışıyorum, kimin için bu kadar uğraşıyorum ki diye düşünüp öfkeleniyorum. Bazen bu konuşmalarımız kavgaya dönüşüyor. O benim iyi bir baba olmadığımı düşünüyor... Kendi kendime soruyorum... Ben iyi bir baba değil miyim? İyi baba nasıl olunur, bu işin doğrusu nedir?

 

Cevap:

Baba olmak erkeğin hayatındaki en önemli virajlardan biridir. Kendiyle yüzleştiren, çaresizlik ve çıkmazlar yaşatan, büyümek ve olgunlaşmak durumunda bırakan bir süreçtir. Hayat boyu sürecek, sürekli öğrenmeyi ve tekrar tekrar denemeyi gerektiren, doğrusunu öğreninceye kadar çabaladığın bir durumdur baba olmak...

Bizim kültürümüzde baba, çocukları ve ailesi için çalışır, işe gider, para kazanır, onların geçimini sağlar. Bütün gün evin dışındadır. Akşam yorgun argın eve gelir, hürmet ve saygı görmek ister. Hatta sessizlik ve sükunet olsun, mümkünse çocukların karnı doyurulmuş ve uyutulmuş olsun diye talep eder.

Toplumsal yapımızda babalar fazla konuşmaz, çocuklarla yüz göz olmaz, açıktan severek şımartmaz, hatta uyurken sever, söyleyeceklerini anne üzerinden duyurur. Çocuklar da babaya doğrudan ifade edemediklerini önce anneye söyler, onun da babaya iletmesini isterler. Baba fazla konuşmaz, oyun oynamaz, ağırlığı olan, kendisinden korkulan ve yanında ses yükselmeyen biri olarak algılanır.

Yaşadığımız çağda babalık rolünde değişimler yaşansa da, kendi babalarımızın hayatımızdaki etkisi hala devam ediyor. Babamız ilk modelimiz, ne kadar fark etmesek de onu görerek ve taklit ederek baba olmayı öğreniyoruz. Çocuğumuzla daha yakın ve sıcak bir ilişki kurmak istesek de, alıştığımız ve yıllarca şartlandığımız bu davranış şekilleri bizim üzerimizde varlığını sürdürüyor. Babamız gibi sert davrandığımızda pişman olup, değiştirmeye, deneme yanılmalarla doğru davranmayı ve iyi baba olmayı öğrenmeye çalışıyoruz.

Baba arkamızdaki dağ gibidir, dış hayatı, özgüveni ve kendinden hoşnut olmayı temsil eder. Babasıyla arası iyi olan, sevgisini hisseden, onunla oyun oynayan, birlikte özel vakit geçirebilen çocuklar daha özgüvenli olurlar. Aşırı sert davranan, ani öfke ve bağırma tepkileri veren babaların çocukları, genellikle daha tedirgin ve çekimser bir kişilik yapısı geliştirebilirler.

Bir babanın çocukları için çalışması kadar, onlarla oynaması, sevmesi ve çocuklarıyla vakit geçirmesi de çok önemlidir. Erkek çocuk için babasıyla evde tamir yapmak, dışarıdaki işleri halletmek, baba oğul işe gitmek, onun için en özel anları oluşturur. Babası onun kahramanıdır. Onun yanında olmak, onunla vakit geçirmek kendisini de güçlü ve yeterli hissettirir. Kız çocuğu için ise, hayatında tanıdığı ilk erkek babasıdır. Daha sonraki seçimlerinde, özellikle de eş seçiminde ve eşiyle iletişiminde babasıyla ilişkisinin etkileri görülür.

Aynı zamanda babaların çocukları için yapacağı en değerli şeylerden biri de, onların annesini yani eşini sevmesi, onunla iyi geçinmesidir. Ev ortamında huzurun ve mutluluğun olması çocuklara güven verir, kendilerini emniyette hissederler. Ama sürekli kavga edilen ve tartışmaların olduğu bir evde çocuklar korkar, geleceğe dair endişe duyar ve kendilerini emniyette hissedemezler.

Bu sebeple iyi baba olmak, onların rızkını kazanmak için çalışmak kadar, onları sevmeyi, sevdiğini belli etmeyi, birlikte vakit geçirmeyi ve oynamayı da gerekli kılar.