Sabah güneşinin pencereme yansımasıyla bir an nazarımı gökyüzüne çevirdim. Kuşları izliyorum. Öyle neşeli coşkulu uçuyorlar ki, adeta raks ediyorlar. Aralarında anlaşmış gibi gruplara ayrılıyor, aynı anda aynı doğrultuda süzülerek dairesel hareketlerle sanki desen çiziyorlar. Tek bir kalem olmuş gökyüzünü resmediyorlar. Bazen de aynı deseni birkaç kez tekrarlıyorlar. Hani olur ya bir an gözünden kaçıverenler için belki…
Hayretle gökyüzündeki o cezbedici manzarayı seyre daldım. Düşündüm… Öyle sessizce derinden derine… Hayalen onlara eşlik ediyorum. Oradayım. Aynı neşe ve coşku bana da sirayet ediyor. O an onlarla olan bağımın ne kadar da kuvvetli olduğunu hissediyorum. Bu akış içerisinde aklım, kalbim, ruhum da uyanıyor, onlar da iştirak ediyorlar.
Hislerimin uyanışıyla bu muhteşem faaliyetin hikmetini, hakikatini merak ediyorum. Küçük âlemimde kendimce sorgulamaya başlıyorum. Görünenler sıradan ve tesadüf olabilir mi!? Bir plan, intizam, cazibe var, görülüyor. Sanki perde arkasında usta bir el işliyor, sevk ediyor.
Gökyüzü şenlik yeri olmuş, davet var. Sanki kuşlar birer mektup ötelerden haber var. Daveti vereni tanımadan geçmek olur mu! Hazırlık var a dostlar hazırlık var. Çeşit çeşit ikramlarla donatılmış sofralar var. Müştak muhataplarını bekliyorlar…