Reader’s Digest dergisinin bir sayısında kuşları konu alan bilimsel bir makalede şöyle bir cümle vardı: “Aerodinamik bir harika olan kuşla kıyaslandığı zaman en gelişmiş hava aracı bile sadece kabataslak bir kopyadan öteye geçmez.”
Evet, kabataslak kopya ve taklit! Hatta bir bilim dalıdır bu. Biyomimetik, doğadaki modelleri inceleyen, tasarımları taklit ederek ya da bunlardan ilhamla yapılan aletlerin, mekanizma ve sistemlerin tümünü ifade eden bir terimdir. Milyonlarca senedir sistemi çalışan doğanın ve canlıların işleyişinden ilham, model, ölçü ve akıl alarak hayatımızı kolaylaştıracak teknolojileri bizlere sunar.
Kuşların haritaları olmadan uzun mesafe yolculuklar yapabilmeleri, Arı kuşlarının 10 gramdan az bir yakıtla Meksika körfezini geçebilmeleri, Yusufçukların en gelişmiş helikopterlerden bile daha iyi manevra yapabilmeleri gibi hayranlık uyandıran mekanizma ve tasarımlar teknolojinin birçok alanını zenginleştirme potansiyeline sahiptir.
…
Kuşlar kusursuz uçuş makineleridir. Bir aracın uçabilmesi için hafif olması gereklidir. Bu nedenle insanlar uçak yapımında hep özel malzemeler kullanırlar. Sert ama hafif, ayrıca darbelere dayanıklı. Bütün çabalara rağmen bu konuda kuşlara yaklaşamayız.
Kuşlardaki kusursuz tasarımların, havacılığın gelişmesinde çok büyük etkileri olmuştur. Örneğin Wright kardeşler, Kittyhawk adındaki uçaklarının kanatlarının yapımında akbaba kanatlarının tasarımını örnek almışlardır.
İçi boş hafif kemikler, bu kemikleri hareket ettirecek güçlü göğüs kasları, havada tutunmayı sağlayacak nitelikte tüyler, aerodinamik kanatlar, yüksek enerji ihtiyacını karşılayacak bir metabolizma. Kuşların bir tasarım ürünü olduğunu açıkça gösteren tüm bu özellikler onlara havada büyük bir hareket yeteneği kazandırır.
…
Kuşlar daha pek çok bakımdan da uçaklardan çok ileridir. Örneğin kuzgun, güvercin gibi kuşlar havada takla atabilirken, arı kuşları havada asılı kalabilirler. Havada uçarken fikir değiştirerek ani bir hareketle bir dala konabilirler. Uçaklar ise böyle manevralar yapamazlar.
Daha uçakların keşfedilmediği zamanlarda bile kuşların uçmak için kullandıkları kusursuz tasarım birçok mucidi etkilemiştir. Öyle ki, 19. yüzyılda bazı insanlar evlerinde yaptıkları kanatları kollarına sıkıca bağlayarak binaların tepesinden kendilerini boşluğa bırakıp kuşların hareketlerini taklit etmeye çalışmışlardır. Ancak uçmak için sadece kanatların yeterli olmadığının anlaşılması fazla uzun sürmemiştir.
…
Darwinistler ise bir uçağın onlarca mühendis ve işçi tarafından yapıldığını ama daha kompleks yapıda ve üstelik canlı olan bir kuşun ise rastlantılarla oluştuğunu söylerler. İngiltere’deki Leeds Üniversitesi’nde öğretim üyesi ve aerodinamik (hava ile havanın içinde hareket eden katı kütlelerin etkileşimini inceleyen bilim dalı) alanında bir uzman olan araştırmacı Prof. Andy Mc Intosh bir röportajında kuşlardaki tasarımla ilgili olarak şunları söylüyor:
“Doğanın birçok yönü, canlıların tasarlanmış olduklarını göstermektedir... Uçan canlılar... Avustralya’ya büyük bir Jumbo jet ile geldim. İniş sırasında yaptığı hassas manevraları izledim. Kanadın aşağı sarkan çok büyük kısımları, arkadan çıkarak kanat büyüklüğünü artırdı, böylece düşük hızda uçabilmek için gerekli kaldırma kuvvetini elde etti. Kanadın tam olarak çalışmasını sağlamak amacıyla yapılan tüm bu tasarım karşısında hayrete düştüm. Şimdi, her gün yere iniş yapan kuşların tasarlanmamış olduklarını mı söyleyeceğiz? Bir kitapta, Hong Kong’a iniş yapan bir uçağı ve o sırada yere konmak üzere olan bir şahinin fotoğrafını görmüştüm. Eğer kuşlara ve uçaklara aynı anda bakarsanız, birinin tasarlandığını diğerinin ise tasarlanmadığını mı söyleyeceksiniz? Ben bunu bilimsel açıdan mantıksız bulurdum.”
Tesadüfleri ilâh edinen, tabiat kanunlarının ve doğal seleksiyonun duyan, gören, buluşlar yapan, devletler kuran, yapıtlar meydana getiren insanı meydana getirebildiğine inanan insanlar zeki ve donanımlı bilim adamları olabilirler. Ancak bugün çocukların bile inanmayacağı eski Yunan mitolojisini andıran hikayelere inanıyor, bir gün inançlarının bilimsel dayanak bulacağını umut ederek kendilerini aldatıyorlar.
Ve bu kişiler 150 yıldır tüm evrenin, insanların, bitkilerin, hayvanların, her şeyin kendiliğinden meydana geldiği konusunda insanları adeta bir büyü etkisiyle kandırıyorlar. İnsanlar, evrim teorisinin bilime dayanarak değil, “bilime rağmen ve materyalizm adına” savunduğu yalanlarına gerçek zannederek inandılar.
“Onlar, üstlerinde dizi dizi kanat açıp kapayarak uçan kuşları görmüyorlar mı? Onları Rahman (olan Allah)tan başkası (boşlukta) tutmuyor. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla görendir.” (Mülk Suresi, 19)