TR EN

Dil Seçin

Ara

Doğaya Bıraktığımız Kirli İz:  “Karbon Ayak İzi”

Doğaya Bıraktığımız Kirli İz: “Karbon Ayak İzi”

Doğa, canlı ve cansız varlıkların içinde bulunduğu bir ekosistemden meydana gelmiştir. Bu sistemler birbirine sıkı sıkıya bağlı kılınmıştır. Birinin bozulması diğer sistemdeki ekolojik dengeyi de etkilemektedir. Bu nedenle her canlı gibi insanların da doğanın bir parçası olarak bu sistemin bozulmaması için doğaya uyumlu ve zarar vermeden yaşaması gerekmektedir. 

“Ekolojik Ayak İzi” tabirini duymuşsunuzdur. İnsanın, yaşamını devam ettirirken ve ihtiyaçlarını karşılarken yapmış olduğu faaliyetler sonucu çevrede birtakım izler bırakır. Bu izi hesaplamak için, ihtiyaçlar karşılanırken doğa üzerindeki etkinin, oluşturulan baskı ve ekolojik taşıma kapasitesinin ne kadar aşıldığı belirlenir. İşte, “Ekolojik Ayak İzi” terimi de insanın gezegenin ekosistemleri üzerindeki etkisini ölçmek için geliştirilmiş bir kavram ve metodolojidir.

Karbon ayak izi ise, her insanın ulaşım, ısınma, enerji tüketimi veya satın aldığı her türlü ürün neticesinde atmosfere yayılmasına sebep olduğu karbon miktarını belirtmek için kullanılan bir terimdir. Başka bir ifadeyle, aldığımız her ürün ya da gerçekleştirdiğimiz her faaliyet için gerekli olan enerjinin üretilmesi sırasında atmosfere salınan karbon gazı toplamını ifade eder. Aslında karbon ayak izi, insan faaliyetlerinin çevreye verdiği zararın, karbondioksit cinsinden karşılığıdır.(*)

 

Karbon Ayak İzimizi Azaltmak İçin Bazı Öneriler

Aslında basit kişisel önlemlerle de karbon ayak izimizi azaltmak mümkün. Evlerimizdeki karbon salımının en büyük kaynağı tükettiğimiz enerjidir. Bizler elimizdeki enerjiyi mümkün olduğunca verimli kullanabilirsek hem giderlerimizi hem de çevreye saldığımız karbondioksit emisyonunu azaltmış oluruz. Örneğin ısınma sırasında ev içi sıcaklığını 1oC daha azalttığımızda yılda en az 300 kg karbondioksitin atmosfere salımını engellemiş oluruz. Aynı şekilde gereksiz yere yanan lambaları söndürerek de en az 250 kg karbondioksitin çevreye salımını engelleyebiliriz.

İhtiyaçlarımızda önceliğimizi doğa dostu ürünlerden yana kullanarak çevreye katkıda bulunabiliriz. 

Faturalarımızı e-posta üzerinden alarak fatura için kâğıt kullanımını engellemiş ve böylece daha çok ağaç kesilmesini önlemiş oluruz.

Çöplerimizi türlerine göre ayırarak geri dönüşüm kutularına bırakabiliriz. Bu şekilde, örneğin 1 ton kâğıdın geri dönüşümünden 36 ton, 1 ton alüminyumun geri dönüşümünden 13 ton karbondioksitin atmosfere salınmasını önlemiş oluruz.

Dünyanın öteki ucundan gelen ithal ürünler yerine yerli ürünleri tercih etmeliyiz.

Gereksiz ambalaja sahip ürün ve hizmetlerden uzak durmalıyız. Çünkü abartılı ve gereksiz ambalajların üretimi esnasında kâğıt ve naylon gibi birçok ürün kullanılmakta ve enerji tüketilmektedir.

Bir şeyler satın aldığınız zaman, bu ürünlerin nerelerde üretildiğine ve üretimde hangi maddelerin kullanıldığına dikkat etmeliyiz. 

Ulaşımda mümkün olduğunca toplu taşımayı tercih etmeliyiz. Kısa mesafelerde aracımızı kullanmak yerine yürüyerek veya bisiklete binerek kat ettiğimiz 1 km mesafe için 0.15-0.3 kg karbondioksitin doğaya salınmasını engellemiş oluruz.

 

Ağaç Dikerek Karbon Ayak İzinizi Silebilirsiniz

Yetişkin normal bir ağaç, bir saatte ortalama 2.3 kg karbondioksiti bünyesine alarak atmosferin temizlenmesine hizmet etmektedir. Ancak insanoğlu tarafından dünyamızda yılda ortalama olarak 13 milyon hektar orman da yok edilmektedir. Bu durum atmosferdeki temizlik hizmetinin aksamasına yol açmakta, küresel ısınma, iklim değişikliği, çölleşme gibi çevre sorunlarına neden olmaktadır. 

Peygamber Efendimiz (asm) ağaç dikme konusunda; “Kim ağaç dikiminde bulunursa, onun için ağaçtan hâsıl olan ürün miktarınca Allah ona sevap yazar” buyurmuş ve ağaç dikmeyi teşvik etmiştir. Buna rağmen hala ormanları yok edip yerine beton yığınları inşa eden modern çağın sözde doğa dostu insanlarının kulakları çınlasın!

Eğer insanoğlu, doğaya bıraktığı bu karbon ayak izi gibi gezegene bıraktığı kirli ayak izlerini azaltmazsa, “İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır” (Rum suresi, 41) ayetinin tehditine masadak olacaktır.

Bu konuda Kur’an’ın bu asra bakan tefsiri olan Risale-i Nur’da şu dikkat çekici ifadeler geçmektedir: “Ey israflı, iktisadsız… ey zulümlü, adaletsiz... ey kirli, nezafetsiz bedbaht insan! Bütün kâinatın ve bütün mevcudatın düstur-u hareketi olan iktisat ve nezafet ve adaleti yapmadığından, umum mevcudata muhalefetinle, manen onların nefretlerine ve hiddetlerine mazhar oluyorsun. Neye dayanıyorsun ki; umum mevcudatı zulmünle, mizansızlığınla, israfınla, nezafetsizliğinle kızdırıyorsun?”

Son söz olarak, insanoğlu dünyada kurulu olan hassas ölçüye ve dengeye uygun hareket etmeli, dünyadaki düzen ve ahengi bozacak davranış ve faaliyetlerden kaçınmalıdır. Yaşarken hırs ve tüketim odaklı değil, DÜNYA ODAKLI yaşamalı. Herkesin neyi ne kadar tükettiğine dikkat etmesi ya da günlük yaşamında kullandığı araç ve gereçlerin, doğanın hangi parçasının sökülüp çıkarılarak elde edildiğini düşünmesi, bireysel çözümler üretmek için atılacak en önemli adımlardandır. 

Bunun için üç önemli formül: AZ TÜKET, YENİDEN KULLAN, GERİ DÖNÜŞTÜR.

 

(*) Karbon ayak izini merak edenler, “http://www.karbonayakizi.com/calculator/calculator.aspx” adresinden, doğaya bıraktığı ayak izini hesaplayabilirler.