TR EN

Dil Seçin

Ara

Ayna / Hayalin İçinden Öyküler

Yenileme çalışması nedeniyle iyice daralan, buna rağmen yol boyunca sağlı sollu sıralanmış lüks dükkan ve mağazaların aynı rağbeti görmeye devam ettiği bu tarihi caddede, iğne atsan yere düşmez dedikleri türden bir kalabalıkta yürüyordum. Birden önüme çıkan uzun boylu, esmer tenli, güler yüzlü, tok sesli delikanlının, tek eliyle tutup havaya kaldırdığı dörde katlanmış bir gazete boyutunda, süslü mü süslü, gümüş çerçeveli bir ayna için, “En çok sevdiğiniz kişiyi gösteren bu aynadan istemez misiniz?” sorusuyla durakladım.

Kurduğu cümle sıradan bir cümle değildi. Bu işportacıdaki zeka takdire şayandı doğrusu. Pazarlama derslerinde yer verilebilecek bir vaka ile karşı karşıyaydım. Son araştırmalarla da desteklenen bir görüştü bu; insanların çoğu en çok kendisini seviyordu. Dolayısı ile işportacı söylediğinde haklıydı. 

Ona doğru yürürken, bir an bu aynada kişinin kendisi haricinde en sevdiği insanı görebildiğini hayal ettim. Oradan masallardaki sihirli aynalar aklıma geldi. Güzellik budalası kraliçenin aynası konuşabiliyordu. İçine girilip başka dünyaya geçiş yapılan aynalar da vardı. Bu arada aynaların başka marifetlerinin de olabileceğini düşündüm. 

Hayal kurmak ne güzel, ne zahmetsiz bir işti. En sevdiğiniz kişiyi gösteren ayna da olabilirdi, sizi en çok seven kişiyi gösteren ayna da. Her iki durumda da o kişinin hiç ummadığınız birisi çıkması ilginç olurdu… 

Madem bunlar olabiliyor o zaman bizi gelecekte ya da geçmişte göstermesini de isteyebilirdik. İleri bir tarihi söylediğimizde, bizi o zamandaki halimizle gösterebilirdi, göstermezse işte o zaman anlardık ki ömrümüz oraya yetmemiş. 

Delikanlı, yolun ortası sayılabilecek bir yeri tutmuş, içi ayna dolu çantayı koyduğu sandalyesinin yanında ayakta duruyor ve elinde tuttuğu aynayı daha çok kişiye gösterme gayretiyle bir sağa bir sola çeviriyor ve bir yandan da beni hayallere daldıran o cümleyi tekrarlıyordu: “En çok sevdiğiniz kişiyi gösteren bu aynadan istemez misiniz?”

Tam önüne gelmiştim. Dikkatimi çektiğini anlayınca durdu ve bana doğru uzattı. Aynada kendimi görünce gayri ihtiyari güldüm. İtiraf etmeliyim ki, bir an başkasını görmeyi beklemedim değil…

Delikanlıya “Demek en çok kendimi seviyormuşum” dedim ve ekledim: “Bunu alıyorum.”

O ise hazırladığı poşeti bana verirken yeni iddiasıyla dedi ki: “Bu ayna da en sevdiğiniz kişiyi gösteriyor. Sizi en çok seven kişiyi gösteren aynadan da ister misiniz?”

“Hayır” dedim gülümseyerek, “Yine kendimi görmek istemiyorum, ama öteki taraftaki yerimizi gösteren varsa, bana o aynadan verebilirsin.”

Delikanlı hiç bozuntuya vermeden, dudaklarını büktü, boynunu hafif öne eğdi ve ellerini iki yana açarak:

“Arz talep meselesi bu abi” dedi, “Dünya bu kadar talep gördükçe dediğin aynadan yapmaz firmalar..”

Sonra bir an durdu ve sözünü tamamladı: “Ama ille de görmek istiyorum dersen attığın adımlara bak. Ayna gibi olmasa da öbür tarafta gideceğin yeri gösterirler…”