TR EN

Dil Seçin

Ara

Akıllı Olmak

Ne kadar akıllı bir insan, kafasında birçok aşamalı bir matematik işlemini birkaç saniye içerisinde gerçekleştirebiliyor… Çok akıllı bir çocuk, hocasının anlattıklarını hemen kavrıyor… Çok akıllı bir tüccar, kısa zamanda çok para kazandı… 

Acaba Türkiye’deki en akıllı insan kim? Bu sorunun cevabını bulabilmek için nasıl bir yol izlemek lazım acaba? Malûm insan beyni o kadar mükemmel donatılmış ki, günümüzdeki en üstün bilgisayarlarla bile karşılaştırılamaz. Bazımızın, bazı beyinsel yetenekleri biraz daha ön plana çıkınca hemen o ön plana çıkana akıllı damgasını yapıştırıyoruz.   

Akıllı olmanın iyi bir şey olduğu konusunda toplumda şüphe yok; ama acaba akıllı olmak neden iyi bir şey?

Sınavlarda çok iyi başarı göstermemize vesile olduğu için mi ya da çok kıvrak manevralarla çok para kazanmamızı sağladığı için mi? Ya da üniversitede profesör olup belki de bilim dünyasına önemli katkılarda bulunmamızı sağladığı için mi? Veya toplumda akıllı damgasını yediğimizde bu bize belli bir sosyal statü sağladığı için mi? 

Akıl aslında dinimizde de çok önemli bir kavram. Zira insanın Allah’a karşı sorumlu olabilmesi ve bazı yükümlülükleri taşıması için gereken ilk şart. Aklı olmayan bir insanın dinî açıdan da sorumluluğu olmuyor. Aklı baliğ olmadan da dini sorumluluk başlamıyor.

Peki günlük hayatta kullandığımız akıl kavramı ile dinimizdeki aynı anlama mı geliyor?

Kur’an-ı Kerîm’de birçok yerde Allah’ın ayetlerini ve nerden gelip nereye gittiğimiz konusunda düşünmeye sevk ediliyoruz. “Onlar düşünmezler mi?..” gibi uyarılar da aklımızı kulluk görevimizi doğru idrak edebilmek için kullanmamız gerektiği yönünde bizi uyarıyor. Yani bizi Allah’a imanda ve teslimiyette aklımızı kullanmamız gerektiği konusu sık sık hatırlatılıyor. 

Toplumda çok akıllı diye tanımlanan insanlara baktığımızda ise hayatın asıl gayesi konusunda her zaman bu insanların akılları ile orantılı bir teslimiyet içerisinde olamadıklarını görüyoruz. Peki o zaman problem nerede. Acaba akıllı zannettiğimiz insanlar o kadar da akıllı değil mi?

Olayın bir de öteki yanı var tabii: Toplumda çok da revaçta olmayan bir meslek sahibi birisinin Kur’an’daki ayetleri doğru algılayarak Allah’a teslimiyetini ve takvasını nasıl açıklayacağız. Her ne kadar üniversite mezunu olmasa da veya çok para kazanmanın yollarını bulamamışsa da bu insanın ilahi mesajı hayatına uygulayışında gösterdiği sebata bakarsak bu insana akıllı bir insan dememiz gerekmiyor mu? Fakat bazen bu tür insanlara cahil geri kafalı da denmiyor mu? 

Demek ki bizim güncel hayatta kullandığımız akıl kavramında bir problem var. O halde bu beldede veya bu ülkede en akıllı kişi üniversite sınavında en iyi derece yapan kişi değil Allah’a karşı sorumluluklarını en iyi şekilde gerçekleştiren kişidir. Hayatın sadece bu dünya ile sınırlı olmadığını, ölüm sonrası bir hayatın da olduğunu kavrayabilen kişidir. Elbette bu, hiçbir zaman takva sahibi insanların üniversite bitirmelerine gerek olmadığı veya topluma faydalı olacak noktalara gelmek için bazı dünyevi çabalar göstermemeleri gerektiği anlamına da gelmez.  

Allah’ın bize verdiği en önemli nimetlerden biri olan aklımızın bize veriliş amacı, bir takım dünyevi makamları elde etmede avantaj olarak kullanılması olamaz. Madem aklımız Rabbimize ulaşmamızda en önemli araç, o halde onu en verimli kullanmanın göstergesi, o akıl nimetini bize verenin en çok razı olacağı şekilde kullanmak olmalıdır. Ancak o zaman gerçekten akıllıca hareket etmiş olabiliriz.