TR EN

Dil Seçin

Ara

Gökten Gelen Rızık: Şimşek

Şimşek, gökyüzünün kökleridir; havadaki karbon ve nitrojeni bitkiler tarafından özümlenebilir hale getirir.

— Robert Lawlor

 

Özellikle yağmurlu ve soğuk havalarda birden çakan şimşek her yeri aydınlatır. Peki hiç, çok kez izlediğimiz bu parlak ışığa bakıp, her seferinde aynı kalıp ve aynı şekilde kendini tekrarlayan bu olayın esrarı üzerine düşündük mü?

 

Şimşek, bir bulutun tabanı ile yer arasında, iki bulut arasında veya bir bulutun içinde elektrik boşalırken oluşan kırık çizgi biçimindeki geçici ışığa verilen addır. Yıldırım ise, gök gürültüsü ve şimşekle görülen, gök ile yer arasındaki elektrik boşalmasıdır.

Her şey güneş ışıkları ile yeryüzünde ısınan havanın yükselmesi ile başlar. Tabii içinde buharlaşan suyu da yukarılara taşır. Bu yükselen hava yaklaşık 2-3 km’ye ulaşınca havanın soğuk katmanlarına rast gelir. Soğuk havalarda nefes verince nefesimiz nasıl yoğunlaşıyorsa aynen o şekilde yoğunlaşır ve gökyüzüne bakınca gördüğümüz bulutları oluşturur. Bu bulutlar daha sonra hava akımları ile 20.000 metre yükseğe tırmanabilirler.

Aslı tam bilinmemesine rağmen bulutların bu yükselişleri sırasında içlerinde oluşan buz kristallerinin birbirine sürtünerek bir statik elektrik enerjisi açığa çıkardıkları öne sürülmektedir. Bu elektrik enerjisi bulutların üst katmanlarında pozitif, alt katmanlarında ise negatif yüklü olarak birikir. Bulutun içindeki yük, havayı iyonize edecek güce ulaştığında şimşek ortaya çıkar.

Yağmur bulutlarının alt yüzeylerindeki büyük negatif yük, içindeki elektronları iterek orayı da pozitif hale getirir ve yük saniyede 1000 km hızla toprağa iner, yani kısa devre yapar. Düşen yıldırımın bu andaki ısısı 30.000 derecedir ve güneşin yüzeyindeki ısının 5 katı kadardır.

Yıldırım düşerken çok şaşırtıcı bir şey olur. Yerden de buluta doğru bir boşalma gerçekleşir. Yerden 100 metre yükseklikte bu iki akım birleşir ve iletkenliği çok fazla olan bir koridor oluşur. İşte bundan sonra yıldırımı hiçbir şey durduramaz, pozitif yük hızla buluta doğru onu nötr hale getirmek için yükselir. Yıldırımın havadan yere mi, yoksa yerden havaya mı oluştuğu bilmecesi buradan çıkar. Bu koridorda yerden göğe doğru neredeyse ışık hızının üçte biri (saniyede 100.000 km) hızla yükselen akım, yıldırımın göze gelen şiddetli ışığını meydana çıkarır. Ardından yine yukarıdan yere iner ve iki taraf arasındaki potansiyel farkı sıfırlanana kadar bu olay 10-12 defa tekrarlanabilir.

Gökyüzünde yılda 3 milyar şimşek veya yıldırım olayı oluşmaktadır. Bir diğer deyişle yılın herhangi bir zamanında dünyanın üstünde 2000 yıldırım bulutu vardır ve dünyamıza her saniyede 1000 yıldırım düşmektedir. Güçlü bir fırtına, Hiroşima’ya atılan atom bombasından 100 kat daha fazla enerji açığa çıkarmaktadır.

Yıldırım düşmesi sonucu, genellikle kökleri zayıf ve çok derinde olmayan ağaçlar zarar görebilir. Bir ağacın kökü ne kadar derinse ve sağlamsa, özümseyip dağıtabileceği enerji miktarı da o kadar artar. Kökleri, bir bitkiyi toprağa bağlayarak, gökyüzüne doğru dallanıp budaklanmasını, büyümesini ve gelişmesini sağlar. Kısacası fırtına ile çakan şimşeklerin ortaya çıkardığı güçlü enerji, toprakta bulunan köklere su yürümesini sağlar ve bitkiler de bu suyu atmosfere geri vererek döngüyü tamamlar.

John Esterling, Amazon Ormanları notlarında, şunları anlatır: “Yağmurda bulunan nemin yaklaşık yüzde ellisi doğrudan ağaçlar tarafından atmosfere salınır. Bu sebeple, daha az ağaç daha az yağmur demektir.”

Rızkımız işte gökte oluşan bu şimşeklere bağlıdır. Bitkiler, şimşekler sayesinde canlı kalır. Şimşekteki yoğun enerji sayesinde havada bulunan nitrojen, oksijenle birleşerek suda çözünebilir nitrojen oksitleri oluşturur ve meydana gelen nitrojen oksitler yağmurla birlikte toprağa düşer. Bitkilerin nitratlara ihtiyacı olduğundan dolayı, şimşekler olmadan bitkiler hayatta kalamaz. Kısacası şimşekler gökten gelen rızık kapımızdır.

Koca dünyayı böyle güzel ve iç içe sistemlerle donatıp, onunla nice sanatlarını ve nimetlerini sergileyen Âlemlerin Rabbi, göklerden indirdiği bu nimetine şu ayetiyle de işaret eder:

“Gökte hem rızkınız, hem size vaat edilen şey vardır.” (Zariyât Suresi, 22)