Baba kelimesi, her insanın hafızasında farklı anıları canlandırır. Çoğu zaman çocukluk yıllarına dair olanlar, en kalıcı olanlardır. Babası olanlar, babasını hiç tanımamış olanlar ve babası olup da yokmuş gibi yaşayanlar için, aslında bu kısacık kelime çok uzun anlamlar taşır.
Kız ve erkek çocuğun büyüme serüveninde, babanın rolü de en az anne kadar önemlidir.
Kız çocuğu, babanın duygusal dünyasını açığa çıkarır. Şirin tavırları ve cilveli davranışlarıyla adeta babayı çözer, sert kalıplarını kırar, onu rahatlatır.
Erkek çocuk beş yaş öncesinde anneye daha düşkündür. Kendi cinselliğini fark etmeye başlayınca babayı taklit etmeye, onun gibi olmaya çalışır. Babayla oynadıkları hareketli oyunlar, onu erkeklerin dünyasına taşır.
Baba kelimesi; gurur, sevgi, emniyet, aidiyet, korku ve özgüven gibi birbirinden oldukça farklı duyguları içinde barındırır. Babamızdan korkarız ama onun varlığı bize kendimizi güçlü hissettirir.
Babasıyla ilişkisi ve iletişimi iyi olan çocuklar toplum içinde daha özgüvenlidir. Baba, çocuk için dış dünyayı temsil eder. Çocuk, hayata ve insanlara güven duymayı, kendini ve duygularını korumayı bu ilişki içinde öğrenir. Dışarıdaki hayata bir penceredir baba... Savaşmak kadar, sevmek için de o pencereden bakmak gerekir. Ne zaman güçlü olmaya ya da görünmeye ihtiyacımız olsa babamız camın ardından beliriverir.
Her insan için babanın anlamı bu kadar net ve bu kadar rahatlatıcı olmayabilir. Kimileri için bu kelime boğazlarında bir türlü yutamadıkları bir düğüm gibi yıllar yılı kalır. Olmamışlık, yarım kalmışlık ve söylenmeyen onca şey kaybetme korkusuyla birleşince ifade etmek daha da güçleşir. Babalarına kırgın olan, yeterince sevilmediğini ya da daha az sevildiğini düşünen her yetişkin, gidiş gelişler yaşar zihninde... Ona çok yakın olma isteği ve kırgınlığı arasında nice yollar kat eder.
Babamızı bu hayattan uğurlamadan önce, ona tüm duygularımızı söyleyebilsek, saatlerce oturup, konuşabilsek keşke... Aradaki tüm duvarları ve perdeleri kaldırıp ona sıkı sıkı sarılabilsek...
Doğru ya da yanlış, bilerek ya da bilmeden yaptığı tüm davranışlarını bir kenara koyup, sadece babamız olduğu için, özleyeceğimiz günler için başımızı göğsüne koyup, geçmiş ve ertelenmiş onca yılın acısını çıkarsak...