TR EN

Dil Seçin

Ara

Allah Resulü (asm) Ailesine Nasıl Davranırdı? III

Allah Resulü (asm) Ailesine Nasıl Davranırdı? III

Allah’ın Rasulü’nün, yüceliğini, nezaketini, şefkat ve merhametini aile hayatına ve eşlerine karşı davranışlarına baktığımızda da görüyoruz. Hatta bu konuda şöyle buyurmuşlardır: “Sizin en hayırlınız, âilelerine en güzel muâmelede bulunanınızdır!..” (İbn-i Mâce, Nikâh, 50; Dârimî, Nikâh, 55)

Allah’ın Rasulü’nün, yüceliğini, nezaketini, şefkat ve merhametini aile hayatına ve eşlerine karşı davranışlarına baktığımızda da görüyoruz. Hatta bu konuda şöyle buyurmuşlardır: “Sizin en hayırlınız, âilelerine en güzel muâmelede bulunanınızdır!..” (İbn-i Mâce, Nikâh, 50; Dârimî, Nikâh, 55)

 

Hanımları ile istişâre ederdi

Hudeybiye Barışı esnasında ashâbın, kendilerinden traş olup ihramdan çıkmalarını isteyen Allah Rasûlü’ne karşı mütereddit tavırları, Peygamber Efendimizi çok üzmüştü. Onların kendisine itaat etmediklerini düşünmeye başlamış ve helâk olmalarından korkmuştu. Bu esnada kendi kaldığı çadıra gelmiş ve durumu muhtereme zevcesi Ümmü Seleme’ye anlatmıştı. 

Onun, “Yâ Rasûlallah! Onları mâzur görün. Onların ümidi, bu sene Kâbe’yi tavaf edebilmekti. Bu ümitleri boşa çıktığı gibi bir de müşriklerin arzusu üzerine antlaşma yapıldı. Siz çıkıp kurbanınızı kesiniz ve başınızı tıraş ediniz; Sizi böyle görünce onların tamamı Size uyacaktır.” demesi üzerine, Peygamber Efendimiz, çadırdan çıkıp Ümmü Seleme’nin dediği şekilde davranmış ve ashâb-ı kirâm da artık bu anlaşmadan geri dönüş olmayacağını anlayarak Ona uymuşlar ve kurbanlarını kesip başlarını tıraş ettirmişlerdi. 

 

 

Hanımlarının kıskançlıklarını eleştirmezdi

Hazret-i Âişe’nin samimi kıskançlık duygularını, yine onun ağzından dinleyelim:

“Bir gece Rasulûllah (sallâllâhu aleyhi ve sellem), yanımdan çıkıp gitmişti. (Benim nöbetimde) hanımlarının birisine gitmiş olabilir diye içime bir kıskançlık düştü. Geri gelince hâlimi anladı ve:

“Kıskandın mı yoksa?” dedi. 

Ben de:

“Benim gibi biri, Senin gibi birini kıskanmaz da ne yapar?” dedim.” (Müslim, Münafikûn, 70)

Başka bir gece Peygamber Efendimizi yine yanında görememişti. Karanlıktı, odanın içini elleriyle yoklamaya başladı. O sırada secde hâlinde bulunan Peygamber Efendimizin ayaklarına dokununca rahatladı.

Başka bir seferinde de gece yine Allah Rasûlü’nü yatakta bulamadı. Onun, kendisini yalnız bırakıp diğer eşlerinin yanına gittiğini düşündü. Tam bu sırada Allah Rasûlü, rükû ve secdede, dua eder bir hâldeydi. Bu defa kendi kendine söylendi:

“Anam-babam Sana feda olsun, yâ Rasûlallah!.. Sen ne yapıyorsun, ben ne düşünüyorum!..” (Müslim, Neseî ve Ahmed bin Hanbel) 

 

 

Hanımlarının fıtratlarına uygun işler yapmasına izin verirdi

Zevcelerinden bazıları ticaretle, bazıları ilimle, bazıları deri tabaklama ve ondan eşya yapmakla, bazıları ibadet ve infakla meşgul olmayı severdi. Allah Rasûlü de her birini kendi fıtratı üzere yaptığı işlerde serbest bırakmış ve hoş görmüştü.

 

 

Hanımlarını taltif ederdi

Bir gün Allah’ın Rasûlü (asm), Ümmü Seleme’nin yanında idi. Ümmü Seleme’nin kızı Zeyneb de oradaydı.

Fâtımatü’z-Zehrâ, oğulları Hasan ve Hüseyin ile oraya geldi. Rasûlûllah bunları kucaklayıp:

“Ehl-i Beytim, Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Allah her türlü hamde lâyıktır. O ne üstün bir şeref sahibidir!..” buyurdu.

Kızı Zeyneb’in anlattığına göre, Hazret-i Ümmü Seleme bunu duyunca ağlamaya başladı. Rasûlûllah (sallâllâhu aleyhi ve sellem), ona bakarak müşfik bir hâlde:

“Seni ağlatan nedir?” diye sordu. Bunun üzerine o:

“Ey Allah’ın Rasûlü, (Allah’ın rahmet ve bereketini) ehl-i beytin arasında taksim ettin; beni ve kızımı bıraktın.” cevabını verdi. Onun bu sözü üzerine Rasûlûllah (sallâllâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

“Hem sen, hem de kızın Ehl-i Beyttensiniz.”

 

 

Hanımlarını güzel hareketlerini takdir ederdi

Ümmü Habibe Annemiz, yeni odasına gelince evde bir süpürge bulmuş, yanında bulunan köle ile iş bölümü yaparak evi süpürdükten sonra kıl bir yaygı sererek odayı döşemişti. Akşam olup Peygamber Efendimiz Ümmü Habibe’nin odasına gelince güzel bir koku hissetmiş ve içerinin tefriş edildiğini de görünce:

“Kureyş kadınları etrafı döşeyen, yerleşik kadınlardır. Bedevî ve A’rabî değillerdir.” buyurarak iltifatta bulunmuşlardır.

Bu sözleri ile Peygamber Efendimiz, Ümmü Habibe Annemizin temizlik ve döşeme zevkini takdir etmişlerdi.