Bir gün beklemeyi öğrendim...
Beklerken anladığımı,
Beklerken sevdiğimi gördüm.
Bazen bir sorunun cevabını yıllarca beklediğim oldu...
Bazen yıllarca sonra sevdim.
Bazen de yıllar sonra anladım nice yalanlara inandığımı,
Kendimi kandırmanın, acıyı kaldırmaktan daha kolay olduğunu zannettim bazen
Yanıldım...
Yanıldığımı ancak yıllar sonra anladım.
Severek beklediklerim oldu,
Ve beklemeyi sevdiklerim,
Niye beklediğimi anlamadığım zamanlarda,
Kesin olacağına inandığım dualarım oldu.
Ne istedimse Ondan, hep verdi, yine verdi.
Mahrum kalmadım ne istedimse,
Niye beklettiğini anlamadığım zamanlar oldu.
Tam da o kadar beklemem gerektiğini,
Ancak yıllar sonra anladım.
İsterken öğretti, beklerken öğretti.
Beklemeyi sevdirdi...
...
Bir gün unutmayı öğrendim...
Kalbimi acıtan tüm yaralarımı unutmak istedim,
Tüm kötü sözleri, tüm kötü soruları,
İyi niyetli olmayan,
Yürekten olmayan tüm duyduklarımı da unutmak istedim.
Çoğunu da unuttum aslında,
Yüreğinde tazelemezsen ve tekrarlamazsan içinde,
Büyümezmiş yaraların...
Beslemediğin zaman,
Sönermiş öfken...
Tüm yaralarınla hesaplaşıp, helâlleşip,
Kaldırırsan raflarına,
Şifacı olarak kader,
Hesap için O yeter dersen,
Susar hırçınlaşan nefsin.
Bilirsin her şey tersine döner,
Sadece Eshab-ı Kehf sukûnetinde beklemen gerekir.
Anahtarını aradığın tüm kapılar, içeriden açılır o zaman,
Ve bir gün unutursun, unutmak istediğin ne varsa,
Unutmayı da sevdirir, hatırlamayı da...
Her ikisini de eşit kılar kalbinde.
İşte o gün kalbini zorlamaktan vazgeçip,
Sadece kapıya bakarsın...
Salarsın kendini güvenli sulara,
O seni götürür nereye ve kime gitmeyi istiyorsan...
...
Ve bir gün, durmayı öğrendim...
Durup beklemeyi öğrendim,
Yolunu bildiğim halde gitmemeyi,
Çok istediğim halde, susmayı öğrendim.
Yüreğimin istediğini, O da isterse,
Bana sevdirdiğini O da severse olacağını öğrendim.
Ve bazen koşmak kadar, durmanın da hayat kurtardığını,
Bazen uçmaktan hızlı olduğunu yürümenin,
Ve her şeyden güçlü olduğunu masumiyetin,
Ancak durduğumda öğrendim...