TR EN

Dil Seçin

Ara

Üretim Toplumuna Geçme Sürecinde Bizler Neler Yapabiliriz?

Türkiye’nin dünya çapında süper güç olması, ekonomik dengelerini kuvvetlendirip, hatırı sayılır bir güç haline gelmesi için, “Tüketim toplumu” pozisyonundan çıkıp “Üretim toplumu” haline gelmesi ile mümkün olabilir. Buna marjinal alanda bakıldığında ihtiyaçlarımızın kendi kendimize karşılamamızdır. Yeraltı kaynaklarından, elektronik eşyalardan, uçağa ve askeri ihtiyaçlardan savunma sanayiine kadar üretmemiz gerekir. Şükür bugün bunların çoğunu üretir hale geldik. Mavi vatanımıza sahip çıkmamızdan, sınırlarımızdaki mücadelemiz ve dünyaya kafa tutmamız takdire şayandır. Savaşların top tüfekle yapılması yerine; ekonomik güç ve para dengelerini elinde tutan devletlerin güçlü olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Türkiye’nin süper güç haline gelip başını dik tutması para sahiplerini kızdırdı. Ve çok ciddi bir ekonomik savaş içindeyiz.

İşin siyasi boyutu bir yana, peki biz halk olarak bu ekonomik savaşı nasıl atlatırız. Neler yapabiliriz? Yiyecek ve diğer ihtiyaçlarımızın fiyatları inanılmaz derecede arttı. Aynı vatanda yaşayıp da bunu fırsat bilen stokçulara devletimiz cezasını verecektir. Birkaç kuruş fazla para için ülkeyi batırmaya çalışan fırsatçılara ne demeli bilemiyorum. Gemi batarsa hepimiz boğuluruz. 

Şiddetli ekonomik buhranların yaşandığı günümüzde çare, ülkemizin “tüketim toplumundan, üretim toplumuna” geçmesidir. İhtiyaçlarımızı dışa bağımlı olarak değil de ithal ettiğimiz ürünleri, kendimiz üretirsek ve ihracatı artırırsak ekonomik buhranlar önemli ölçüde azalır. Tabi bunun olması için zamana da ihtiyacımız var.

 

Peki bizler üretim toplumuna geçme sürecinde neler yapabiliriz? 

Bunu gerçekleştirmek için halkımızın bilinçlenmesi, aşırı ve gereksiz tüketimden kaçınması gerektir. Bunun için de fazla tüketimi durdurup, acil ihtiyaçlarımızı almalıyız. Üretim toplumuna geçişi, devletin sihirli bir değnek kullanarak başarması mümkün değildir. 

Çünkü bu olay toplumun yaşantısı, alışverişi kültürü ve yaşam felsefesiyle yakından ilgilidir. Her kişi bu konuya kendi bazında bakarak, kendi hayatında pozitif bir adım atması gerekmektedir. Çeşitli televizyon programları ve reklamların etkisi ile insanlar daha önce hiç ihtiyaç duymadıkları, hatta varlığından haberdar bile olmadıkları ürünleri aşırı şekilde tüketmeleri ve haliyle bunları karşılayamayan bütçeler ve yaşanan ekonomik buhranları doğuruyor. Elbette her gün bir yenisi eklenen gereksiz ihtiyaç listesi ve tüketim tuzakları olduğu müddetçe Türkiye’nin hızla globalleşen dünyada hak ettiği yerini belirlemesi zor olacaktır. 

İşte bu yüzden bende “Üretim toplumuna geçiş” yolunu ilk önce şahıslar ve aileler, özelliklede hanımlar benimsediği zaman tüm ülkenin bu girişime katılacağına inanıyorum.

Şu durumda bizim bu ekonomik krizi gözlerimizi kapayıp geçiştirmek veya iki lafın birinde “Fiyatlar çok arttı, yaşamak çok zorlaştı” diye şikayet etmek yerine çözümler bulmalıyız. İhtiyaçlarımızı bizler belirleyip neyle mutlu olup olmayacağımıza bizler karar versek daha sıkıntısız ve stressiz bir hayata kavuşabiliriz. Tabi biz kadınlara da bu konuda çok vazifeler düşüyor. Tükettiğimiz çok şeyleri evlerde üretmemiz mümkün. Yaşadığımız ekonomik sıkıntıları daha az hasarla atlatmamız da mümkün. Nasıl mı?

Hayat standartlarımızı, alışkanlıklarımızı, tüketim kalıplarımızı gözden geçirerek. 

- Elimize geçen paranın ne kadarını nereye harcıyoruz? 

- Harcadığımız paranın ne kadarının insani ihtiyacımızı oluşturduğunu düşündük mü? 

- Çok sıkı bir aile bütçesi yaparak, gelirimizi kontrol edip, daha rahat geçinmemiz elimizde. 

 

Nasıl mı? Eve gelen geliri şöyle kullanabiliriz: 

İlk olarak acil ödemeler; kira, faturalar, taksit, okul masrafı vb. gibi ihtiyaçlara para ayrılır. Ve kalan maaşı dörde bölüp dört ayrı zarfa konulur. Her zarf bir haftalık ihtiyacınızı karşılayacaktır. Zarfları 1,2,3,4 olarak numaralandırılır. Ne kadar sıkışırsanız dahi gelecek haftanın zarfından borç para almazsanız, bütçenin dengesi bozulmayacaktır. Birinci haftada iseniz diğer kartlardaki parayı unutmanız gerekmektedir. Hatta planınız ve hedefiniz zarflarda biraz para kalması ve biriktirmek olmalıdır.

Bununla beraber elektrik, su, doğalgaz gibi kaynaklarımızı asgari şekilde kullanıp, bütçemize katkı sağlayabiliriz. 

Daha bunun gibi birçok önlemlerle az bir maaşla bile rahatça geçinebiliriz. Ayrıca sürekli şikâyet etmek, işlerinizin, paramızın bereketini kaçırır. Bunun yerine olumlu düşünmeli ve öyle hareket etmeliyiz. Harcadığımız paranın her kuruşunu “Bu harcama gerekli mi?” diye düşünerek harcarsanız, birçok lüzumsuz masraflardan kurtulduğunuzu göreceksiniz.